OLİMPİYATLAR VE YENİ BİR SPOR POLİTİKASI

OLİMPİYATLAR VE YENİ BİR SPOR POLİTİKASI

Pekin Olimpiyatlarında Türkiye şu ana kadar hiçbir hedefine ulaşamadı.
2004 Yılında Yunanistan’da yapılan olimpiyatlarda 12 madalya kazanan Türkiye, büyük bir sürpriz olmasa ,bu defa az madalya ile yetinecek.
Tek sporcunun 8 madalya birden kazandığı bir yarışmada, Türkiye’nin ülke olarak 8 madalyaya ulaşamaması manidardır.
Yaşadığımız çağ’da spor önemli tanıtım araçlarından biridir.Bunun için ülkeler spora büyük yatırımlar yapmakta,büyük paralar harcamaktadır.
Ancak, sadece para harcayarak başarıya ulaşmak mümkün değil; Hedefe ulaşmak için,Ciddi, uzun vadeli spor politikalarına ihtiyaç vardır.
Türkiye son yıllarda sporun ülke tanıtımında ve imaj oluşturmada ki rolünü kavradığı için önemli yatırımlar yapıyor.ödül yönetmelikleri, devlet sporcusu ünvanı gibi teşvik edici hamleler bu kavrayış bilincinin en önemli göstergeleri…
Ama-başarı için- yüklü ödüllerin yetmediği ortada.
üst düzey sporcuların yarıştığı bir turnuvada, havlu atan boksörler, sıfır çeken halterciler,arkadan birinci veya ikinci olan atletler,yüzücüler ne kadar geride kaldığımızı göstermeye yetiyor. Olimpiyatlar birbirine yakın düzeyde sporcuların yarıştığı bir organizasyon. Dolayısıyla sporcular arasında açık farkların,önemli kalite farklılığının olmaması gerekir.Bir ülke sporcusu daha ilk turda birkaç yumruk yedi diye antrenörü havlu atıyorsa o spor dalında Türkiye iflas etmiş demektir. Olimpiyat seçmelerini kazanan bir sporcu ile karşılaşacağı sporcular arasında birkaç gömlek fark olamaz. Varsa, o sporcunun, o organizasyona katılmayı hak etmediği anlamına gelir.
Milli forma, onu giyenin namusu, şerefi, her şeyidir. Her sporcu o formanın hakkını vermek zorundadır.Milli takım forması, iki yumrukla ayaklar altına alınabilecek bir forma değildir.Bir sporcu havlu atarak teslim bayrağı çekiyor, Türkiye bu nasıl milli forma aşkı diye bu çirkinliği sorgulayacağına atılan havlunun rengini sorguluyor. Sanki Trabzon renklerini taşıyan havlu yerine kırmızı beyaz havlu atılınca her şey bitecek. Olaylara bu kadar sığ, bu kadar yüzeysel bakıyoruz.
En iddialı olduğumuz branşta haltercilerimiz sıfır çekip sakatız diyor,kimse sakat sporcuların böyle bir organizasyona niçin götürüldüğünü sorgulamıyor.Yarışmayacak, sakatlığını, hastalığını unutmayacaksan o formayı da giymeyeceksin.
Bütün bu yanlışların sebebi Türkiye’nin bir spor politikasının olmayışıdır.
Birkaç yıl önca Boks federasyonu yönetim kuruluna seçildim. Şimdiki başkan Caner Doğaneli o zaman da boks federasyonu başkanıydı. Bir defa bile yönetim kurulu toplantısına çağrılmadım. Ahbap-çavuş ilişkisiyle yönetilen federasyonlardan başarı beklenemez.Dünya boks federasyonu(A.İ.B.A) Doğaneli’ni zimmetine para geçirdi iddiası ile diye sekreterlikten atıyor,CAS, sekreter Genel kurur kararı ile alınır diye karar verince,A.İ.B.A. sekreterliği feshediyor,ama Türkiye’yi utandıran bu federasyon başkanı görevde kalmaya devam ediyor.Türkiye A.İ.B.A’nın gösterdiği cesareti gösteremiyor.,
Olimpiyatlar,Yeni,Gerçekçi ve uzun vadeli bir spor politikası oluşturmanın gerekli olduğunu ortaya koymuştur.Turistik geziye giden sporcu ve spor adamı tipinden kurtulmanın yolu budur.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi