Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Leman Sam’ın derdi “Arap”lar mı, “Müslüman”lar mı?

Leman Sam’ın derdi “Arap”lar mı, “Müslüman”lar mı?

Hiç kimsenin “din”iyle, “ırk”ıyla, “cinsel tercih”iyle ve “aidiyet”leriyle ilgilenmem, bunu “eleştiri” konusu yapmam...

Tek bir şartla;

“Kendi alanında” kalacak, bunun “propaganda”sını yapmayacak, “baskı” aracı olarak kullanmayacak yani; “Müslüman mahallesinde salyangoz satmayacaksın!”

Aksi halde; “eleştiri”yi hak edersin!..

Çünkü efendim; “mahalle boş değil!”

LEMAN SAM ZIRVALAMIŞ!

Sözü, Pazar günü Edirne Kipa AVM’de hayranlarıyla “imza günü”nde bir araya gelen ünlü sanatçı Leman Sam’ın burada sarf ettiği sözlere getirmek istiyorum...

Açık söyleyeyim:

Elimde; “Goldaş’ın nasıl iflâs ettirildiği”ne, “Dost Sigorta’ya nasıl operasyon yapıldığı”na, “Çanakkale Onsekiz Mayıs Üniversitesi’ndeki Paralel kadrolaşmanın hangi boyutlara ulaştığı”na dair “birçok yazı konusu” olmasına rağmen, kalkıp da Leman Sam diye birinin sarf ettiği sözlere değinmek niyetim yoktu...

Ne var ki; “Okurlarımın yoğun ısrarı” ve olayın “gazetelere yansıması”ndan sonra, “Leman Sam konusu”na girmek, şart oldu...

Efendim, olay şu: Leman Sam, önceki gün; Edirne Kipa AVM’de hayranlarıyla imza gününde  bir araya gelmiş... Bazı ünlü isimlerin umreye ve hacca gitmeleri konusunda bir şey  konuşmak istemeyen Sam, gerçekten isteyerek, inandıkları için gidenlere saygısının sonsuz olduğunu, ama; umre ve hacca şov için gidenlere güldüğünü ifade etmiş...

Birtakım insanların dikkatini çekmek için şovlarla ilgilenecek vaktinin olmadığını söyleyen Sam; “Kim ne isterse onu yapsın... Ben hacca ve umreye kesinlikle gitmem, Araplara para vermek istemiyorum” demiş...

Hac ve Umre’ye; kimlerin “isteyerek” gittiğini, kimlerin de “şov” amaçlı gittiğini “ölçmek”, hiç kimsenin, dolayısıyla Leman Sam’ın da haddi değildir!..

Ne yani, elinde “inançmetre” veya “şovmetre” mi vardır?..

Ama, beni ilgilendiren; olayın bu tarafı değil, sözlerin ikinci kısmı... Leman Sam da dahil; hiç kimse, hiç kimseyi “Hac ve Umre”ye; başına silah dayayıp da “zorla” götürmez...

Bu, bir “inanç” meselesidir!..

“Nasip” meselesidir!..

İnsanın cebi para doludur ama, “Mukaddes Topraklar”a gitmek “nasip” olmaz!.. “Nasibi olanı” da; “beş parasız” ya da “elsiz-ayaksız” olsa da, oraya gitmekten hiç kimse alıkoyamaz!..

“Saçmalama” ve “zırvalama”nın da bir sınırı var!..

ASIL HEDEFİ MÜSLÜMANLAR!

Her neyse... Gelelim, şu “Araplara para vermek istemiyorum” sözlerine...

Öncelikle şunu söyleyeyim: “Hac ve Umre” için ödenen paranın büyük kısmı Türkiye’de kalıyor... “Arap”lara giden para, “yüzde 3-5” gibi, “çok cüz’i” olmasına rağmen, “iyi bi hizmet” sundukları inkâr edilemez!..

Dolayısıyla, meselenin “Araplara para kaptırmak” meselesi olmadığı çok açık!..

Mesele, bir zamanlar, CHP Genel Sekreteri olan Önder Sav’ın da ifade ettiği gibi, “İslâm karşıtlığı”dır!..

Olayı biliyorsunuz...

17 Mayıs 2008 tarihinde Ankara Elmadağ ilçesinin CHP’li belediye başkanını ziyaret eden CHP Genel Sekreteri Önder Sav da, bu sırada 80 yaşındaki Mustafa Ünal adlı partili vatandaşla ilginç bir diyaloğa girişmişti...

80 yaşındaki Mustafa Ünal’ın, hacca gitmek istediğini söylemesi üzerine Sav;

“Boş ver, Araplara para kaptırma...  Bakarsın Muhammed seni bırakmaz, sen yine şey yapma” sözleriyle karşılık vermişti.

Peki, sonra ne oldu?..

Ne Önder Sav kaldı ortada, ne de onun genel başkanı Deniz Baykal!.. Her ikisi de, “siyaset mezarlığı”ndaki yerlerini aldılar!..

Öyle sanıyorum ki;

Leman Sam’ın sözleri de, hem “Arap düşmanlığı”nın, hem de “İslâm karşıtlığı”nın “dışavurum”undan ibarettir!..

Nedendir bilmem; bu ülkede, bir zamanlar “koyu bir Arap düşmanlığı” vardı.. Öyle bir düşmanlık ki; “köpek”lere bile “Arap” ismi verilir, “Kâbe Arabın olsun, Çankaya bize yeter” diye şiirler yazılırdı!..

Köpeklerine “Arap” ismi veren, “Kâbe Arabın olsun, Çankaya bize yeter” diye şiirler yazanlara sorsanız, “Müslümanım” derler!..

Peki, bu, “nasıl bir Müslümanlık”tır ki; “Müslümanların Peygamberi Hazreti Muhammed”in bir “Arap” olduğu biline biline, bu “Arap düşmanlığı” niye?..

Hayır, bu “zihniyet”in hedefi “Arap düşmanlığı” değil!.. Aslında, “Arap düşmanlığı” yapıyor gibi görünüp, “İslâm düşmanlığı” yapıyorlar!..

Dilerim, Leman Sam’ın düşmanlığı da “İslâm’a ve Müslümanlara” değildir!..

GEÇEN YILKİ SÖZLERİ!

Ama, görünen o ki; Leman Sam’da, “Müslümanlara karşı bir gıcıklık” var... 12 Ocak 2013’te, CNN Türk’te, Enver Aysever’in sunduğu Aykırı Sorular programına katılmış ve orada şu sözleri sarf etmişti:

“Burası bir Müslüman ülkesi. % 99.99 Müslüman. Müslümanlıkta vicdansızlık olmadığını düşünüyorum. İktidar çok Müslüman, halk çok Müslüman, bürokratlar çok Müslüman. Bu ülkede herkes Müslüman. Fakat bir zalimlik var. Çocuğa olan şiddet, hayvanlara şiddet, cezaevinde şiddet, kadınlara şiddet... Çocuğa tecavüz ediyor cezaevinde. Sorsan o da Müslüman. Müslümanlıkta vicdansızlık yoktur.”

Leman Sam, bunları söyleyerek “Müslümanlara gıcıklığını” gösteriyor ama, bilmiyor ki; “insan”ın olduğu her yerde, maalesef “zulüm, şiddet, tecavüz ve vicdansızlık” vardır!..

Ne yani; “Hıristiyan”larda, “Yahudi”lerde, ya da “Hindu”lar ve “Budist”lerde hiç mi “vahşet” hiç mi “katliam” yoktur?.. Irak ve Afganistan’ı yerle  bir eden kim, “Filistinli Müslümanlara soykırım uygulayan” ve Myanmar’da “katliam” uygulayan kim?..

Ama, belli ki; Leman Sam’ın derdi başka... Onu derdi, “Müslüman”larla... Türkiye’deki birçok “sanatçı”nın, birçok “pabucumun aydını”nın bir “İslâm alerjisi” olduğu gibi!..

ALERJİNİN KAYNAĞI NE?

Ben, Leman Sam’ın “Müslümanlara duyduğu alerjinin kaynağı”nı çok merak ediyorum... Hani, “psikolog”lar, bazı “travma”ların kaynağını öğrenmek için, insanların “gençliğine” veya “çocukluğuna” inerler ya, Leman Sam’daki “Müslüman alerjisi”nin kaynağını öğrenmek için, acaba “evlilik yılları”na mı gitmek gerekir?..

Bildiğim kadarıyla; çocukları Şevval ve Şehnaz’ın babası olan Selim Sam, o zamanlar “ünlü  bir şarkıcı”, ünlü bir “star”mış!..

Ama , “İslâmî eğilim”leri varmış ve daha sonra da, bu işlerden, zaten elini-ayağını çekmiş...

Ne ilginçtir ki;

“Maddi sorunlar ve şiddetli geçimsizlik” sebebiyle kocasından boşandığında, kızı Şevval Sam, henüz “6 yaşında”ymış!..

ŞEVVAL’E NE OLDU?

O yıllarda, yani 1981’lerde “cami”lere giden, eline “süpürge” alıp camileri temizleyen ve dahası “Canım Allah’ım benim” şeklinde “şiirler” yazıp, “günah ve ayıp” diyerek “Bale kursu”na gitmeyi bile reddeden Şevval Sam’ın, büyüyüp de “ünlü” olduktan sonra, Haziran 2012’de katıldığı bir “söyleşi”de, “başörtüsü” için; “Başörtüsü, benim için bir tekstil malzemesidir” demesini, acaba neye yormak gerekir?..

Annesinin “Arap”lara ve “Müslüman”lara, kızının da “başörtüsü”ne karşı duyduğu bu “alerji”nin, bu “kin ve öfke”nin sebebi, acaba “Müslümanca yaşayamadığı” için eşinden ve çocuklarından ayrılmak zorunda kalan Selim Sam mıdır?..

Leman Sam’ın kocasına, Şevval Sam’ın babasına duyduğu bu öfke, daha sonra “bütün Müslümanlara ve İslâm”a mı yönelmiştir?

Bu, elbette “psikolog”ların işi!..

İSA-MESİH CD’SİNE KATKI

Ama, görünen şu:

“Ana-Kız”ın İslâm’a ve Müslümanlara “alerji”leri devam ediyor... O kadar devam ediyor ki; “Türkiye’deki Hıristiyanlar” tarafından çıkarılan “Mesih İsa’nın Yaşamı” adlı bir CD’de, “Mesih İsa”yı ve “İlâhi”leri seslendirenler arasında Şevval Sam da var!..

Yazının başına dönecek olursak;

Dediğim gibi, hiç kimsenin “dinsel ve cinsel tercih”ine karışmam... Ama, her kim; hem “Arap”lara, hem “Hac ve Umre”ye, hem de “İslâm ve Müslümanlar”a dil uzatıp da, “Müslüman mahallesinde salyongoz satmaya” yeltenirse, işte orada “dur” derim!’..

Dur ve haddini bil!..

Hiç kimse “Müslüman” olmak zorunda değil ama bir yandan “İslâm karşıtlığı” yapar, bir yandan da “Hıristiyanlarca hazırlanan bir CD’ye katkı” sunarsan, sorarım o zaman: “Kimsiniz siz ve ne yapmak istiyorsunuz?”

Atalarımız boşuna dememiş;

“Kenarına bak, bezini al,

Anasına bak, kızını al!”

Ya da; “Al birini, vur ötekine!” Dini Müslüman, adı Hıristiyan Cemaatçiler!

Aşağıda okuyacağınız gibi; nüfus cüzdanlarında “Müslüman” yazıp da, “İslâm’a alerjileri” olan kişilerle uğraşıyoruz... Ya “Gülen Cemaati” mensuplarına ne diyeceğiz...

ABD’de yaşayan İbrahim Karataş dostumuzdan gelen bir “mail”e göre; Cemaat mensupları, “tedbir”in dozunu iyice kaçırıp, “Hıristiyan isimleri” almaya başlamışlar, iyi mi?.. “Hıristiyanlarla diyalog” kuracaklar ya, “Müslümanlık”larını gizliyorlarmış!..

İbrahim Karataş’ın bildirdiğine göre; “Gülenistler’in kendilerine taktıkları isimler” şöyleymiş:

Dean Sümer, Ahmet “Matt” Avşaroğlu, Sel Özcelebi, Gültekin John Aytekin, Hasan (Hansan) Bozaslan, “Jon” Ömüral, John Fatih Zırıh, Yusuf (Joseph) Düzgün, Ümit “Kenneth” Peçen, John Can Topuz, Hüseyin (Joseph) Hurmalı, Joseph A.Polat, Murat (Brad) Akbaş, Alp (Al) Ataizi, Andy Gökçe, Davut (Davud) Karabay, Selçuk (Steven) Keskintürk, Remzi (Ramsey) Öten, İsmail (İke) Öziş, Timur (Tim) Saka, Joseph Vural David Yılmaz, Erhan (Ed) Yılmaz.

“İsim”lerini traşladıklarına göre, herhalde “badem bıyık”larını da kökten kazımışlardır!..

Bakalım daha ne kılıklara girecekler?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi