Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Ekmel mi, ekmek mi, pasta mı?

Ekmel mi, ekmek mi, pasta mı?

Uzun adı, Josephe Jeanne Marie Antoinette von Habsburg-Lorraine (Jozef Jan Mari Antuanet von Habsburg Loren okunur)…

Kısaca Türkçe’si, Mari Antuanet (2 Kasım 1755 –16 Ekim 1793)…

Fransa İmparatoru haşmetlü XVI. Louis’in (Lui) eşi…

Fransa Kraliçesi…

Yoksulları kastederek: “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” demesiyle ünlü.

Hikâye şu: İmparator XVI. Louis’nin taç giydiği günlerde, Paris’te ekmek kıtlığı doruğa ulaşmış. Açlık kasıp kavuruyormuş. Halk nihayet dayanamayıp isyan etmiş.

“Ekmek isteriz!..” diye bağıra bağıra Paris sokaklarına akmışlar.

Hayatında ekmek kavgası vermemiş Kraliçe Mari Antuanet, gürültüyü duyunca çevresine sormuş:

“Ne istiyorlar?”

“Ekmek” diye cevap vermiş çevresi, “Paris’te aylardır ekmek bulunamıyor.”

Kraliçe, o meşhur sözünü işte o zaman söylemiş;

“Qu’ils mangent de la brioche”!..

Yani, “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!”

Ya da adaylıktan sonra adını “Ekmel”e dönüştürmüş Ekmeleddin Beyi cumhurbaşkanı yapsınlar!

Cin fikirli yandaşları, “Ekmel” adına “ekmek” fiili üretsinler! Böylece, çoktan “ekmek derdi”ni aşıp bilişim teknolojisi üretmeye çalışan Türkiye’nin vatandaşları, Ekmel Beyi cumhurbaşkanı seçmedikleri takdirde, “ekmek”siz kalacaklarını anlayıp oylarını ona göre kullansınlar.

Biz de bakıp bakıp çocuksuluğun bu derecesine şapka çıkartalım.

Konu ciddi yoruma uygun olmadığı için, ekmekle ilgili atasözleriyle deyimleri toplayıp sunayım istedim. Hem belki Ekmel Beyin kampanyasına da bir katkımız olur!

Umut, fakirin ekmeğidir…

Gâvurun ekmeğini yiyen, gâvurun kılıcını çalar (buraya bir “mim” koyun)…

Ekmeğin büyüğü hamurun çoğundan olur…

Ekmeğini katığına denk eden, hiç bir zaman aç kalmaz…

Sana taş atana sen somun ekmeği at…

Evde unu olana, ödünç ekmeği kim olsa verir…

İt, ekmek yediği kapıyı bekler...

Etin çiği et getirir, ekmeğin çiği dert getirir.

Ekmeden biçilmez...

Ekmek aslanın ağzında…

Ekmek çarpsın…

Ekmeğini taştan çıkarmak…

Ekmek elden, su gölden…

Ekmek kapısı…

Ekmek kavgası…

Ekmek parası…

Ekmeğinden olmak…

Ekmeğine göz koymak…

Ekmeğine kan doğramak…

Ekmeğine yağ sürmek…

Hoca’nın ilmine saygım sonsuz, bu yüzden soruyorum: İsminizdeki “din” 70 küsur yıl sonra neden buharlaştı? “Din” olmadan “Ekmel” (kamil, mükemmel ve kusursuz) olmak mümkün mü?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi