M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Önemli Konular

Önemli Konular

HİLAFETİN ilgasının ve son sûrî Halifenin yurt dışına sürülüşünün yıldönümünde Sünnî Müslümanların harekete geçmemesini, toplantılar yapmamasını, konunun islamî medyada yoğun şekilde işlenmemesini, Halife ve Hilafet kavram ve değerlerinin gündemde yer almamasını çok yadırgadım, bu ilgisizliğe çok üzüldüm.
**
Kendilerini dini bütün Müslüman olarak tanıtan bazı Müslümanların seçimlerde, yakın tarihte İslama ve Müslümanlara çok zulm eden, İslam Medreselerini ve tasavvuf tekkelerini kapatan, on binden fazla cami ve mescidi yıkan kapatan tahrip eden satan, tarihî İslam kabristanlarını düzleyen, nice din alimini şeyhi asan zindanlarda çürüten, Staline paralel zulümler yapan, din hürriyetini ve islamî kimliği ayaklar altına alan siyasî bir partiyi destekleyeceklerini ilan etmeleri akıl almaz bir dengesizlik ve cinnettir.
**
Ceza Kanunundaki zina suçu ve maddesini kaldıranlara: Yaptıklarınızı görüyor musunuz? Zina eken fuhuş biçermiş.
**
Almanya’da yaşayan Sünnî Türkleri sapıtmak için oraya şeytanî bir misyonla gönderilen birtakım Fazlurrahmancı ilahiyatçılar büyük tahribat yapmışlardır ve yapmaya devam etmektedirler. Maalesef ülkemizdeki Ehl-i Sünnet Müslüman kesim bu tahribattan, bu sapıklıklardan haberdar bile değildir.
**
Dananın kuyruğu seçimlere az gün kala kopacaktır. Üst üste konulmuş büyük küplerin en altındaki küp çekilince gümbürtüyü siz düşününüz. Bazı küplerin içi pislik doludur. Devrilip parçalanınca ortalığı pislik kazurat istila edecektir.
**
Üç aydan beri devamlı olarak dedikodu uyuşturucusu alan kitleler iyice zom olmuştur. Her gün, her saat daha fazla dozda dedikodu istemekte ve dinlemektedirler. Dedikodusuz kalırlarsa çıldırabilirler, delirium tremens krizleri geçirebilirler… Vah bu memleketin ve toplumun haline!..
**
Son Cemaat-İktidar savaşının teolojik zemini vardır. Diyanet on yıl boyunca birtakım itikadî sapıklıkların üzerine gitmedi ve sonunda çıban patladı, etrafı büyük miktarda dalalet cerahati kapladı.
**
İki taraf da Zemzemle yıkanmış değildir, suçsuz ve kusursuz değildir. Keşke ülkemizde büyük ve cesur Sünnî kelam alimleri olsa da din konusundaki çok vahim, öldürücü, tahrip edici, yakıcı ve yıkıcı, fitne ve fesat çıkartıcı yanlışlıkları, sapıklıkları red, cerh, ibtal eden kitaplar yazıp halkı aydınlatsa ve uyandırsa.
**
Bu kavga konusunda hiçbir imanlı, haysiyetli, istikametli, muttaqi, muhlis, âdil, munsif Müslümanın; yalan söylemek, aldatmak, çarpıtmak, yangını söndürmeye çalışmamak hakkı ve şansı yoktur.
**
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının sorumlularına: Ehl-i Sünneti tanıtmak, savunmak, yapılan haksız hücumları def’ etmek konusundaki vazifeler yerine getirilmemektedir. Bu ihmal ve gafletin sonu kötü değil, çok kötü olur, din (zaten büyük ölçüde elden gitmiş), büsbütün elden gider.
**
Diyanet’e: İslam Şinasi adlı kitabında “Allah gerçek bir Janus’tur” yazarak, kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh Allahü Teala hazretlerini iki çehreli bir Roma putuna benzeten, üstelik bu teşbihi yaparken “gerçek” sıfatını kullanan şu meşhur Ali Şeriati’nin kitaplarını kitabevlerinizde satmaya devam ediyor musunuz?..
• (İkinci yazı)
Peygamberimiz Günde 70 Kez Tevbe Edermiş
Kur’andan sonra kitapların en sahihi olan Sahih-i Buharî’de geçen bir hadîste Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir: “Vallahi ben, günde yetmiş defadan çok Allahtan mağfiret (bağışlanma) diliyor ve O’na tevbe ediyorum.”
`Ucb ve günah sahipleri için ne ibretli bir uyarıdır bu.
Gelmiş, geçmiş, gelecek Âdem oğullarının Seyyidi, en değerlisi, derece ve rütbe olarak en yükseği olan, ismet sıfatıyla muttasıf bulunan Resul-i Ekrem Efendimiz bize ders veriyor, Allahtan bağışlanma isteyiniz, günahlarınıza tevbe ediniz buyuruyor.
Ya kendilerini dindar sanan şu gururlular, şu kibirliler, şu gafiller ne yapıyor?
Bunca kusurlara, günahlara, noksanlara, ayıplara rağmen gururlananlara, kendini olgun Müslüman sananlara ne demeli bilmem ki.
Şu, muhteşem umre seyahati yapanlara ne demeli? Uçağın lüks kısmında… Mekkenin en lüks otelinin kral dairesinde… Lüks lüks lüks… İhtişam debdebe gurur kibir… Zam Zam Tower… Yüksek katlardan Kâbeyi kuş bakışı seyr etmeler…
Yahu ibadetle gurur birlikte olur mu?
Ah zamane sofuları ah ah…
Evleri çok lüks, çok israflı… Binitleri çok lüks, çok israflı… Yemekleri, giysileri, mobilyaları, yazlıkları hep lüks, hep israflı.
Müslümana israf yakışır mı?
İslam dünyasında kan gövdeyi götürürken… Gözyaşları seller gibi akarken… Nice Müslüman kavim soykırıma uğrarken… Bizim o biçim sofular gurur, kibir, tantana, debdebe, ihtişam, şaşaa, lüks, israf içinde gel keyfim gel oh kekâh yaşıyor.
Peygamberimiz günde yetmiş kereden çok Allahtan mağfiret diliyor, O’na tevbe ediyor; bizimkiler lüks, konfor, aşırı tüketim, israf içinde yaşıyor.
Gaflet gaflet gaflet…
Aslında bu fakirin işi değil, bunları kim uyaracak, bunlara kim nasihat edecek?
Vah vah!.. Müslümanlar nasihatsız kaldı. Âhir zaman yangınları ve azgınlıkları içindeyiz, itfaiye teşkilatımız yok.
Birileri gafil zenginlerin zekatlarını ve yardımlarını alıyor, onları uyarmıyormuş…
Ben de neler diyorum?.. Zekatları ve sadakaları haksız yere toplayanlar nasihat etseler ne çıkar?
Hancı sarhoş, yolcu sarhoş…

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi