Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Bugün oy kullan... Yarınki gazete manşetlerini sen at!

Bugün oy kullan... Yarınki gazete manşetlerini sen at!

Bugün 29 Mart 2014... Bugün “seçim” var... Bugün “52 milyon 695 bin seçmen” oy kullanacak... Bugün, her ne kadar “mahallî seçim” yapılacak ve biz de “belediye başkanları”nı, “meclis üyeleri”ni ve “muhtar”ları seçecek olsak da; hemen herkes biliyor ki, bugün, aslında bir “referandum” yapılacak... Dolayısıyla, bugünkü seçim; bırakın “mahallî seçim” olmayı, “genel seçim” sınırlarını bile aştı...

Bugün, “Türkiye’nin geleceği” oylanacak, “Türkiye’nin istiklâli” oylanacak...

İRADENİZE SAHİP ÇIKIN

Adı üstünde, mahalli seçim...

Elbette “aday”ları gördünüz, “vaat”lerini dinlediniz!.. “Afiş”ler, “slogan”lar zaten malûmunuz!..

Bugün, “oy” vereceksiniz!..

Peki, kime oy vereceğinizi hiç düşündünüz mü?..

Vicdanen rahat mısınız?..

Ölçtünüz-tarttınız mı?..

“Bu adam, adam gibi adam!” dediğiniz biri var mı?..

O halde, ona verin oyunuzu!..

Yoksa, hâlâ “kararsız” mısınız?.. Sizi “yönlendiren”ler, evinize gelen veya telefon açarak “iradenizi gaspetmeye” çalışan birileri mi var?..

Sakın kanmayın onlara!..

Bugün “oy kullanma kabini”ne girip de, “vicdanınızla” baş başa kaldığınızda, “her şeyi” düşünmelisiniz!.. 

Türkiye üzerinde oynanan “oyun”ları, insanlara kurulan “tuzak”ları, bu ülkenin önde gelenlerine düzenlenen “itibar suikastları”nı, “darbe plânları” hazırlayıp “hükümeti yıkma” teşebbüslerinde bulunmaktan “aslî görev”lerini yapmayanları, hasılı kelâm “Paralel Örgütlenme”leri hiç aklınızdan çıkarmayın!..

Kullanacağınız oy, “darbe” teşebbüslerinde bulunan “Paralel Yapı”ya ve onların güdümünde hareket edenlere “darbe” olmalı!..

Kullanacağınız oy; “demokrasi”yi bir “vesayet rejimi” olmaktan çıkarıp, “özgürlük”lere yelken açan bir sistem haline getirmeli!..

Uzun lâfın kısası;

Sandığa attığınız oy, “Paralel Yapı”yı bir paçavra gibi fırlatıp, dışarı atmalı!..

Bu ülke; “Paralel Yapı”nın “kanlı ve sinsi plân”larından, toplum mühendisliğine yönelik “şeytanca strateji”lerinden, kısacası “insanların ölümü üzerinde saltanat sürmeyi” hedefleyen “korku tüccarları”ndan kurtulmalıdır artık!..

MANŞETLERİ SİZ ATIN!

Evet, bu bir “yerel seçim”dir!..

Ama unutmayın ki;

Bu seçim, “ülkenin geleceği”ne yön vermek isteyenler için, “genel seçimden daha önemli” hâle gelmiş bir “referandum”dur!..

Yine unutmayın ki;

“Ülkenin gidişatı” konusunda karar vermek isteyenler; sizin, bugün vereceğiniz kararı heyecanla bekliyor!..

Çünkü sizin vereceğiniz karar; ya “darbecileri” sevindirecek, ya da “özgürlük ve demokrasi” yanlılarını!..

“Bir oy” deyip, geçmeyin!..

Bir oy, çok şey değiştirecek!..

Gidin ve kullanın oyunuzu...

Kullanın ve “yarınki gazete manşetleri”ni siz atın!..

Haydi sandık başına!..

“Türkiye” için!..

“Darbecilere darbe” için!..

Bırakın bir şeylere “takılı” kalmayı!..

Çıkarın “çengeli” kafanızdan ve gidin “oy” kullanın!..

OY PUSULASINA DİKKAT!

Sadece “oy” kullanmakla yetinmeyin, aynı zamanda “uyanık” olun!..

Elinize verilen “oy pusulası”nın ön ya da arka yüzünde “kalem çiziği” var mı, yok mu kontrol edin!.. Zarfın içinde “oy pusulası”ndan başka bir şey var mı, ona da dikkat edin!.. Aksi halde oyunuz “geçersiz” sayılır!..

Biliyorsunuz, “kanun” değişti... 

Seçmeni “tehdit” etmenin veya “yönlendirme”nin cezası “3 ila 5 yıl hapis” demek!..

Bu arada, yeni yasaya göre “polis çağırma” yetkiniz de var!.. Bir “katakulli” sezdiğiniz anda, polise müracaat edebilirsiniz!.. “Seçim salonu”nda “basın mensupları” ve “gözlemci”ler de bulunacak!..

Bir de, “bazı partiler”in, önceden ayarladıkları seçmenlerin, “kendilerine oy verip vermediğini” tesbit etmek için, “cep telefonuyla çekilmiş fotoğraf” istediğine dair haberler var... Sakın “oy kabini”ne “cep telefonu” veya “fotoğraf makinesi” ile girmeye kalkmayın!.. Çünkü, yasak!..

1 OYDAN NE ÇIKAR, DEMEYİN!

Bu “uyarı”ları yaptıktan sonra, gelelim “seçim yasakları”na... Malûm, bugün “seçim yazısı” yazmak ve özellikle “eğilim açıklamak” da yasak!..

Bugün “parti” adı telaffuz etmek ve “ona oy vereceğim” demek de yasak!..

Ama, “oy kullanmaya teşvik” yasak değil... İşte bu yüzden; “şu partiye oy verin” demiyorum ama, mutlaka “oy”unuzu kullanın!..

Biliyorum; bazıları, “armudun sapı, üzümün çöpü” diyerek, kırk dereden su getirecekler!.. Bugün, “ayrıntı”larla uğraşma vakti değil... Gidin sandığa ve kullanın oyunuzu!..

Bugün, elbette “kritik” bir gün... 

Heyecan zirvede, yürekler ağızlarda... 

Bugün kullanacağınız “bir tek oy” bile çok çok önemli...

Onun içindir ki;

“Bir tek benim oyumla ne fark eder ki?” demeyin!..

Unutmayın ki;

“Göl”leri oluşturan da, “yağmur damlaları”dır!..

Yani; bir “damla” su, çok şey fark eder, çok şey değiştirir!..

Git sandığa, kullan oyunu!..

“Yarın sabah” çok şeyin değiştiğini göreceksin!..

“Özgürlüğe” yelken açmak da,

“Esaret” ve “vesayet”te kalmak da senin elinde... 

Çünkü bugün;

“Karar” da senin elinde, “mühür” de!

Yeter ki, git sandığa ve kullan oyunu!..

CEMAAT YALANINA CEVAP

Bu vesileyle, dün sorduğum “soru”ya aldığım “cevap”tan da söz etmek istiyorum.

Malûm, dün merhum Said Nursi Hazretleri’nin; “Demokrat Parti’yi, Kur’an, Vatan ve İslâmiyet namına destekliyor ve muhafaza etmeye çalışıyorum” sözlerini aktarmış ve sormuştum;

“Bediüzzaman Hazretleri bugün yaşıyor olsaydı, acaba hangi partiye oy verir, hangi partiyi desteklerdi?”

İşte, dün; “Said Nursi’nin talebesi merhum Mustafa Sungur Ağabey’in çocukları” bir açıklama yapmışlar, dolayısıyla benim soruma da cevap vermişler... Ama ben, “seçim yasakları”ndan dolayı “destekledikleri parti”nin adını veremeyeceğim...

Efendim;

Adları “Paralel Devlet Yapılanması” ile birlikte anılan Fetullah Gülen Cemaati; bir süre önce “Mustafa Sungur Ağabey’e ithafen” bazı açıklamalar yapmışlar ve Sungur Ağabey’in; “Üstad Bediüzzaman’ın hizmetinin devamı Gülen Cemaati’dir” dediğini iddia etmişler... Bunu, “Cemaat medyası”nda da yayınlamışlar!..

Merhum Mustafa Sungur Ağabey’in çocukları Ahmet, Şerife, Nurullah, Cihan Nur ve Saide Nur Sungur, dün, “ortak bir açıklama” yaparak, demişler ki;

“Bunun aslı olmadığını açıkça belirtmek isteriz. Üstad’ın devamı Risale-i Nur’dur ve onun mutlak varisleridir ve aynı zamanda onların yolundan aynen gidenlerdir. Babamız her zaman Üstad’ın talebeleriyle birlikte hareket ederdi. Bugün olsaydı yine ağabeylerle hareket edecekti.

Babamız her ehl-i iman cemaati gibi Gülen grubunu da Risale-i Nur ile muhafazaya çalışırdı... Ta ki; nurları ‘sadeleştirme’ adı altında yaptıkları o azim cinayete kadar!.. O zaman babamız sadeleştirme ile ilgili olarak şunu dedi: 

Bu olay beni çok yıprattı. Değil şimdi, ta kıyamete kadar buna sebep olanları affetmeyeceğiz. Ben kalben bağımı kesiyorum.”

BUNUN ADI YÜZSÜZLÜK!

Sungur Ağabey’in çocukları tarafından yapılan açıklamada; “Mustafa Sungur’un cenaze törenine katılan Başbakan Tayyip Erdoğan’la ilgili” olarak da “güzel temenniler” var ama, “seçim yasakları”na girdiğinden onları yazamıyorum.

Görüyorsunuz ya;

Gülen Cemaati’nin “kullanmayacağı” kavram, “kullanmayacağı” insan yok!..

Şu hâle bakın;

Sonunda, vefat eden bir insanı bile kullanmaya kalktılar ya, pes doğrusu!.. 

Merhum Mustafa Sungur üzerinden, Said Nursi Hazretleri’ni bile kullanmaya yeltendiler ya, her şey beklenir bunlardan!..

İnsanda “yüz” olur, yüz!..

Bu kadar “yüzsüz” bunlar!..

Hem “Said Nursi’yi kullanmaya” kalkıyorlar, hem de onun “Risale”lerini “sadeleştirmek” gibi bir “cinayet”e imza atıyorlar!..

Ondan sonra da kalkıyorlar;

“Yalan” uyduruyorlar, merhum Sungur Ağabey’e “iftira” atıyorlar!..

Bugün, işte bu “iftiracı”lara da bir tokat atın!..

Unutmayın; bugün “oy” kullanarak, “yarınki gazetelerin manşetleri”ni siz atacaksınız!..

Karar sizin... Mühür sizde!..

 ********************************************************************

1 oy ne değiştirir deme... Çok şey değiştirir!

Zaman zaman anlattığım “hikâye”yi yine anlatacağım...

Genç adam, göz alabildiğince uzanan sahillere vurmuş “deniz yıldızları”nı tekrar okyanusa atmak için birinden diğerine yarışıp duruyordu.

Onun bu telaşını gören yaşlı bir adam, yavaşça yanına sokularak ne yaptığını sorunca, genç adam;

“Dün gece fırtına vardı. Dalgalar, deniz yıldızlarını karaya savurmuş. Onları ölmeden önce tekrar denize atıyorum” dedi.

Yaşlı adam gülümseyerek şunları söyledi:

“Ama evlât, sahil kilometrelerce uzun, deniz yıldızları ise sayısız denecek kadar fazla, sonunda ne fark edecek ki?”

Genç adam, ayaklarının dibinden alıp, okyanusun derin sularına bıraktığı bir deniz yıldızını işaret ederek dedi ki:

“Bunun için çok şey fark edecek!”

Evet, vereceğin “bir tek oy” da çok şey fark ettirecek!

Çok şey değiştirecek!..

O halde; oyunu kullanmayı ihmal etme!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi