Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Taş kâğıt

Taş kâğıt

Çeyrek asırlık bir emekle 50.000 m2’lik bir alanda ekmeğini taştan çıkartan bir kuruluş var, duydunuz mu?

Ankara merkezli bir şirket GIPTA AŞ.. Taştan kağıt üretiyor.. Gıpta edilecek bir iş yapıyor..

Bunu niye yazıyorum biliyor musunuz, hani şu Gezi olayları var ya, onun için.. Ağaç kesiliyor bahanesi ile sokağa dökülen bu insanların bu şirketten haberleri var mı? O duyarlı örgütler(!)in ya da! Ha! tamam onlar sermayeye de karşı idi değil mi?

Odun hamuru yerine taştan üretilen kağıt hem çevreci hem de daha dayanıklı. Taş kağıtların hammaddesi, bildiğimiz normal beyaz taşlar. Taş-kağıt, bonding ajanı gibi özel katkı maddeleri kullanılarak kalsiyum karbonat, CaCO3, tozundan üretilen doğal bir üründür. Kalsiyum karbonat olan kireçtaşı ocağı atık malzeme olarak toplanır ve ince beyaz tebeşir tozu bir emaye ile perdahlanır ve kağıt elde edilir.. Üretim aşamasında toksik olmayan reçine kullanılırken, üretimde alkaline ve asit gibi maddeler kullanılmıyor. Ve üstelik bu üretimde her şey yerli. Bu arada bilinen kağıt üretiminin hem ciddi bir çevre kirliliğine yol açtığını hem de ağaç kesimine sebep olduğunu herkes bilir. Normalde 1 ton kağıt üretmek için 30 ton su kirletildiğini biliyoruz. Taş kağıt üretiminde ise böyle bir durum sözkonusu değil.

Kırtasiye sektöründe faaliyet gösteren Malatyalı bir işadamı olan Mesut Özdemir, basında çıkan bir açıklamasında, “Dünyada her yıl normal kağıt üretiminde tüketilen orman alanı yaklaşık 40 milyon hektarı buluyor. Bir ton kağıt 17 ağaç, 17 ağaç ise 70 metrekare orman demektir. Bir ton kağıt için, 2 bin 33 metreküp kabuksuz odun, 4 bin 100 kilowatt elektrik enerjisi, 32 bin litre su ve bin 750 litre fuel-oil (yakıt yağ) kullanılıyor. Taştan üretilen kağıtların ham maddesi ise kaya taşlarıdır. Yani üretimde ormanlar yok edilmiyor. Bunun yanında geri dönüşümde odun hamuruna oranla daha kısa sürede dönüşüyor. Aynı zamanda bu ürünler su geçirmezliği ile dikkat çekiyor” diyor. Özdemir’le daha önce Malatya’da katıldığım kitap fuarı etkinliklerinden sonra tanışmıştım.. Hâlâ özel tercihlerimde taş kağıt kullanmaya özen gösteriyorum.

Gezi çevrecileri eğer yeşili korumak istiyorlarsa, herhalde bu yeni buluş konusunda seslerinin daha gür çıkması beklenmez mi idi..

Mesela neden ders kitabı, defter ve gazetelerin taş kağıttan üretilmesi konusunda bir kampanya başlatmıyorlar..

Selüloza göre biraz daha ağır ve maliyet farkı var. Tamam devlet teşvik ve muafiyet uygulasın. Meslek odaları, sendikalar ve media neden sessiz bu konuda..

“Hayır” diyorsanız bunun bir de “evet”i o olmalı.. Böyle değilse nasıl? Hayır diyerek çözüm üretemezsiniz.. Ne olmadığını söylüyorsanız, ne olduğunu da söylemeniz gerek..

Tabii sormak gerek, üzüm mü yemek istiyorsun, bağcı dövmek mi?

Şimdi Mesut Özdemir’in verileri ile şu rakamları bir arada düşünün bakalım: Türkiye’de, yılda yaklaşık 3 milyon ton kâğıt üretmekte, tüketim ise 5 milyon tonu bulmaktadır. Aradaki 2 milyon ton ise ithal ikamesi ile karşılanmaktadır.. Evet 1 ton kağıt 17 ağaç, 17 ağaç ise 70 m2 orman demektir! Türkiye’de yılda sadece 85 milyon ağaç sadece kağıt sektörü için kullanılmaktadır..

1 ton kağıt için 30 ton su kirletiliyordu ya. 5 milyon ton kağıt için de 300 milyon ton su kirletiliyor bu hesaba göre.. Herhalde çevrecilerin bu durumda taş kağıt için seslerini yükseltmeleri gerekmez mi?

Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olan, öfkesi aklından büyük insanları sokağa dökerek aslında koruma iddiasında oldukları gerçeklere zarar verdiklerinin bile farkında değil bu insanlar.. Bu şekilde kullanılıyorlar.. Vicdanları yabancı ajanların istismar alanı olan insanların kanları ve gözyaşları birilerinin iktidar ve servet avcılığının malzemesi oluyor..

Bizim çevrecilikleri kendinden menkul kişilerin çevreciliği, sağlıklı yaşam koşusu yaparken sigara içen adamın haline benziyor..

Kimileri bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor, öğrenmek de istemiyor.

Hani geçen gün kırmızı araba kullanan hanımlarla ilgili sosyal davranış modellemesinde risk analizi yaparken, asimetrik sorgulama yapan yön eylem mühendislerinin kullandıkları bir modelden söz etmiştim.. Sosyal metrik sistemlerin nasıl çalıştığını anlatmaya çalışmıştım.. Bu davranış modelini aslında ben Gezi olayları ile ilgili sosyal media kullanıcıları ile ilgili bir modelleme çalışmasından söz etmiştim, bu konuda çok daha ileri çalışmalar yapıldı aslında o günden bugüne.. POİ MEDİA size ilgilendiğinin noktanın gerçekleri ile yüzleştirmeye devam ediyor.. Kırmızı renk araba kullanan kadınların CHP ile ilişkisini modelleyen çalışmayla ilgili bilgiyi, AK Sigortanın eski genel müdürlerinden birinden almıştım, bir zamanlar.. Sigortaların risk modellemesi ile ilgili yapılan bir çalışmada örnek olarak kullanılan gerçek bir veri bu..

Birileri anlamadıkları şeylerle dalga geçiyorlar ama, onlar da bir gün öğrenecekler bu işleri ama, çok geç olacak..

Kafaları kirada, gözüne at gözlüğü takmış insanlara bazı gerçekleri anlatmak hiç de kolay bir iş değil.

Hem zaten görmek istemeyenden daha kör kim olabilir ki!

Bir diğer gerçek ise, cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür. Bunlar öğrenmemek üzere eğitildikleri için işimiz zor.

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi