M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Şâyet

Şâyet

*ŞAYET gerçekten Müslümansak YALAN söyleme şansımız yoktur.

*KARA, necis, haram, kirli gelirlerle zengin olma hakkımız yoktur.

*Müslümanları ve halkı ALDATMA şansımız yoktur.

*Lüks, israflı, şatafatlı, gururlu, kibirli, aşırı tüketimli bir hayat sürme şansına sahip değiliz.

*SABAH NAMAZI vakitlerinde yataklarımızda leşler gibi uyuma şansına sahip değiliz.

*RÜŞVET almayı hayalimizden bile geçirmemeliyiz.

*Nepotizm yapma şansımız yoktur.

*Emanetleri, işleri, hizmetleri, vazifeleri, makam ve mevkileri, memuriyetleri, vekillikleri ehliyetsiz kimselere verme hakkına ve şansına malik değiliz.

*Halkı ilgilendiren işlerde kapımızı onlara kapalı tutma şansına bile sahip değiliz.

*Zaruret yoksa bir ağacı, bir tek çalıyı bile kesme, sökme hakkımız ve şansımız yoktur.

*Bize hiçbir konuda Nemrudluk, Firavunluk, Süfyanlık yapma hakkı ve şansı tanınmamıştır.

*HİZMETE fakir başlamışsak, hizmetimizi sürdürürken zengin olmak şansına sahip değiliz.

*Bize yağcılık, yalakalık, meddahlık, dalkavukluk, pohpohçuluk şansı tanınmamıştır.

*Adaletsizlik ve insafsızlık yapma hakkına ve şansına sahip değiliz.

*Muhaliflerimiz, ne kadar hatâlı olurlarsa olsunlar, onları düşman olarak görmek şansına sahip değiliz.

*Müslümanları ötekileştirmek şansı bize tanınmamıştır.

*Kendimizi öve öve göklere çıkartmak, karşımızdakileri ve rakiplerimizi yerin yedi kat dibine batırmak şansımız yoktur.

* (İkinci yazı)

Zinanın, Ribanın, Beyinsizliğin, Haram Yemenin, Şer’a Aykırı İşler Etmenin Sonu İyi Olmaz!

BİZ yaparız, olur, öyle gider mi sanıyorlar? Çok aldanıyorlar!..

Bu fakir lafı eveleyip gevelemekten hoşlanmaz. Çok açık, çok seçik, çok keskin yazacağım.

Ceza Kanunundan zina suçunu kaldırıldı ya, işte sadece bu bile büyük sille yemeye sebep olur.

Zinadan sonra riba var. Kur’anda ribacılar için onlar Allaha ve Resulüne savaş açmışlardır buyruluyor. Ribayla kalkınmanın sonu korkunç bir yıkımdır.

Yeni Medenî Kanun aileyi yıkmıştır. Aile yıkılınca toplum da çöker.

Yeni Ceza Kanunu bu ülkenin, bu halkın yapısına uymuyor. Bu kanunla Türkiye ayakta duramaz.

Haram yeme yaygın, genel, yoğun hale gelmiştir. Haram gelirlerle, kara servetlerle Müslüman burjuva sınıfı kurulmaz. Kurulursa ileride feci şekilde batmak için kurulur.

Eğitim dökülüyor. Bu sistemle, bu okullarla Türkiye’nin geleceği parlak değildir.

Doğru söyleyenler dokuz köyden kovulurken, yalakalar yağcılar el üstünde tutuluyor. Onlardan köy olmaz, kasaba olmaz. Onlar şemsiye gibidir, yağmur vakti bulunmaz.

Türkiye’mizin şeffaflık ve temizlik notu 10 üzerinden en az 7 olmadıkça yüzümüz kara kalacaktır.

Halkın desteğine güven olmaz. Mesele Hakk’ın rızasını kazanmaktadır.

Fazlurrahman’ın İslam yorumu ile selamet, necat olmaz.

İslam yüksek ahlak dinidir, Müslüman bir toplum yüksek ahlaklı değilse, alarm ve tehlike çanlarının hiç durmadan çalması gerekir.

Beş vakit namazın cemaatle kılınması bütün öğrenciler için mecburî olmadıkça, İmam-Hatip mektepleri İslam mektebi sayılmaz.

Kur’ana, Sünnete, ahkam-ı şer’iyeye aykırı her şey batıldır ve hederdir.

Muhammedî (Salat ve selam olsun ona) hedy dışında doğru yol yoktur.

İsraf ekonomisi beyinsizliktir.

Lüks çılgınlığı toplumları, devletleri yıkar.

Emanetler ehline verilmezse sonunda büyük çöküş olur.

Mustafa (Salat ve selam olsun ona) sevgisi ve bağlılığıyla Süfyan muhabbeti bir arada olmaz.

Bir şey hem ak, hem kara olmaz.

Yetişkin kız çocuklarla delikanlı öğrenciler bir arada okursa, o eğitimden hayır gelmez.

Diyanet’e Feministler sızarsa din bozulur.

Efendimizin sahih hadîsleri AB normlarına ve kıstaslarına göre ayıklanırsa Ehl-i Sünnet ve Cemaat yıkılır.

Allah’ın rızasına, Kur’anın kesin hükümlerine, Resulullah’ın Sünnetine zıt münker işler âşikâre yapılırsa azab gelir.

Doğan her çocuk, ölmek üzere doğar.

İnşa edilen her yapı harap olup yıkılmak üzere dikilir.

Haram servetler Cehennem yakıtıdır.

İşin başı ihlas, istikamet, adalet, hakka itaat ve terk-i enaniyettir.

Kurtuluş Kur’ana, Sünnete ve bu iki ana kaynaktan çıkartılmış olan fıkha uymaktadır.

Gerisi hederdir heder!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi