Latif Erdoğan

Latif Erdoğan

Kuşatmayı Kuşatmak İçin

Kuşatmayı Kuşatmak İçin

Kuşatmayı yarmak geçici bir iş; kuşatmayı kuşatmak ise sürekli bir başarıdır. Hem iç, hem de dış siyasette hükümetin varmak istediği sonuç da bu olsa gerektir.

Paralel yapıyla el ele veren muhalefetin iç kuşatması 30 Mart seçimlerinde yarılmış bulunuyor, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise kuşatma kuşatılmış  hale gelecektir. Bu başarılı sonuç, Türkiye’nin iç istikrarı bakımından hayati önem arz etmekle birlikte dış kuşatılmışlığı da hem yaracak, hem de kuşatacak noktaya taşıyacak önemde bir hamle aracı olacaktır. Muhalefetin yaşadığı aktif hezeyan bundan; paralel yapıyı taşeron kullananların içine düştükleri Panik Atak yine bundan.

Recep Tayyip Erdoğan kuşatıcı ve kucaklayıcı bir vizyon çiziyor. Türkiye ve dünya gerçeklerini iyi okuyan yeni bir sentezi hayata geçirmenin mücadelesini veriyor. Hak yolda olduğuna inanmanın verdiği bir iç güvenle, sürekli kendi rekorunu kıran bir atlet gibi başarıdan bir başka başarıya koşuyor; ve ülkesine başarılar armonisinin ahenkli neşidesini terennüm ettirmenin öncülüğünü yapıyor. Çok yönlü donanımlı oluşuyla da üstlendiği vazifeyi hakkıyla eda ediyor ve eda etmeye devam edeceği istidadını da gösteriyor.

Kendi başarısından çok rakibinin başarısızlığına kilitlenmiş muhalif zihniyetin elbette Recep Tayyip Erdoğan’ı anlaması imkânsız. Bir başka imkânsız sonuç da onunla yarışmaları. Dolu bir barajdan en gelişmiş teknolojiyi kullanarak sulama yapan insanla, kör kuyudan dibi kevgire dönmüş kovayla su taşımaya çalışan insanın mukayesesi ne ise Recep Tayyip Erdoğan’la diğer adayların siyasi mukayesesi o. Barajda meydana gelecek en küçük arızanın muhalifleri bayram çocukları gibi sevindireceğinde kuşku yok. Başarı baremleri böylesi bir hesapla sınırlı.

Dış güçler ve onlar tarafından yönlendirilen muhalefet, iç- dış siyasette aktif bir Cumhurbaşkanı istemiyorlar. İstedikleri o makamda pinekleyecek birisi. Yani, olanları seyreden, olacakları da sadece seyredeceğine garanti veren, inisiyatif almaktan kaçınan, risklere daima mesafeli duran, hükümetin icraatını mümkün mertebe engelleyen, engelleyemediklerini hiç olmazsa erteleten, milletle arasında kalın duvarlar örülü, somurtkanlığı ciddiyet sanan, vakarı kibirle karıştıran, gerektiğinde devlet krizi çıkararak milleti bir günde yüzde altmış fakirleştirecek, gerektiğinde darbelere göz kırpıp her kullanıma teşne olduğunu gösterecek bir profil. Tayyip Erdoğan’da onların istediklerine benzer tek bir çizik bile yok. Öyleyse, şimdiki yaptıklarından başka ne yapsınlar..

Türkiye, eğitimde, ekonomide, politikada bağımsızlık mücadelesinin; Güneydoğuda akan kanı durdurma gayretinin; Ortadoğu’da ve dünyada söz sahibi olmaya yönelmiş istikrarlı yükselişinin bedelini ödüyor. Türkiye, Filistinli kardeşine sahip çıkışının, Suriye’de zulme dur deyişinin, Mısır’daki haksızlığa karşı duruşunun, Irak’taki oyunları gücü ölçüsünde bozuşunun bedelini ödüyor. Türkiye büyüdükçe bedel ödeyecek, bedel ödedikçe de büyüyecek; nitekim öyle de oluyor.

Bu gerçeği görmeyen ya da görmek istemeyenler bundan böyle Türkiye’de siyaset yapamazlar. Bu sebeple de anakronik muhalefet, kendilerini bu yeni hale göre değiştirme yerine Türkiye’yi kendilerine dönüştürmeye çalışıyor. Yapay ağaca aşı tutmayacağının hâlâ farkında değiller..

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun durumu ortada. Bilmediği bir oyuna ansızın  itilivermiş oyuncunun hazin hali.. Seyirci, suflörün dediklerini ondan önce duyuyor.. Kendi olduğuna inandırıcı hiçbir yanı kalmadı. Dedikleriyle öyle, yaptıklarıyla öyle, beden diline yansıttıklarıyla öyle. Her mübalağa, aynı zamanda örtülü bir kınama manasını da taşır. Kendisini destekleyen medyanın ona reva gördüğü de bundan ibaret.

 Bize, bizi kuşatanları kuşatacak çapta siyasi bir irade lazım. Millet seçimini şimdiden yaptı bile. Kendi vizyonuyla, kendi misyonuyla o makamın hakkını verecek birisi. Diğerleri teferruat simgesi..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Latif Erdoğan Arşivi