Ziya Müezzinoğlu

Ziya Müezzinoğlu

Yenileceksiniz!

Yenileceksiniz!

Yazının tamamını okumayı göze alamayanlar için peşinen söyleyeyim; 31 Mart sabahı en büyük şoku cemaat ve onun peşine takılıp iktidar hülyaları gören CHP ve MHP yaşayacak. Normal yollarla hiçbir zaman iktidara gelemeyeceklerinin pekala farkında olan bu partiler kaybetmeye alışkın. O yüzden mağlubiyetin en acısının cemaate düşeceğini kestirmek hiç de zor olmasa gerek.      

***

Dün sabah henüz gece denilebilecek bir zaman diliminde dışarıya çıkmak için kapıya yöneldiğimde posta kutularına “Aslında Neler Oluyor?” başlıklı cemaatin argümanlarını anlatan hayli hacimli bir kitapçık bırakıldığını gördüm. Cemaat, bir siyasi parti olmadığı halde bir parti gibi davranarak kendisi ile Ak Parti arasında bir varoluş mücadelesine dönüştürdüğü seçimler için var gücüyle bastırıyor. 

***

Geçenlerde çok iyi tanımadığım ancak tamamının sağ tandanslı olduğuna inandığım bir arkadaş grubunda seçimde Ak Parti’nin oylarını artıracağına inandığımı söylediğimde bir kişi hariç herkes şaşkın şaşkın yüzüme bakarak bana uzaylı muamelesi çekti. Halbuki aynı şeyi ben de onlar için düşünmüştüm. Konuştukça şaşkınlığım daha da arttı. Onlara göre Ak Parti ciddi bir oy kaybına uğrayacak, İstanbul ve Ankara’yı da kaybedecekti. Ertesi gün durumu cemaate yakın bir arkadaşla paylaştığımda aynı şaşkınlığı o da yaşadı. Bahçeli’nin hesaplarını anımsatan garip hesaplar yaparak Ak Parti’nin nasıl büyük bir düşüş yaşayacağını ispatlamaya çalıştı. Sonraki günlerde ufku “cemaatin gör dediği” ile sınırlı birçok yazar-çizerin de samimiyetle aynı şeye inandığını şaşkınlıkla müşahede ettim.

***

17 Aralık süreci ile ilgili okuduğum en güzel yazılardan birinin altında Berat Özipek imzası var. Özipek, yazısında yaşananları soğukkanlı ve her türlü tarafgirlikten uzak bir şekilde naif ve samimi duygularla ele alıyor. Sonraki günlerde yazıyı tamamıyla köşesine alıp okuyucularıyla paylaşan yazarlara da rastladım. Hem her yönüyle hislerime tercüman olan bir yazı olması ve hem de tarihe not düşmek bakımından o yazının altını çizdiğim bölümlerini paylaşmak istiyorum:

***

“İnsanlık tarihi büyük felaketleri beraberinde getiren vahim hataların tarihidir. Gülen cemaati de şu son dönemdeki tutumuyla, hiçbir askeri rejimin veya devletin vermeyeceği zararı verdi kendisine. Darbe olsaydı, dershaneler kapatılsaydı, ‘AKP’yi ve Cemaati bitirme planları’ uygulansaydı bile, şu anki tutumuyla kendisine verdiği zararı veremezdi.” 

“ ‘İçerideyken göremezsiniz’ derler. Şimdi ciddi bir saldırı altında olduklarına ve nefsi müdafaa yaptıklarına birbirlerini ikna ediyorlar. Kulakları o kadar kendi sesleri ile dolu ki, nasıl algılandıklarını görmüyorlar.”

“Hakikaten size tuhaf görünüyor değil mi? Daha önce parti liderini götüren kasetler, şimdi beklediğiniz etkiyi yapmıyor. Kasetler montaj olduğu ve toplum da bunu anladığı için değil. Toplum bu kasetlerle yapılmak istenenleri anladığı için olmuyor. ‘Bu kaseti dinleyen şöyle davranır’ diye umuyorsunuz ya. O tam öyle olmuyor işte. Keşke, 90 sene sonra, toplum mühendisliğinin sökmediğinin artık çoktan anlaşılmış olması gereken bir ülkede, siyaseti dizayn etmek için kaset maset işine girmeseydiniz. Keşke “post-modern” dönemde, toplumun ona vermek istediğiniz mesajı alıp nasıl dönüştürdüğünü ve amaçladığınızdan tamamen farklı bir şekilde yansıttığını anlasaydınız. Keşke sosyal bilimlerde suyun her zaman yüz derecede kaynamayacağını, aynı etkinin her zaman aynı sonucu doğurmayacağını bilseydiniz.”

“Geniş halk kitlelerinin, devlet hastanelerinden yararlananların, işçinin ve esnafın bu kasetlere inanmamasının ekonomi-politiğini anlamadıkça, kasetlerinizin neden etkisiz kaldığını da anlayacaksınız. Ve milletin umursamaz bakışları arasında, ‘tamam, hükümet meşruluğunu kaybetti, oyun biter’ muhabbetini de sadece CHP ile yapacaksınız. Ben de bir demokrat olarak ne yapılmak istendiğini görüyorum ve yolsuzluk söylemiyle beni hizaya getirmeye çalışanlara karşı restimi çekiyorum. ‘Yoksa sen yolsuzluğa karşı değil misin?’ söylemiyle ezilip, siyaseti vesayete teslim etmiyorum. Yolsuzluğa karşı olmam, çok daha büyük bir yolsuzluğa, seçilmiş meşru hükümeti yargıçla polisle, kasetle masetle alaşağı etme girişimine karşı durmamı engellemiyor. Siyasi kavganın göbeğindeki muhterem yargıçlara falan da güvenemediğim için kararı en büyük jüriye, halka ve onun hakemliğine bırakıyorum.” 

Yukarıda da ifade ettim. 28 Şubat’ı aynelyakin yaşayan biri olarak bizim mahallede uzunca bir zamandır sıklıkla dillendirilen “Artık millet uyandı!”, “Türkiye artık eski Türkiye değil!” gibi söylemlere hep ihtiyatla yaklaştım, yaklaşıyorum fakat buna rağmen yazıyorum:

Cemaat ve şürekası kaybedecek!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ziya Müezzinoğlu Arşivi