Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Haydi Ailece Bayram Namazına! Haydi Gazze İçin Dua ve Niyaza!

Haydi Ailece Bayram Namazına! Haydi Gazze İçin Dua ve Niyaza!

Bir Ramazan ayının daha sonuna yaklaştık... Yarın mübarek Kadir Gecesi; Pazartesi de Bayram…

Gazze kan gölüne dönmüşken, yüreklerimiz kan ağlıyorken Ramazan Bayramını idrak edeceğiz…

Bir türküde dillendirilen dramı yaşayacağız: “Bayram gelmiş neyime! Kan damlar yüreğime!”

Hz. Yakub’un (a.s), Yusuf’una yapılanlardan duyduğu derin acıyı “Âh Yusuf’um âh!” diyerek içine gömmesi gibi (Yusuf 84), biz de “Âh Gazze’miz âh!” diyerek Gazze’nin acısını tâ içimizde hissediyoruz…

Yine Yusuf’a kurulan tuzaklar karşısında, kendisinden yardım dilenilecek yegâne merci (Müste‘ân) olarak Allah’a sığınan ve Yusuf’una kavuşma umudunu asla kaybetmeyen Hz. Yakub’un “sabr-ı cemîl”i yani olumsuzluklara göğüs gerip direnmesi, katlanması gibi (Yusuf 19), biz de Gazze’nin eninde-sonunda özgür olacağına inancımızı kaybetmeden, kardeşlerimiz için yürekten Allah’a dua ve niyaz ediyoruz…

“F’Allâhü Hayrun Hâfizan ve Hüve Erhamü’r-Râhimîn: Elbette Allah en hayırlı koruyucudur ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.” (Yusuf 64)

Câlût’un kalabalık ve güçlü orduları karşısında, Allah’ın yardımı ile zafere ulaşacaklarına inançlarını yitirmeyen Tâlût’un mümin askerlerinin dediği, “Nice az sayıdaki bir topluluk Allah’ın izni ile nice çok sayıdaki topluluklara galip gelmiştir; Allah sabredip-direnenlerle beraberdir.” (Bakara 249) hakikatine kesin olarak iman ediyor ve Tâlût’un askerlerinin duasını Gazzeli mücahidler adına candan okuyoruz:

“Rabbenâ efrığ ‘aleynâ sabran ve sebbit agdâmenâ ve’nsurnâ ‘ale’l-gavmi’l-kâfirîn: Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır; ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!” (Bakara 249)

Gazzeli mücahidler için böyle dualar ederken, Siyonist kâfirlere de şu âyet-i celîle ile haykırıyoruz:

“İnkâr edenlere de ki: Yakında mağlûp olacaksınız ve Cehenneme sürüleceksiniz!..” (Â-i İmrân 12)

Biz biliyor ve kesinlikle iman ediyoruz ki, ancak Allah’ın yardımı sayesinde düşmanlar mağlup edilir:

“Onlara yardım ettik de galip gelenler onlar oldular.” (Sâffât 116) Gazzelilere de yardım et yâ Râb!

“Allah size yardım ederse, size galip gelecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler, sadece Allah’a tevekkül etsinler.” (Â-i İmrân 160)

Ve biz biliyoruz ki, Allah Teâlâ (c.c), ancak kendi dinine, kendi davasına, kendi mazlum ve muhtaç kullarına yardım edenlere yardım eder ve onları düşmanlarına karşı müstakim kılar (Muhammed 7):

“Ey inananlar! Siz Allah’a yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.”

Allah Teâlâ’nın elbette hiçbir varlığa ve yardıma ihtiyacı yoktur ama O’nun yüce dinini yüceltmek ve mazlum ve mağdur kullarının imdadına yetişmek de biz müminlerin en başta gelen görevidir:

“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve ‘Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan şu ülkeden bizi çıkar; bize kendi katından bir veli (koruyucu, sahip) gönder, bize kendi katından bir yardımcı gönder’ diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisâ 75)

İmdi, bugün katil İsrail’in hiçbir insani ve ahlaki kural tanımadan Gazze’de gerçekleştirdiği vahşet, “kahpe dünya” tarafından görmezden gelinir ve açıkça desteklenirken, Müslüman fert ve toplumlar, Filistinli kardeşlerinin ayyuka çıkan feryatlarına ne zaman cevap verecekler ve harekete geçecekler?

Kur’ân şâhittir ki, biz onların yardımına koştuğumuz oranda Allah’ın yardımı da gelecektir! Peki, müminlere Allah’ın yardım ve zaferi gelip zalimler azabı tatmaya başladıklarında; mümin kardeşlerini yapayalnız bırakan “Müslümanlar” da aynı akıbete uğramaktan kendilerini kurtarabilecekler midir?

“Yalnızca zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir fitneden/azaptan sakının...” (Enfal 25)

Dünya Müslümanları olarak, Gazze konusunda ortak bir tavır ortaya koyamayan şu darmadağınık ve paramparça halimizle, yalnız zalimlere erişmekle kalmayacak bir azaptan nasıl kurtulabiliriz?

Evet! Mübarek Ramazan ayının hitamında, “bin aydan hayırlı” Kadir gecesini ve coşkulu Ramazan Bayramı namazını fırsat bilerek, hep birlikte kan ağlayan yüreklerimizle Gazze için duaya durmalıyız!

Geçen hafta hatırlattığımız gibi, Peygamberimiz (s) Bayram namazını Mescid-i Nebi’nin yakınındaki geniş alanda (Musallâ/Namazgâh) tüm Müslümanlarla birlikte kılar; namaza çocukların ve kadınların da gelmelerini söyleyerek, ümmetine bayram coşkusunu birlik-beraberlik içinde yekvücut olarak yaşatırdı. Böylece dosta da düşmana da Müslümanların maddi-manevi gücünü göstermiş olurdu.

İşte biz, Namaz Gönüllüleri Platformu olarak, halkımızı, İstanbul’da Sultanahmet ve Mimar Sinan camiinde ve her şehrin iç mekânı ve çevresi geniş “ulu”camilerindebayram namazlarını “ailece” hep birlikte kılmaya, Gazze için ve ümmetin vahdeti için yürekten dua ve niyaz etmeye davet ediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi