Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Öldürmek bizim işimiz!

Öldürmek bizim işimiz!

Son yıllarda Türkiye’de iddialı reklamlar dikkat çekmektedir. ‘Et bizim işimiz’. ‘Kebap bizim işimiz’ gibisinden. Artık tevazu aranan bir vasıf veya haslet ve huy olmaktan çıktı. Rafa kaldırıldı. Bir şey ne kadar iddialı ise o kadar makbul oldu. Yine de tevazusuz da olsa reklam reklamdır. Onun ötesine hayatın bazı gerçekleri de var. Bunlardan birisini Müslüman Kardeşlerin ‘gölge hükümeti’ olarak adlandırılan yapının başındaki kişilerden birisi olduğu ileri sürülen işadamı Yusuf Neda, Ahmet Mansur’un El Cezire’de Sınırsız/Bila Hudut adıyla yayınlanan programında Abdulfettah Sisi’den veya onunla alakalı bir söz aktarıyor. Bu söz bütün reklamlara taş çıkarıyor: Öldürmek bizim işimiz. Yusuf Neda, lisan-ı halle veya gerçekten de Sisi’nin bu ifadeyi kullandığını veya bu ifadenin gereğini fiiliyata döktüğünü ifade etmektedir. Bunu sadece Yusuf Neda söylese kulak asmayabiliriz. Netice itibarıyla taraflardan birisini temsil ediyor. Lakin bu bir sözden ziyade hayata geçirilmiş bir uygulama.

Yeri gelmişken Yusuf Neda baştan beri Müslüman Kardeşlerin bu şartlarda bir yönetimi kabul etmemeleri gerektiğini savunuyor. İktidarı kabul ederek hata yaptıklarına inanıyor. Yine de Mürsi’nin iktidar döneminde baştan daha kararlı davranması halinde durumun farklı seyredebileceğinin altını çiziyor. Bu meyanda, ‘anayasa deklarasyonunu (İlan ed desturu) açıklamakta geç davrandığını ve bu yönüyle inisiyatifi elinden kaçırdığını ifade ediyor. Mürsi, yetkilerini artırmak veya kullanmak istediğinde ‘demokrasiden sapılıyor’ diye karşı çıkanlar Sisi’nin yaptıkları karşısında süt dökmüş kedi gibi duruyorlar. Neda, Mürsi’nin hep gecikmeli adımlar attığını ve bunun da fırsat kollayanların işini kolaylaştırdığını ve adım atarken sürekli olarak Mısırlıların kanını akıtmamayı dikkate aldığını bunun yanlış olmadığını ama bu sonucu getirdiğini ifade etmektedir. Ahmet Mansur ise Mürsi’nin kan akıtmadığını ama sonuçta ismi ve gasp edilen iktidarı üzerine kan akıtıldığını ve bu nedenle baştan kararlı olması gerekmez miydi sorusunu soruyor.

*

Anlaşılan uzlaşma arayışı zafiyet olarak telakki ediliyor. Bir kısım Mısırlılar zorbalığa alışmış ve zorbalığı sindirmiş ve ona saygı duyuyorlar. Yusuf Neda Mürsi’nin devr-i sabık meydana getirmesi gerektiğinin altını çiziyor. Sisi’nin ise tek bildiğinin öldürmek olduğunu ifade ediyor (http://aljazeera.net/s programs/pages/58cd4991-5df9-41a6-b150-71c5e95c080d ). Tarafsız kaynaklar da Mısır’da yaşanılanların geçmişte eşi benzeri görülmemiş olaylar olduğuna parmak basıyorlar. 3 Temmuz’dan (2013) itibaren aylar içine sığan olaylar Nasır, Sedat ve Mübarek dönemlerinin toplamından daha kanlı ve korkunç. Carnegie Endowment adına çalışma yapan Michele Dunne ile Scott Williamson’ın ortaklaşa kaleme aldıkları ‘Egypt’s Unprecedented Instability by the Numbers/Sayılarla Mısır’da görülmemiş İstikrarsızlık’ adlı makalede ilginç ayrıntılar var. Mürsi dönemine nazaran Sisi döneminde her şeyin geriye gittiğine parmak basıyorlar. Raporda şiddetin ilerlediği ve istikrarın ise gerilediğine işaret ediliyor. Halbuki, Sisi bu gerekçe ve bahane ile yasal ve seçilmiş başkana baş kaldırmıştı. Michele Dunne ile Scott Williamson ortak raporlarında bazı dökümleri paylaşıyorlar.

"

3 Temmuz 2013 tarihinden itibaren Mısır’da meydanlarda öldürülen göstericilerin sayısı genellikle 7-8 bin civarında veriliyor. Bununla birlikte, Michele Dunne ile Scott Williamson ortak raporlarında bu sayıyı aşağıya çekseler de 2500 sayısına ulaşıyorlar. Bu durumda ‘öldürmek bizim işimiz’ diyen Sisi, kundakçı Nasır gibi Neron olmanın dışında terminatör vasfını da hak etmektedir. Yazarlar 17 bin yaralıdan ve 16 bin tutukludan bahsediyorlar. Elbette bunun dışında 2013 yılının son ayında Müslüman Kardeşler cunta tarafından terörist bir örgüt olarak damgalanıyor. Halbuki, Müslüman Kardeşler bir örgütün ötesinde bir topluluk. Bununla birlikte Michele Dunne, Scott Williamson asıl terörün Sisi döneminde patlak verdiğini ve bu dönemde görüldüğünü ifade etmektedir (http://carnegieendowment.org/2014/03/24/egypt-s-unprecedented-instability-by-numbers/h5j3 ). Sisi’nin tarihe geçen Rabia katliamı Mehmet Ali Paşa’nın Kale katliamını geride bıraktığı gibi ondan sonra gelenlerin yaptıklarının toplamını dahi geçmiştir. Yazarlar Mısır’ı gelecek on ay içinde çok karanlık günlerin beklediğini haber veriyorlar. Şimdiden elektrik kesintileri artış gösteriyor. Bunun dışında Sisi halktan kemer sıkmaya hazır olmasını istiyor. Bazıları da yakında açlar isyanının patlak verebileceğini öngörüyor. Sisi’nin vaat ettiği cennet, diktatörlük ve fakirlik! Mürsi adalet ve refah vaat ediyordu. Önce elini kolunu bağladılar sonra da başarısız diye attılar. Tavus kuşu gibi şişinen Sisi ise gelmiş geçmiş en uçuk asker müsveddesi. Yusuf Neda’nın ifadesiyle, bir bölüğü bile yönetmeye ehil olmayan adam Mısır’ı yönetmeye talip! Allah Mısır ve diğer İslam beldelerini böyle kifayetsiz muhterislerden korusun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi