Latif Erdoğan

Latif Erdoğan

Masum istek

Masum istek

Yanlış bir başka yanlışla telafi edilemez. Bu tür gayretler yanlışları çoğaltmaktan başka bir işe yaramaz. Faturanın bedeli artar, sorumluluğun yükü ziyadeleşir o kadar.

Paralel örgüt böylesi bir telafi mekanizmasını işletmeye çalışıyor. Tabya ve taktik değişikliğine değil, müspet anlamda bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var. Hâlâ bu gerçek anlaşılabilmiş değil; ya da anlamak istemedikleri gerçeğin hakiki kimliği bu.

Deşifre olmuş kurumları dikkate vererek oradaki eski faaliyetleri rölantiye almak; az bilinen kurumlara el değiştirterek yeni imaj kazandırmak ve şimdiye kadar deşifre olmamış kurumlarla birlikte faaliyet debisini son iki kategorideki kurumlara yüklemek cemaati asıl ekseninden kaydıran yanlışlarla bir süre daha oyalanmaktan öte faydası olmayacak taktiksel atraksiyonlardır; mevcut vahim durumun halini daha vahim hale sokmaktan öte de bir fayda temin etmeyeceği açıktır.

Ticari işletmelerdeki hırsızlık ve talan, onları satıp elden çıkarmak suretiyle ört bas edilmeye çalışılıyor. Sağır sultanın duyduğu bu tür yolsuzlukların üzerine gitmek yerine, hırsızlık ve talana ortak oldukları kesin yetkili işgüzarlar tarafından bu yıkım hali bile yangından mal kaçırma refleksleriyle muamele görüyor. Hükümet aleyhinde bulunmakla, hak ve hakikatin tercümanı olan kişilere, artık kendilerinden başka okuyucusu kalmamış mevkutelerde, kendilerinden başka izleyicileri kalmamış televizyon kanallarında itibarsızlaştırma kültünün seçkin örneklerini vermekle kamufle edilmeye çalışılan da aslında söz konusu hırsızlıklar, söz konusu soygunlardır. Bir de sari hastalık gibi iç bünyeyi sarmış ahlaksızlıklar.

Fuhşun alenileştiği, müptezelliğin revaç bulduğu, doğruluğun, dürüstlüğün utanılacak bir hal algılamasına maruz kaldığı kokuşmuş bir iç bünyeden bahsediyoruz. Biz, geminin darbe aldığı, içinde bulunan herkesi suya gömmeye yüz tuttuğu bir felaketin asıl sebeplerini haykırıyoruz; bizi susturmak isteyen nadanlar ise, batan geminin direklerini boyamakla işi geçiştirmeye çalışıyor. Geminin battığına mı yanalım, batan gemide kurtuluş neşideleriyle ortalığı velveleye veren aldanmışların, aldatılmışların hazin haline mi?

Balık baştan kokar. Kendi öz değerlerinden bu kadar hızlı ve nefretle uzaklaşan bir topluluğun böylesi bir çöküş yaşamasının elbette baştakilerin kokuşmuş haliyle çok ciddi alakası vardır. Bu kokuşmuş hale ülfet peyda etmenin psikolojik temeli ise, Mevlana’nın “cins cinsi çeker” özdeyişindeki gerçekte yatmaktadır. Zaten Kur’an da bizi bu konuda uyarır: “Kötüler kötülere, iyiler iyilere yaraşır” (Nur,26) buyurur.

 Kötü ya da iyinin kriteri Kitap ve Sünnette belirtilen prensiplerdir. Oportünist dürtülerle yapılan iyi- kötü kabulünün hiçbir değeri yoktur. Takva yolunu seçmiş bir Allah dostunu, sırf cemaatin yanlışlarını söyledi diye kötü ilan etmek; Allah’la irtibatı kopuk bir fasıkı, sırf cemaate ait yanlışları desteklediği için iyi ilan etmek, hatta o fasıka bütün cemaatin sözcülüğünü teslim etmek gibi büyük bir gafletin sorumlusu olmak, elbette elbette Kitap, Sünnet kriterlerine ters düşmektir; ve yapılan bu yanlışın ehli iman, ehli feraset ve ehli vicdan yanında hiçbir değer ve kıymeti de yoktur. Zaten Hak katındaki değersizliği her türlü izahtan varestedir..

Kişi ya da toplum yaptıkları yanlışlardan dönemiyorsa, bu hal yapılan yanlıştan daha zararlı bir noktaya savrulmuş bulunmanın belirtisidir. Mekr-i ilahinin verdiği mühletle, sarhoşluklarında yüzüp giden bu kişi ve topluluğun sonu, ilahi intikamın pençesiyle kıskıvrak yakalanmak ve sonsuza dek can yakıcı azabın labirentlerinde kıvranıp durmaktır. Hele bu tür olumsuz sonuca vesilelik etmek, insanın tasavvur edebileceği en kötü akıbettir. Cenab-ı Hak, böylesi kötü akıbetten cümlemizi muhafaza buyursun. (Amin)

 Ameller niyete göre anlam kazanır. Siz, cami yapmak niyetiyle öne çıkıp destek istemişken, sonra niyetinizi değiştirip yapılmakta olan binayı gazinoya döndürmeye yeltenmişseniz; elbette ilk niyetlerini bir ismet gibi koruyanlar tarafından uyarılacak, ikaz edilecek ve onların çeşitli yaptırımlarına muhatap olacaksınız. Suçu itiraf ve yanlıştan dönmekten başka yapacağınız her türlü davranış da  asla doğru bulunmayacaktır. Hele bir de yapılan yanlışı müdafaaya kalkarsanız, yaptığınızın adı sadece, arsızlık, utanmazlık, aymazlık değil bir de hainlik olacaktır. Bir de bunlardan vazgeçmeyi deneseniz, derim.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Latif Erdoğan Arşivi