Ahmet Varol

Ahmet Varol

Siyonistin savaş nöbeti

Siyonistin savaş nöbeti

Batı Yaka’nın el-Halil şehri yakınında gerçekleştirilen, üç işgalci askerin kaçırılması eylemini Hamas’ın üstlenmemesine ve eylemle ilgisinin olmadığını açıklamasına rağmen işgalcinin onu sorumlu tutmasının saldırıda hedef açısını geniş tutmayı amaçladığını daha önce de dile getirmiştik. Hamas’ın bu tür bir eylem gerçekleştirmesi durumunda öncelikli amacının esir takası olacağını, bunu yapabilmesinin ise ancak sorumluluğu üstlenmesiyle mümkün olacağını işgal yönetimi de çok iyi biliyor.

Fakat siyonist işgalcinin söz konusu eylemi kendine gerekçe edinerek yoğun bir tutuklama ve saldırı kampanyası başlatmasının sebebi Filistin halkına ve onun işgal altındaki vatanını özgürleştirme mücadelesine öncülük eden direniş güçlerine karşı yeni bir savaş nöbetine girmiş olmasıdır. Bunun da ana sebebi siyonistlerin oradaki varlıklarının ve siyasi hâkimiyetlerinin meşruiyetten yoksun olmasıdır. Çünkü gayri meşru bir işgalle sürdürdükleri hâkimiyetin iğreti olduğunu, vatanları ve hakları gasp edilen kitlelerin bunlara yeniden kavuşma bilincini korumaları durumunda bu bilincin kendilerinin gayri meşru hâkimiyetlerine karşı bir tehdit oluşturmaya devam edeceğini biliyorlar. O yüzden, bazen aleyhlerine sonuç vereceğini ve önemli sarsıntı geçirmelerine neden olacağını bilmelerine rağmen belli aralıklarla savaş nöbetine giriyorlar.

Toprakları gasp edilmiş ve sürgüne maruz kalmış bir halkın özgürlük ve yurda dönüş mücadelesinin devam ettiği, devam etmek zorunda olduğu ortamda her zaman bulunması mümkün basit gerekçeleri işgal yönetimi bazen geniş çaplı saldırı ve operasyonun gerekçesi olarak kullanırken, bazen de gerekçeyi kendisi üretiyor. Gasp edilmiş haklarına ve işgal edilmiş vatanlarına yeniden kavuşmayı arzulayan halkın mücadelesine öncülük eden direniş güçlerine böyle saldırı ve savaş nöbetleriyle sarsıntı yaşattığını, kendilerini yeniden toparlayabilmeleri için uzun zamana ihtiyaç duyacakları şekilde onlara darbe vurduğunu, bu arada karşı duruş konusunda sahip oldukları imkân ve gücün boyutlarını ortaya çıkardığını düşünüyor.

İşgalci bu kez savaşı üç askerinin kaçırıldığı el-Halil başta olmak üzere Batı Yaka bölgesinden başlattı. Ancak bu bölgedeki savaşı ev baskınları ve geniş çaplı tutuklama kampanyası yürütme şeklinde oldu. Ne yazık ki Mahmut Abbas yönetiminin Filistin içindeki uzlaşıyı hiçe sayarak işgalciyle güvenlik işbirliği ihanetini sürdürmekte ısrarlı davranması Batı Yaka’da baskınların ve tutuklamaların önünü açtı.

Fazla zaman geçmeden bu bölgedeki tutuklama kampanyasına tamamen son verilmeksizin Gazze’yi hedefe yerleştiren hava saldırıları başlatıldı. Fakat bu kez 2008 sonunda başlatılarak 22 gün sürdürülen ve 14 Kasım 2012 tarihinde başlatılıp 8 gün sürdürülen savaşlar gibi geniş çaplı değil yıldırma ve korkutma amaçlı geniş zamana yayılmış bir saldırı planı yaptıkları intibaı vermeye çalışıyorlar. Bu amaçla bir yandan da yoğun bir psikolojik savaş yürütmek için karşı tarafı dize getirmeden ateşkese kolay yanaşma niyetinde olmadıkları mesajları içeren açıklamalarla tehdit etmeye çalışıyorlar.

İşgalcilerin “Sert Kaya” veya “Dik Yamaç” adını verdikleri bu son saldırıları için zaman olarak Ramazan’ın seçilmesinin, el-Halil’de üç askerin kaçırılması eyleminin de hemen Ramazan öncesinde gerçekleştirilmesi sebebiyle tesadüfi olduğunu sanmıyoruz. Bundan önce de bazı saldırılarda özellikle Ramazan’ın seçilmesini dikkate alırsak planlı olabileceğini söyleyebiliriz. Zamanlama Mavi Marmara’ya yönelik saldırıda yolcuların birçoğunun namazda olduğu sabah namazı vaktinin, yine el-Halil’deki Hz. İbrahim Camisi katliamında Ramazan’ın on beşi sabahı, namaz vaktinin ve tam da insanların secdeye gittiği anın seçilmesine benziyor.

2008 sonu başlatılan saldırıda da öncelikle camiler hedef alınıyor ve tam da namaz vakitleri seçiliyordu. O zaman camileri hedef alan saldırılarla Gazze’de elliden fazla cami tamamen veya kısmen imha edilmişti.

Siyonist saldırgan bu saldırısında ise özellikle aileleri toptan imha etmek amacıyla evleri ve ablukaya alınmış bölgenin içerideki gıda kaynaklarının da yok edilmesi amacıyla tarım alanlarını hedef alıyor. Bu konuda sergilediği vahşetin bazı ayrıntılarını inşallah müteakip yazımızda vereceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Varol Arşivi