Ersoy Dede

Ersoy Dede

Vesayet sürsün mü, bitsin mi?

Vesayet sürsün mü, bitsin mi?

Sevgili dostlar.. 10 Ağustos’ta sandık başına sadece Tayyip Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu ya da Selahattin Demirtaş’ı seçmeye gitmiyoruz.. 10 Ağustos’ta bundan sonra ne yapacağımıza dair verdiğimiz kararı deklare etmek üzere gidiyoruz sandık başına.. Biz artık ne yapacağız? Bu köhnemiş parlamenter sistemle, darbecilerden armağan yamalı bohçaya dönmüş Anayasa ile, darbecilerin kurduğu vesayet organlarıyla yürümeye devam mı edeceğiz, yoksa sistemi kökten değiştirip, asıl sahibine mi vereceğiz? Biz bu anlamda kararımızı zaten verdik.. Sadece sandık başına gidip bu kararı hayata geçirecek adımı atacağız..

PARLAMENTER SİSTEM DEVAM ETMELİ (!)

Bakın Ekmeleddin İhsanoğlu; “Meşrutiyet’ten beri başbakandadır yetki.. Şimdi siz bu parlamenter sistemi değiştirip de, bize hiç de uygun olmayan Başkanlık sistemini mi getireceksiniz?” diye soruyor.. Ona 10 Ağustos’ta güçlü bir cevap vermek gerekmez mi? Kendisini aday yapan partiler, TBMM’deki muhalefet partileri. Peki o partilerin, bugüne kadar en fazla şikâyet ettikleri şey neydi? Hükümeti ya da iktidar partisini doğru dürüst denetleyemedikleri değil miydi? Parlamenterin iki görevi vardır.. Yasama ve denetim.. Bu iki asli vazifelerinden birini yapamadıkları açıkça görünüyor.. Dünyayı bilen, 6 dil konuşan profesör söylesin o vakit; yürütmenin hangi icraatı, yasama organı tarafından hakkıyla denetlenebiliyor? Muhalefet partileri denetlesinler bakalım yürütmeyi, denetleyebiliyorlar mı? Denetleyemezler.. Çünkü Yürütme, yasamadaki hakim çoğunluktan müteşekkil..

ERKLER AYRIMI DERT DEĞİL (!)

Peki neden bugüne kadar bunu dert etmemişler kendilerine? Cevabı çok basit.. Çünkü sistem öyle bir kurulmuş ki, meşru ve demokratik yollarla denetlemeye ihtiyaç duymamışlar.. Yerleştirmişler sistemin içine bir kaç vesayet makamı, işlerini görmüşler.. Bir Anayasa Mahkemesi ile bir Danıştay koymuşlar sisteme.. İdari düzenlemeleri bir yerden, yasa faaliyetlerini bir yerden tutmuşlar ellerinde.. MGK ve KÖŞK’ü hep emniyet supabı olarak görmüşler ve kullanmışlar.. Hiç bir zaman sistem içinde sağlıklı işleyen bir çarka dönüştürmemişler.. Milletin seçtiği kadroların, biraz kumda oynamalarına izin verilmiş, yaptıkları kumdan kale beklediklerinden daha fazla büyümeye başlayınca kenardan kenardan yıkmışlar.. Bu vakte kadar tüm seçilmişler, yaptıkları şeyleri kendileri yaptıklarını zannetmişler.. Oysa kendilerine verilen izin kadar yapmışlar da, farkına bile varmamışlar..

VESAYET NASIL ÇALIŞMIŞ?

Cumhurbaşkanı yasa döndürmüş duruma göre.. Anayasa Mahkemesi kendince içtihat oluşturmuş, esastan-mesastan girmiş incelemiş yasaları.. Çok başları dara düşerse, askeri çağırmışlar gelmiş almış kim var kim yoksa.. Şevket Kazan’ın hatıralarında çok önemli bir detay vardır. MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç, 8 yıllık kesintisiz eğitim ile ilgili olarak MGK’da alınan kararları takip etmek ister. Taslağın neden TBMM’ye sevk edilmediğini de bizzat Erbakan’dan sorar.. Erbakan, biraz da sinirlenerek; “Tasarı Bakanlar Kurulu’nda bile değil. TBMM’ye gitse ne olacak? Bu ısrarın sebebi nedir? Kanun çıkmazsa darbe mi yapacaksınız?” der... İlhan Kılıç’ın cevabı ise, vesayetin ikrarı gibi okunabilir; “Hayır, darbe yok.. Meclis’e dokunulmayacak. Ama hükümet için bir şey diyemem” (Şevket Kazan / Refah Gerçeği / sf. 375) Yani vesayet organını nasıl tesis etmişlerse, bizim bugünkü okumamızla, buz gibi “darbe” diyebileceğimiz bir girişimi çok rahat bir şekilde “sadece hükümete istikamet vermek” gibi kendilerince masum (!) bir hale sokabilmişler..  Daha meşru olarak pazarladıkları ise “Anayasa Mahkemesi” biliyorsunuz.. En bariz örneğini, 2007 senesinde Abdullah Gül’ü seçtirmemek üzere yaptığı hukuk üstü atraksiyonuyla yakından gördük.. Demem o ki, adaylardan biri vesayetin süreceği sözünü veriyor, diğeri ise tamamen ortadan kaldıracağını söylüyor.. Tablo gayet net ve belirgin.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi