D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

01 Adana

01 Adana

Epeydir Adana’ya yolumuz düşmüyordu. Millî Eğitim Müdürlüğü “01 Adana Kültür, Sanat ve Edebiyat Festivali”ne davet edince, bir hafıza tazelemesi fırsatı zuhur etmiş oldu.

Günümüzün Adana resimleri, çok katlı binaların hâkim olduğu her hangi bir dünya şehri intibaı uyandırıyor. Fakat bizim bildiğimiz Adana bu resimdeki şehir değildi. Adana ile ilk vicahî tanışıklığımız, 1977 yılının kasımında, Ulucamii belgeselinin çekimi vesilesiyledir. Muhsin Mete ile birlikte Adana Ulucamii çekimleri ile uğraşırken, o sıralar Adana’da DSİ’nin bir projesinde çalışan Atilla Maraş da bizimle... Adana’nın tarihî çekirdeği hâlâ canlı, Ulucamii’nin bitişiğinde 19. yüzyılın büyük şairi, burada vali iken vefat eden Ziya Paşa’nın kabri hatırımızdan çıkmamış...

Arada Adana’dan gelip geçtiğimiz olmuş ama, 2. defa bir maksatla Adana’da bulunuşumuz, neredeyse çeyrek asır sonra. Hani 28 Şubat’ın meşhur vak’alarından biridir, bir dişçi general Mehmet Âkif’e ve onun inanç ve düşünce arkaplanına saldırmıştı ya... Onun akabinde Türkiye ayağa kalktı. Bu vesile ile bir çok şehrimizde geniş katılımlı toplantılar yapıldı. Biz de bir gün ara ile Kayseri ve Adana’ya bu vesile ile gittik. Akşam Adana’ya ulaştık, gönüllü kuruluşların ortaklaşa düzenlediği toplantıda konuştuk ve sabah erkenden Ankara’ya dönmek üzere yola çıktık.

Bu defa Adana’yı biraz daha fazla görme imkânımız oldu.

İnternetteki Adana resimlerine bakarsanız, Dilberler Sekisi, Adana Garı, Taşköprü, beynelmilel bir otel, Sabancı Merkez Camii ve Beyaz Evler Mahallesi karşınıza çıkıyor.

Taşköprü’den bu defa geçmediysek de, gördük. Merkez Camii’nde ise bir öğle namazı kıldık. Merkez Camii, Selimiye’nin hayli başarılı bir taklidi. İki minare fazlası var! Seyhan nehrinin kenarına yapılan cami, geniş bir parkın içinde. Eskiden camiler cemaat için yapılırdı, şimdi manzara için yapılıyor! Maksat görüntü olsun!

Adana’nın tarihi çekirdeği çökmüş. Ulucamii’nin etrafı harabelerle dolu. Şehrin Ramazanoğlu geçmişini varlığı ile hatırlatan Ulu Camii, Halil Bey tarafından yaptırılmaya başlanmış, vefatı üzerine oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından tamamlanmış. Gerçek bir şehir çekirdeği olan bu külliyenin esas mekânı cami, Türkiye’de benzeri olmayan ilginç bir mimarî eser. Hele ana giriş kapılarından birinin üzerinde bulunan kulevari mukarnaslı örtü Anadolu’da tek.

Bir taraftan Selçuklu ve Memlûk mimarî geleneklerinden beslenen cami, diğer yandan çevre şartlarını, iklimi gözeten fevkalade bir yapı. Bu arada, Ulu Camii inşaatı devam ederken, Yavuz Mısır seferine girişiyor, caminin içindeki çinilere bakılırsa, İznik’ten gelmiş Osmanlı çinilerinin yapıya nasıl bir değer kattığı kolaylıkla anlaşılabilir.

Selimiye taklidi Merkez Camii’nin yapılışına kadar Adana’nın en büyük camii Ulu Camii imiş. Ben derim ki, büyüklük önemli değil, Ulucamii yine birinci sıradadır! Çünkü tektir, hiçbir yapının taklidi veya benzeri değildir.

Orijinal ve gerçek Adana sözkonusu ise, Ulucamii esastır!

Adana cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’nin nüfusça dördüncü büyük şehri iken, son yıllarda yerini Bursa’ya kaptırmış.

Adana belediye hizmetlerinde Türkiye’nin büyük şehirlerinin gerisinde mi kaldı? Belki bu söylenemez. Fakat şehrin son çeyrek asrında ismi olan belediye başkanı Aytaç Durak, başlangıçta Adana için bir şansken, zamanla şehrin önünü tıkayan bir unsura dönüşmüş olmalı. 5 dönem seçilen, son seçimde de aday olan ama, sonra vazgeçen Aytaç Durak, tıpkı Ankara’da aynı yolu takip eden Melih Gökçek gibi. Başlangıçta şehre güç katan 5 dönem seçilmiş iki başkan, zamanla bu niteliklerini kaybediyor. Dar alana sıkışan, tekrara düşen iki başkandan biri iktidar partisi mensubu olduğu için, yeniden seçilme fırsatını yakaladı. Bunun iyiye alamet olduğunu kabul etmek zor. Kötü alışkanlıkların daha da güçleneceği görülebiliyor.

Şehrin tarihi karakterini hiçe sayan tavırlarıyla iki başkan da zamanla yük haline gelmişler. Adana’nın tarihi çekirdeği ile Ankara’nın tarihi çekirdeği aynı kaderi paylaşmış.

Başarı şahıslarla kaim olmaz. Başarılı isimler zamanla çevreleriyle, ilişkileriyle, şaibeleriyle birlikte yük haline geliyorlar. Bu yüzden üç dönem kuralı önemli. Eğer Adana’da ve Ankara’da üç dönem kuralı işletilebilse idi, bu iki şehrin de yararına olacaktı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi