Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Seher Vakti Mâşukun Kapısını Çalanlar

Seher Vakti Mâşukun Kapısını Çalanlar

Bülbülün, gülün nazına niyâz etmek için seher vaktini seçmesi gibi, Allah dostları ve ehl-i dil olanlar mâşukun kapısını ağyar ve avamın gaflet uykusunda olduğu seher vaktinde çalarlar.

SEHER VAKİTLERİNDE GÖZYAŞI DÖKMEK

Seher vakti hâl ehli için gözyaşı, niyaz, feryad, ölüm, yokluk, yüceliş, oluş, ibadet, ulvî istekler ve hüzün demektir. Kimseler görmediği için en samimi ağlama vakti seher vaktidir. Kalbinizi mâşuka açıp, bir deneyiniz.

Hiçbir hâl ve hâdise yapamaz, gözyaşının seher vaktinde yaptığını. Seher vaktinde sıla için ağlamak mâşukun kabul edeceği dua gibidir.

Gurbet ve dâüssıla duygusu seher vaktinde kalbe bütün ağırlığıyla çöker. Allah kendisini seven kullarının samimiyeti bakımından “kabul kapılarını” bu vakitte daha çok açarmış.

Seher vaktinde zikir ve tefekkür eden tasavvuf ehli için seher yeli yüce makamlardan, mutlak sevgili olan Allah’tan haber taşır; o makamların misk ve anber kokularını da getirir. Buna mânevî “ilhâm” da denir. Bu “ilham” sâyesinde Hak âşıkları gâibin sembolü olan seher vaktinde mâsivanın tesirinden uzaklaşmış olurlar ki mâşukla rabıtası tam olarak gerçekleşir.                                                                    

AĞYAR VE AVAMIN UYKUDA OLDUĞU SEHER VAKTİNDE RAHMET YELİ ESER

Ehl-i tasavvufa göre seher vaktinde göklerin kapısı açılır, rahmet yeli eser ve rızık da artar. “Melekler rızk dağıtmaya seher vaktinde gelir.”Ağyâr ve avam uykuda, yâni gaflet olduğu olduğu için seher vaktinin rahmetinden mahrumdur.

Seher vakti vecdin en yüksek ânıdır. Vehbî vecd sâyesinde insan maddî olandan mânevî olana, dünyevî olandan ulvî olana doğru bir hâl içine girer. Allah’ın, kullarını yokladığı, kullarının Allah’ı işittiği en hüzünlü ve mâneviyatlı bir vakittir ki, Eyyüb Aleyhisselâm hastalığı iyileşince, o gece seher vaktinde bir âh eder. Sebebini sorduklarında; 

“Her gece seher vaktinde ‘Ey bizim hastamız nasılsın?’ diye ses duyardım. Şimdi o vakit geldi; ‘Ey sihhatli kulumuz nasılsın? sesini duyamadım. Onun için ağlıyorum” der. Ârif, yâni seher vakti ehli olanlar bilirler bu hâdisenin hikmetini.

“SEHER VAKTİ VAKİTLERİN EN AZİZ OLANI”

Şüphesiz ki bütün vakitleri Allah yaratmıştır. İnsan-ı kâmillerin sözüne göre seher vakti vakitlerin en aziz olanıdır. Bu sebepledir ki Zâriyât sûresi,17 ve 18. âyetlerde “Onlar geceden pek az uyur olmuşlardı. Ve seher vakitlerinde de onlar istiğfarda bulunurlardı” buyuruluyor.

Seher; karanlığın sonu, aydınlığın başlangıcı olan bir vakit. Seherde hem maddî, hem kalp gözü açık olanlar Efendimiz Aleyhissalâtüvesselâm’ın yolundadır. Seher ehli aynı zamanda vaktin oğludur. Bu derûnî makama sahip olmak için seher vakti gafletten uyananlardan olmalı.

Seher vaktinin kıymetini Osman Hulusi Efendi “Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî”sinde ne güzel anlatır: “Cûşa gelir dağ ile taş feryâd eder vakt-i seher / her nesneyi kaplar telâş feryâd eder vakt-i seher / (…) / Hulûsi âşıksan eğer dur yatma gel vakt-i seher / bak gör ki âlem serteser feryâd eder vakt-i seher”
                                                                                                                                 
SEHER VAKTİ EHLİNE “UYANIK” DENİR

Tasavvufta “sır” a ulaşan ve “hâl” ehli olan velîye “uyanık” da denir. Ne büyük garabet, şimdi köşe dönücülere, yâni işini bilenlere (!) “uyanık” diyorlar. Velî için “Uyanıklık” hâli vaktin her ânı geçerlidir, fakat seher vaktinde “uyanıklığın” cezbesi en yükseklerdedir.

Seher vaktine en kalbî ve imanî gücüyle hazırlanır velî zâtlar. Mâna âlemine gidip gelirler. Sırlarını ifşa etmezler, yaşarlar sadece. “Sır” ve “hâl” sahibinin muradı cennete varmak, yâni bağın gülünü sevip dönmektir.  

Prof. Dr. H. Kamil Yılmaz’ın ifadesiyle “Gecenin sükût dili, dervişin sır kulağına ibâdet coşkusu telkin etmektedir.  Seherin bereketi, bu sükût ile söylenen sırdadır.”

Hayatı gittikçe modernlere benzeyen içimizdeki insan! İsmine sığınıp kendine emin bir kale yaptığın Bediüzzaman Hazretleri seher vakti için ne diyor, dinle! “Sözler”, 18. Söz’den “Firkatli ve Gurbetli Bir Esarette Fecir Vaktinde Ağlayan Bir Kalbin Ağlayan Ağlamalarıdır” bahsini okumamışsan, sen bir zâhir ehlisin daha:

“UYAN EY GÖZLERİM VAKT-İ SEHERDE”

“Seherlerde eser bâd-ı tecelli / Uyan ey gözlerim vakt-i seherde / İnâyethâh (yardım dileyen) zidergâh-ı İlâhî (ilâhî dergâhın sahibi) / Seherdir ehl-i zenbin (günahı olan) tövbegâhı / Uyan ey kalbim vakt-i fecirde…”
                                                                                                                                    Anlayabildiğimce şöyle demeye geliyor: Seher vaktinde eser tecelli rüzgârı. Seher vaktinde uyan ey gözlerim. İnayet iste ilahî dergâh sahibinden. Seher vakti günahkârların tevbe vaktidir. Fecir vaktinde uyan ey kalbim, ilahî dergâhta tevbe et.

“Uyan gafletden ey nâ’im Hakka yalvar seherlerde / Döküp acı yaşın dâ’im Hakka yalvar seherlerde” diyen Niyâzî-i Mısrî hazretlerinin nasihatı tutulmaz mı ey insan?

Seher vaktinin kıymeti âyet ve hadislerde buyurulduğu içindir ki Dîvan şairleri seher vaktini mânevî bir vakit saymışlar. Dîvan şairi Zatî de “Gözüm açdum bu seher bir ulu sahra gördüm / Anda bir dane-i hardal gibi dünya gördüm” mısralarıyla seherî olduğunu, yâni kalp gözünün açıldığını söyler.

Diyor ki: Dünya bir hardal tanesi kadar küçük ve değersiz. Mânevî âlemse bir sahra kadar geniştir. Şair bunu seher vaktinde gözünü açması, yâni kalbini Mutlak hakikate doğrultmasıyla bilir ve görür.

Uyuyan şairin seherde gözünü açması, mecazî olarak gafletten kurtulması ve hakikati idrak etmesi demektir. Seher, gündüzün tesirinin en aza indiği, kalbin ve zihnin maddî meşguliyetlerden arındığı, insanın kendisiyle mânevî yoğunluğun en çok olduğu bir yeniden diriliş vaktidir.

“EY GAFİL, SEHER VAKTİNDE DUR”                                                                       

Yunus Emre Hz.leri seher vakti ehli bir derviştir ki, bu ulu dervişi modernler bilmezler. Şu nasihatından mahrum oldukları için modern insanların, yâni câhillerin hâli ne fenâ!

“İşit sözümü ey gafil, tanla (şaşırma) seher vaktinde dur / Öyle buyurmuş, o kâmil, tanla seher vaktinde dur.”

“Tanla seher vaktinde dur” ifadesiyle kalp ve imanı bu vakte çekmeyi nasihat eder. Çünkü seher vakti insan-ı kâmil seviyesine ulaşmanın vaktidir. Hakk’ın dergâhına yönelmek seher vaktinde daha ziyade değer taşır.

Onun sehere dair sözü çoktur: “Allah’ın huzuruna dur” diyor  “uyanık” olanlara: “Dost dergâhına tutgıl yüz,  tanla seher vaktinde dur / (…)  /Yalvar Çalab’ına çağır, tanla seher vaktinde dur / Yatanların yatlı hâli, hiç nesneye ermez eli / Seher eser rahmet yeli, tanla seher vaktinde dur.”

GERÇEK ÂŞIK SEHER VAKTİNDE BELLİ OLUR

Âşık veya şair olduğunu söyleyip de seher ehli olmayan zavallılara da sözü var derviş Yunus’un: “Âşık isen belli bilem, tanla seher vaktinde dur / (…) / Kevser şarabını içmek, tanla seher vaktinde dur.”

Diyorki: Gerçek âşıksan ve cennetteki ırmaktan su içmek istersen tanla, yâni şaşırmadan seher vaktini eda et.                                                                                            

Hâsılı, seher vakti mâşukun kapısını çalanların kervanına katılmak gerek. “Adam olmak istersen seherde uyuma!” diyen Konya velilerinden Ladikli Ahmed Ağa’nın sözünü tutalım, derim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Doğan İlbey Arşivi