Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Haşim Kılıç’ı Nasıl Bilirsiniz?

Haşim Kılıç’ı Nasıl Bilirsiniz?

Açık konuşmak gerekirse,

Twitter’la ilgili karar evet siyasiydi.

Bence yerinde de bir karardı.

Seçim arifesinde birileri tarafından twitter üzerinden yalan-yanlış bilgiler yayılarak, halkın iradesi yönlendirilmeye çalışılıyordu.

Bu son derece organize bir hareketti ve halk yanıltılarak, bir siyasi parti milletin gözünden düşürülmek isteniyordu.

İktidar bir yolunu bularak, buna “dur” dedi.

İftiralara, yalanlara, dolanlara karşı kayıtsız kalamaz; göz göre göre yem olamazdı.

AK Parti değil, hangi parti iktidarda olursa olsun aynısını yapardı.

Bunu eleştirenler olacaktı elbette.

Samimi eleştirilere kim ne diyebilir?

Ancak, oyunu kuran o “birileri”ne sırtını dayamışlar ile,

AK Parti’nin yıpranması, halkın gözünden düşmesi için her yolu mubah görenlerin eleştirilerine aldırış edilemezdi.

Buraya kadar böyle.

Sonra seçimler geldi.

30 Mart’ta insanlar tercihini yaptı.

O yayınların etkisiyle, AK Parti’den vazgeçenler olmuş olabileceği gibi,

“İnadına AK Parti, inadına Recep Tayyip Erdoğan” diyenlerin olduğu görüldü.

Sonuç: AK Parti Lideri seçimlerden açık ara galibiyet ile çıktı.

***

Tam “seçimler de geçti, twitter tartışması son bulur artık” diye düşünürken,

Anayasa Mahkemesi’nden o karar geldi.

Twitter’ın engellenmesinin “temel insan haklarına aykırı olduğu” kararı.

Zaten seçimler geçmiş,

Ve sandıkta twitter üzerinden yayılan pis kokulara halkın çok da itibar etmediği görülmüş,

Daha ne diye bu kez de AYM üzerinden yeni bir twitter tartışması başlatılır ki?

Diyeceğim şu ki,

AYM’nin twitter kararı çok büyütülüyor.

AYM’nin kararı eleştirilebilir fakat Hükümet’in bu denli tepki göstermesini ölçülü bulmuyorum.

Hele ki AYM Başkanı Haşim Kılıç’a yönelik sözleri!

O Haşim Kılıç ki, daha AK Parti yokken AYM’deydi ve dört bir tarafını sarmış "laikçi", başörtüsü/İHL karşıtı cepheyle boğuşuyordu.

En zor dönemde tek başına “hak” mücadelesi veriyordu.

AK Parti döneminde de, meşhur “kapatma davası”nda demokrasi düşmanı üyelerin karşısında dimdik durdu.

Haşim Kılıç’la birlikte 4 üyenin daha “red” oyu vermesiyle, nitelikli çoğunluk sağlanamadı ve AK Parti kapatılmaktan kurtuldu.

Daha geçtiğimiz yıl,

Danıştay “başörtülü avukat”a karşı diretirken,

“Hadi ordan” diye rest çeken AYM Başkanı olarak Haşim Kılıç’tı. 

Ve daha niceleri.

Özetle: Haşim Kılıç’ın sicili özellikle muhafazakar camia için tertemizdir.

Bunları unutmuş olamayız, unutamayız da.

***

Bunları yazıyorum diye, “Kılıç-Köşk tartışmaları”ndan bihaber olduğumu düşünmeyin sakın.

En başta belirtmek isterim:

Haşim Kılıç’ın kafasında “Köşk adaylığı” olduğunu düşünmüyorum; Kılıç’ın twitter oyunun siyasi olduğuna asla inanmıyorum.

Konuşulanlar, Erdoğan karşıtı siyaset mühendislerinin aday arayışı esnasında ağa “Haşim Kılıç” isminin de takılmış olmasından ibarettir bence.

Twitter kararı ile çakışınca tartışma alevlendi.

Hükümet de bunu ciddiye aldı ki,

Twitter’ın altında adaylık düşüncesi var sandı ve yüklendi de yüklendi.

***

Tamam, geçmişte bunun çok örneğini gördük.

Öyle hakimler vardı ki, kritik kararları hep siyasi hesaplarla verirdi.

Emekliliklerinde de CHP’ye koştu bu hakimler.

CHP’nin şuan ki Ülker’i, Cihaner’i buna en güzel örnektir.

Fakat Haşim Kılıç, bu örneklere yeni bir halka olarak görülemez.

Erdoğan karşıtı senaristlerin bu yönde planları yok değildir.

Amma Haşim Kılıç bu oyuna gelecek isim değildir.

Adaylık elbette hakkıdır, benim, sizin, onun, bunun gibi…

Ancak twitter üzerinden Köşk’e yol açtığı iddialarında zerre kadar haklılık payı görmüyorum.

***

Değerli okurlar,

Twitter konusunda değinmeden geçemeyeceğim bir husus daha var,

Ülkenin başına bela haline gelen twitter Türkiye’de bu kadar nasıl meşhur oldu?

İnsanlar twitter’ı nerden gördü de bu kadar sardı?

Sizi bilmem ama twitter dendi mi benim aklıma ilk, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun gelir.

AHC hergün köşesinde twitter reklamı yapıyor, bizim Başkan twitter’ın başından kalkmıyordu.

Başbakan Erdoğan ilk günden görmüş olmalı ki sorunu, “hakara makama” diyerek elinin tersiyle itmişti de twitter’ı,

Bizim Başkan hiç umursamayarak, aynen devam etmişti twitter’da gece muhabbetlerine.

İşi takipçi buluşmalarına kadar götürmüştü.

Engellenmese twitter mitingi bile yapacaktı bizim Başkan!

Twitter denen mekanın reklamı böyle yapıldı bu ülkede.

Böyle ünlendi twitter.

Kısa sürede bu kadar kullanıcıyı böyle elde etti.

***

Ve twitter’a gelene kadar, aynı alanda daha beterleri var…

Öncelikli olarak bunlara önlem alınmalı.

Örneğin kimi sözlükler.

Dinimize, değerlerimize, siyasilere hakaretse mesele, Ekşi Sözlük’te bunun kralı hergün defalarca yapılıyor…

Ve bu lağımdan yayılan pis kokular,

Öyle üç beş ateistin eseri olmaktan ibaret değil.

Büyük bir organizasyon; ustaca bir yapılanma sözkonusu.

Türkiye üzerinde, dindar kesim üzerinde, milli konular üzerinde en büyük kara propaganda bu lağımda yapılıyor, bilmem farkında mısınız?

Devlet öncelikle bu bataklığı kurutmalı.

Tabi bunu, bağıra çağıra değil, sessiz sedasız; hukuki anlamda gerekli tedbirleri alarak yapmalı.

***

Diğer bir husus da,

Twitter’a kızma nedenlerimizin, ülkenin en akredite medya organlarının internet siteleri için de geçerli olduğudur bence.

Twitter’da sıradan bir vatandaşın veya bir siyasetçinin, bürokratın özel hayatına giren görüntülerin linkleri mi yayınlanabiliyor?

Bunlar daha ziyade o kişileri mağdur ederken,

Bu anlı şanlı medya organlarının internet sitelerinde hergün “haber”le süslenmiş porno görüntüleri yayınlanıyor.

Üyelik yok, yaş sınırı yok; herkese açık.

Bir tıkla “haber okur” gibi onun bunun müstehcen görüntülerine bakıyorsunuz.

Hürriyet, Vatan, Milliyet, Posta gibi gazetelerin internet sitelerinden söz ediyorum.

Bunların yayınları mağdur etmiyor mu?

Hadi diyelim ki, o görüntülerin sahipleri gönüllü bu yayına.

Peki ya internet okuyucuları?..

En akredite gazetenin internet sitesine haber okumak için giren bir kişi, pornoya varan bir müstehcenlikle karşı karşıya bırakılmak kaydıyla ahlaksızlığa bulaştırılmış olmuyor mu?

Hem bunlar daha tehlikeli.

Adamlar pornoyu “haber” diye satıyor.

7’den 70’e herkese.

Sayın ilgililer, haydi göreve.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi