M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Sünnî Müslümanlar Sapıkların Tuzaklarına Düşmesin

Sünnî Müslümanlar Sapıkların Tuzaklarına Düşmesin

1. Mü’min bir kulun en yüksek mânevî rütbe ve dereceye çıkması, onun üzerindeki kulluk yükümlülüklerini, dinî vazifelerini kaldırmaz. Şeriatin bütün emirlerini yerine getirmesi, bütün yasaklarından kaçınması gerekir. Biz yakîn mertebesine ulaştık, bizden namaz abdest, oruç, zekat, hac kalktı diyenler küfre düşer. İnsanların derece itibarıyla en yükseği olan Resullullah (Salat ve selam olsun ona) Efendimiz ölünceye kadar namaz kılmış, oruç tutmuş, diğer emirleri yerine getirmiştir. Yakîn demek ölüm demektir. Bir Müslümanın manevî derecesi yükseldikçe dindarlığı, ibadetleri de artar.

2. Faydalı, kurtarıcı, ebedî saadeti kazandırıcı, İslamı ve Ümmeti güçlendirip yükseltici ilimleri öğrenmek farzdır ve bu öğrenme en faziletli ameldir. Bu ilimleri ihlasla, Allah rızasını kazanmak için öğretenler ve öğrenenler şerefli Müslümanlardır.

3. Ehl-i Sünnet mezhebinin âhiretle, kabir alemiyle ilgili olarak bildirdiği her şey haktır, doğrudur. Kabir azabı haktır. Berzah alemine intikal eden ölüyü Münker ve Nekir meleklerinin sorgulaması haktır.

4. Mi’rac haktır. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) uyanık olduğu halde, bedeniyle, gecenin bir bölümünde semalara ve Allahın dilediği öteler alemine yükseltilmiştir.

5. Allahın izniyle şefaat haktır… Sırat haktır… Mizan haktır… Cennet ve Cehennem haktır… Cennet ve Cehennem mahluktur ve şu anda mevcuttur. Cennet ve Cehennem ebedîdir…

6. Kalbinde iman olan kimseler, ilahî adalet gereği bir miktar Cehennemde kalsalar bile, cezalarını çektikten sonra oradan çıkartılacaklar ve Cennete konulacaklardır.

7. İslamın, imandan sonra ikinci temel şartı olan beş vakit namaz haktır.

8. Kur’an Allah’ın kelamıdır. Mahluk değildir, yaratılmamıştır. Kadimdir. Kur’an Müslümanların düsturudur=anayasasıdır.

9. Mü’min havf ile reca arasında bulunmalıdır. Hem çok korkmalı, hem de çok ümid etmelidir.

10. Din, dünya hayatını tanzim için gönderilmiştir. Din ile dünya ayrı değildir. Din sadece bir vicdan işidir, dünyaya karışamaz demek küfürdür.

11. Ahlakın, iyilik ve kötülük ölçülerinin, güzel ve çirkin şeylerin kaynağı dindir, Şeriattır.

12. Allah güzeldir ve güzeli sever.

13. Mülk Allahındır, dilediğine verir, dilediğinden alır; dilediğini aziz, dilediğini zelil kılar.

14. Bir insanın kurtuluşu, ebedî saadeti, izzeti; sahih, geçerli, makbul bir iman iledir. İmansız saadet, necat, izzet olmaz.

15. Âhir zaman Peygamberi Muhammed Mustafa’yı, Allah katından ona gönderilip onun da eksiksiz tebliğ ettiği Kur’anı, Din-i Mübin-i İslamı, Şeriat-i Garra-i Ahmediyyeyi duyup da iman etmeyen, aksine inkar eden, yalanlayan kimseler için kurtuluş, Cennet yoktur.

16. İslam güzel ahlak dinidir. Ahlakı güzel olmayan iyi Müslüman değildir.

17. İman bir bütündür. İman edilmesi gereken bütün hüküm ve değerlerin hepsine inanmak, onları tasdik etmek gerekir. Allahın gönderdiği kesin hükümlerin bir kısmına iman edip, bir kısmını inkar edenler, dıştan Müslüman görünseler bile gerçek mü’min değildirler.

18. Allahın hududu=sınırları vardır. Bunlar sirkat=hırsızlık haddi, içki içenlerle ilgili had, namuslu kadınlara zina isnadı (kazf) ile ilgili had, zina haddi, yol kesici eşkıyaya tatbik edilen had… Ayrıca dinimizde kısas cezası vardır. Mü’minler bu hadleri ve diğer cezaları bilmeli, hak olduklarına inanmalıdır. Ayetle, hadîs ile, icmâ ile sabit olan hadleri inkar ve tekzib edenler küfre düşer.

19. Zina Kitap, Sünnet ve icma ile haramdır. Haramlığını inkar eden kafir olur. Muhsan (Zina ettikleri zaman evli olan veya daha önce başlarından evlilik geçmiş olan) kimseler recm edilir. İslamda recm cezası yoktur diyenler Ehl-i Sünnetten çıkmış olur.

Muhterem okuyucularım!.. Tarihe karışmış olan Mutezile mezhebi, son elli-altmış yıl içinde memleketimizde maalesef hortlatılmıştır. Birtakım bozuk ilahiyatçılar (hepsi bozuk değil) taqiyye ve kitman yaparak Mutezile olduklarını gizlemekte, sinsice Ehl-i Sünneti yıkmaya çalışmaktadır. Sünnî Müslümanlar bunların tuzaklarına düşmemelidir.

Yukarıdaki 19 maddeyi Müslüman kardeşlerime bu maksatla hatırlattım.

Tafsilatı (ayrıntıları) muteber akaid, fıkıh, ilmihal kitaplarımızda yazılıdır.
 

(İkinci yazı)

Halk Uyarılmıyor

HALKI uyarmayanlar, halkı aydınlatmayanlar, halkı bilgilendirmeyenler mânen halkın kanına girmekte, halka hıyanet etmektedir.

DİYANET Başkanlığı ve teşkilatı halkı uyarmakla vazifelidir ve bu vazifeyi kesinlikle ihmal edemez, savsaklayamaz.

Bu ülkede resmî Diyanet’in yanında özel Diyanetler de vardır; onların vazifesi de halkı uyarmak ve aydınlatmaktadır.

Müslümanlar ziyalılar, sözü geçenler bu konuda sorumludur.

Memleket pislik içinde, halkın büyük bir kısmı ne yapacağını şaşırmış ne yaptığını bilmiyor ve birkaç istisna dışındaki vazifeliler, sorumlular yan gelip yatıyor.

Türkiye’miz turizm konusunda müthiş ilerledi. Memlekete para akıyor. Lakin madalyonun arka tarafından turizmin sebep olduğu bin türlü günah, ahlaksızlık, çıplaklık, rezalet, fısk, fücur var. Bu konuda uyarı yapılıyor mu?

İstanbulda oruç tutanlar azınlıkta. Mübarek Ramazan gündüzünde serbestçe yiyenin, içenin haddi hesabı yok.

Seks azgınlıkları ayyuka çıktı. Henüz çocuk yaşındaki kız, babasına gizlice uyku ilacı içirmiş eve erkek almış. Sabah adamcağız, kafası kazan gibi uyanmış, bir de bakmış ki, kızının yatağında yabancı bir erkek yatıyor. Kızıyla tartışmış ona bir tokat atmış. Kız şikayetçi olmuş, adama kızını tokatlamaktan ceza verilmiş.

Bir kısım büyük medya şu Ramazanda bile genelev bülteni gibi iğrenç müstehcen yayınlar yapıyor. Müslümanlar bu konuda feryat bile etmiyor.

Müslüman aile yapısı göz göre göre yıkılıyor, sabotaja uğruyor, birkaç inilti dışında tepki yok.

Zenginleşme, lüks ve israflı bir hayat sürme, hava atma, her çeşit azgınlık…

Türkiye sosyal adalet konusunda dünya ülkelerinin en gerisindeymiş…

Şeffaflık ve temizlik notumuz 10 üzerinden 5…

Sahte, zehirli, mağşuş gıdalar…

Emanetlere hıyanet…

Yalan, iftira, gıybet, nemime, tecessüs…

Nifak, şikak, tefrika, fitne ve fesat…

Perşembeyi cumaya bağlayan gece Sultanahmet camiine teravihe gitmiştim. O ulu caminin beşte biri bile dolmamıştı. Müslüman halk, civardaki Ramazan çarşısında fink atıyordu.

Kur’ana, Sünnete, Şeriata, ahlaka aykırı bütün günahlar, bid’atler, fısk u fücurlar gırla gidiyor.

Ey Diyanet neredesin?.. Ey öteki Diyanetimsi kurumlar neredesiniz?.. Ey dini bütün geçinenler!..

Ey Müslümanlar!...

Emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını kimler yapacak? Halkı kimler uyaracak?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi