Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Nasıl yaşıyoruz?

Nasıl yaşıyoruz?

Biz: “Sayın Recep Tayyip Erdoğan mı cumhurbaşkanı olacak, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu mu?..” diye tartışırken…

Biz: “Siyaset mi, cemaat mi?..” kavgasında boğulurken…

Biz: “Hangi meşhur nerede tatil yapıyor?..” diye konuşurken…

Biz: “Hangi hoca ramazan programından kaç lira ücret alıyor?..” diye iç geçirirken…

Biz: “Dünya kupası kimin olacak?..” diye kulak kabartırken…

Suriye, fiilen bölünüyor…

Libya, farklı bir kulvara girmiş, meçhul geleceğine doğru bocalıyor…

İsrail, yeni bahaneler uydurup Filistin’i bombalıyor…

Afganistan’ın nefesi her gün biraz daha kesiliyor…

Amerikan güdümlü Irak’ın yeni diktatörleri Saddam’a bile rahmet okutuyor…

Işid birlikleri Irak içinde yürüyor. Her gün bir Irak şehri Işid’in eline geçerken, Amerika’nın kurşun askerlerden oluşturduğu yapay Irak ordusu, tabana kuvvet kaçıyor… …

Mısır baskı rejimi altında istikrarsızlığa sürükleniyor…

Afrika’nın çeşitli bölgelerinde çocuklar beslenme yetersizliğinden ölüyor… Sağlıklı bir yudum su, bir lokma ekmek bulunamıyor…

Müslümanlar ya terör kıskacında boğuluyor ya da iç savaş belasında boğazlanıyor…

Biz, şimdiden bayram tatili hesabı yaparken…

 On binlerce insan, iflas eden kimi organlarını nakil ile değiştirmek için, hayatla ölüm arası çizgide, organ bağışı yapacak hayırsever insan bekliyor...

 On binlerce insan, amansız hastalıkların pençesinde, bir teselli, bir tecelli bekliyor…

 On binlerce insan, tedavi olabilme umuduyla hastanelerin yoğun bakımında sıra bekliyor…

 On binlerce sakat çocuk doğuyor, anne babalar sakat çocuklarına bakabilmek için çırpınıyor…

On binlerce engelli tekerlekli sandalye bekliyor…

 Henüz ortaokul çağında on binlerce çocuk, uyuşturucu tacirlerinin tuzağına düşüyor…

 PKK daha buluğ çağına bile erişmemiş çocukları dağa kaldırıp militan yapıyor…

 Anneler gözyaşları içinde, “Çocuklarımızı geri verin” diye her gün çığlık çığlığa dövünüyor…

Bu dramatik olguların ışığında size bir soru sormak istiyorum: Allah göstermesin, ama sadece üç ay ömrünüzün kaldığını bilseniz, yine şimdiki gibi yaşar mısınız?

Dün tartıştığınız, uğruna kavga ettiğiniz konuları yine gündeminize alır, yine tartışır, yine kavga eder misiniz?

Kırdığınız kalpleri yine kırar mısınız?.. Bastığınız yüreklere yine basar mısınız?.. Yine üç kuruşun hesabını oturur, dünyanın cazibedar fitnesine kendinizi kaptırır, bu uğurda herkesi kırıp geçirir misiniz?.

Yine helâl-haram ayırmaz, “para gelsin, küp dolsun da ne olursa olsun” mantığını kendinize rehber yapar mısınız?..

Dünya kupasının sonucunu, hocaların ramazan programından kaldırdıkları parayı, kimin cumhurbaşkanı olacağını, hangi sanatçının nerede tatil yapacağını, kendi bayram tatilinizi nerede geçireceğinizi düşünür müsünüz?

Peki, üç ay ömrünüzün kaldığını nereden biliyorsunuz? Bırakınız üç ayı, birkaç saniye sonrası için hangimizin hayat garantimiz var?

Bir karar vermemiz gerekiyor: Böyle yaşamaya devam mı edeceğiz, yoksa hayatımızda bir rota düzeltmesi mi yapacağız?

Herkes kararında özgürdür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi