Faruk Köse

Faruk Köse

Başbakan’ın Samsun mitinginin öteki anlamı

Başbakan’ın Samsun mitinginin öteki anlamı

Resmi tarihin “Kurtuluş Savaşı Masalı” (lütfen 20 Mayıs 2013’teki yazıma bakınız), M.Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla başlatılır. Tütün İskelesi’nden Samsun’a ayak basan M.Kemal, Kurtuluş Yolu’ndan şehre girmişti. Bu tarih, bu ülkede “toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine tamamen zıt bir rejim”in temellerinin atıldığı tarih olarak da kabul edilir.

Cumhurbaşkanlığına hazırlanan Başbakan Erdoğan’ın, seçim mitinglerine Samsun’dan başlaması ve ardından Erzurum’a gidecek olması, artık bu topluma uymadığı kitlesel olarak anlaşılan “Laik-Kemalist Rejim”in, “kuruluşunu izleyen yollardan geçilerek üzerine sünger çekilmesi”nin zamanının geldiği intibaını uyandırdı. İyi de oldu.

Nitekim Erdoğan, Tütün İskelesi’nden başladı, Kurtuluş Yolu’nda binlerce kişiyle iftar yaptı. Burada yaptığı konuşmada “farklı bir yolculuk”un içinde olduklarının altını çizdi, sonra şöyle dedi: “İnanıyorum ki Samsun o kurtuluş mücadelesinde nasıl bir ilk adım olduysa, bunda da yine bir ilk adım olacaktır.”

Evet, toplumu özünden koparak yolculuğun ilk adımının atıldığı yerde, seçim pankartında belirtildiği gibi “Yeni Türkiye”nin kuruluşu için “farklı bir yolculuk”un ilk adımını attığını ilan ederek, bunu “kurtuluş mücadelesi” kavramına dayandırdı.

Bence bu, millete uymayan “Laik-Kemalist rejimden kurtuluş mücadelesi”nin başladığının sembolik bir anlatımla ilanıdır. Nitekim 30 Mart seçimleri öncesi Erdoğan, mücadelesini tanımlarken sık sık “istiklal mücadelesi” kavramını kullanmıştı. Ak Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı olduğu açıklandığında, konuşmasını yapmak üzere kürsüye “İstiklal Mücadelesinin Lideri” anonsuyla çağrılması da bu temayı vurguluyordu. Şimdi Samsun’dan sonra Erzurum’a gidecek olması, “toplumu özünden koparan süreç”i, aynı yoldan tersine çevirmenin sembolik ve önemli bir anlatımı değil de nedir?

Gerçi, “Erdoğan’ın niyeti bu mu?” diye sorulabilir. Bu suali hiç önemsemiyorum. Benim için önemli olan, “sürecin verdiği sembolik mesaj”dır. Artık “yeni bir yol”a girildiğinin ilanıdır. Şimdi bu noktada, Erzurum’dan önce Amasya’ya uğranıp bir de “Yeni Türkiye Tamimi” ilan edilseydi hiç fena olmayacaktı. Ama yine de “işaret fişeği”nin yakılmış olması çok önemlidir. Şimdi herkesin üzerine düşeni eda ederek, “rejimi değiştirip dönüştürme”nin yollarını açıp hızlandırmak için elinden geleni yapmasının vaktidir.

Konuşmasını M.Kemal’in 95 yıl önceki Samsun yolculuğuna kıyas eden Erdoğan’ın, “Samsun’dan biz de yeni, büyük bir başlangıç, ilk adımı atıyoruz. 95 yıl önce olduğu gibi bugün de Samsun’dan bismillah diyoruz. Türkiye adına, milletimiz adına kutlu bir yolculuğu Samsun’dan başlatıyoruz” sözleri, bence yolculuğun neye karşı olduğunun ve nereye varacağının işaret fişeğidir. Niyetini bilemem, ama zahiri durum bunu gösteriyor.

Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanını halkın seçeceğini anlatırken kullandığı şu kavramlar, Cumhurbaşkanı olarak hangi yetkileri kullanacağına dair de önemli ipuçları veriyor. Diyor ki, “İlk kez Cumhurbaşkanını, başkanını, devletin başını, cumhurun reisini, başkomutanı sizler belirleyeceksiniz.”

Bu ifadeler çok önemli. Zira, “kurumsal ve bürokratik liderlik” yapacağına dair “devletin başı” tabirini kullanıyor. “Sosyal/toplumsal liderlik” bakımından “cumhurun reisi” diyor. “Siyasal liderlik” bakımından “Başkan” tabirini kullanarak “Başkanlık sistemi”ne işaret ediyor. Konuşmasının devamında, “bu ükede vekilleri sizler seçiyorsunuz. Sizin seçtiğiniz vekiller yoluyla hükümetler belirleniyor. Cumhurun reisini, başkanını da belirlemek sizin hakkınız” diyerek, bunu vurguluyor. Erdoğan, “Askeri liderlik” bakımından ise “başkomutan” ifadesini kullanıyor. Böylece, M.Kemal’in yaptığı gibi Samsun’dan başlayan Erdoğan, M.Kemal’in kullandığı yetkilerin aynını kullanacağına işaret ediyor. Zaten, yapacağı (izlenimini verdiği) değişim için bu dört alanda liderlik etmekten ve yetki kullanmaktan başka da çaresi bulunmuyor.

Bence en önemli vurgularından biri, “devletli hayat”ta “devlet organizyonu”nu değil, “millet”i, “toplum”u öncelemesi; “devlet kurumu”nun “toplum için” var olduğunu belirtmesidir. Bu, benim en çok önem verdiğim ve “İnanç Devleti” adlı kitabımın da ana teması olan bakış açısıdır. Başbakan bunu söylerken,

Şeyh Edebali’nin, Osmanlı’nın temeline nakşettiği “insanı yücelt ki devlet yücelsin” sözünü kullanması, yeni düzenin “tarihi temeller”e bağlılık üzerine kurulacağının da işaretidir.

“Yeni devlet yaklaşımı”na işaret eden “Devlet ile millet birbirini yaşatma üzerine, tehdit üzerine değil” ifadesi de bence çok önemli. Bu kapsamda “halkın talepleri”ne yapılan vurgu isabetli bir yaklaşım.

Erdoğan’ın, ilk mitingi yaptığı yer olarak Samsun’u bilinçli seçtiklerini söylerken verdiği örnekler, “yeni düzen”in “mer’i sistemle hesaplaşma” üzerine kurgulandığına da işaret ediyor. Mesela, “Samsun 1930 yılındaki seçimde CHP karşısındaki bağımsız adaya yüzde 80’in üzerinde oy verdi” diyerek, “1930’lu yıllarda kurulan sisteme başkaldırı”nın işaret fişeğini de yakmış oldu.

Erdoğan’ın gerçekte ne demek istediğini bilemem. Ama benim anladığım, bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Faruk Köse Arşivi