Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

“Siyasallaşmış İslam”

“Siyasallaşmış İslam”

Cemaatçi kalemlerin bazıları İslam dünyasında Batı standartlarına uygun yeni bir gedik açmaya çalışıyor. Maksatları kendilerini Anadolu ruhundan ayrıştırmak.

Isıtılmış sonra da ayazda soğutulmuş bir İslam anlayışı.

Cemaat geçen hafta eski Marksistlerle, yeni cemaatçileri bir araya getirmek suretiyle hazırlamış oldukları Bediüzzaman sempozyumunda aynı ilkeleri konuşturdular.

Bediüzzaman hoşgörüsü.

Bediüzzaman laikçiliği.

Bediüzzaman demokrasisi...

Tam da Kopenhag Kriterlerine uygun bir sipariş, Batı standartlarından gireceksin Sosyalleşmiş İslam’dan çıkacaksın. Güneş doğudan doğsa da ille de Batı.

İşte Zaman yazarı Alpay Şahin:

“Gülen gibi telkinleriyle demokrasiyi, hukuk devletini, insan haklarını farklı kimliklere saygıyı, din ve vicdan hürriyeti anlamında laikliği, barışı, meşruiyeti  teşvik eden başka bir din adamı daha yok”. Alın bu cümleleri Hocaefendi’nin önüne koyun ve sorun:

Deyin ki “Sen gerçekten laik misin, demokrasi havarisi misin, din adamı mısın?”

Veya Üstat Hazretleri laikçi mi idi, demokrasi yanlısı mıydı, din adamı mıydı, onun deyimi ile “tefessüh etmiş Avrupa İnsan Hakları” savunucusu muydu?..

Bu sahada Ali Bulaç da atakta.

O da sürekli Siyasallaşmış İslam’ı diline dolayıp duruyor, bir yerde kafa kafaya veriyorlar.

Şahin Alpay en azından şu kadarını bilsin, “din” deyince salt İslam dini akla gelmez, din adamı deyince de Batı’da var(teolog) ama bizde yok, olamaz da.

Ali Bulaç, her Müslüman dinin adamıdır, her mümin din görevlisidir...

Öte yandan Budizm de dindir Hıristiyanlık da dindir.

Müslümanlığı kastediyorsanız “İslam Dini” diyeceksiniz.

Din adamı yok, Müslüman Bilim Adamı var.

Bu tip Avrupai deyimleri  Fethullah Gülen de zaman zaman kullandığına göre demek oluyor ki risale ile başlayan çizgi İslamcılıktan laikçiliğe doğru kayıp gidiyor.

Bir nevi kültürel heyelan...

Sürekli aşağılık duygusu, sürekli Batı hayranlığı...

Siyonizm’in Müslümanlara oynadığı ayak oyunlarından birisi, “işte laiklik size din ve vicdan hürriyeti tanıyor ya, oraya kadar hele bir gelin de ondan sonrası kolay”.

“Senin dinin sana, benim dinim bana” ayeti.

Bu ayet Batı’nın laikliğini kırk bin sefer solladığı halde ne hikmetse bazı kafalar basmıyor.

İslam alemi, özellikle İslam’ı siyasetten geri kaldığı için bu hallere düştü.

Siyaset deyince ille de kirli politika akla gelmez, bir ülkenin yer altı kaynaklarını halkın hizmetine verme becerisi de siyasettir. Otoriter olarak “hakkı hakim kılmak” da siyasettir...

Demokrasi denilen felsefe Müslümana “sen camiden dışarıya çıkma. Dışarıda her nevi melaneti yapmak bize ait, sen istersen umrelerine devam et, bolca dua kitabı al oku, şifa diyerekten dağıt, amma siyasetin etlisine sütlüsüne karışma” diyor.

Laiklik de Allah’ın(cc) mutlak hakimiyetini dünya hayatından dışlıyor.

İşte Mısır gibi Müslüman ülkelerde olanlara bakalım. Batı burada demokrasiden demokrat(!), Suriye’de insancıl(!), Bosna’da tarafsız, Irak ve Afganistan’da işgalci...

Mısır ülkesinde adaletin kürsüsünü işgal edenler sözde hakimler.

Üzerlerinde cüppeleri de var katillerin.

Tıpkı bizdeki Aliler mahkemesi gibi, “idamına şahitlerin bilahare dinlenmesine.”

Mısır’da Firavun aklı, Suriye de halkının üzerine kimyasal bombalar yağdıran kanlı diktatör Esed. Her birisi Müslüman kanına doymuyor. Doymaz çünkü, küfrün ortak noktası zulümdür.

Lozan’ın kalbini açın bakın, göreceksiniz ki içerisinden laiklik ile demokrasi denilen iki yabancı unsur çıkar. Bu iki ana unsur olmadan asimile olmuyor.

Görüyoruz ki cemaatçi kesimin bazı kalemleri “Siyasallaşmış İslam” diyerekten Ecevit ağzı ile konuşmaya başladılar. Siyasal İslam’dan sosyalleşmiş İslam’a geçtiler.

Sosyalleşmiş İslam da oraya buraya yardım dağıtma, kurban derileri toplama, yemek ziyafetleri eşliğinde kitap okumak. Uyuyun, uyuşun, ılımlaşın, diyaloglaşın...

Bu adımların her birisi bu toprakları kendi başına bırakmak istemeyenlerin oyunları, taktikleri.

Dikkat edin, size “din üzerinden siyaset yasağı” diyecekler, onlar dini siyasete alet ederek Müslüman halkı bölecekler, kapıştıracaklar, asimile edecekler, sömürecekler...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi