D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Yoksa Lozan mükemmel değil miydi?

Yoksa Lozan mükemmel değil miydi?

Lozan Andlaşması’nın imzalanmasının yıldönümüne bir kaç gün var. Bir zamanlar tantanalı kutlamalarla hatırlanan Lozan, son yıllarda bu ilgiyi kaybetti. Yanlış hatırlamıyorsam geçen sene, “Lozan Kahramanı” İsmet Paşa’nın ailesinin programı dışında bir anma yapılmadı. Oysa Lozan Andlaşması Türkiye Cumhuriyeti’nin milletlerarası kurucu belgesi olarak kabul edilmiş ve imzalanması zafer olarak kutlanmıştır.

Güçlü bir Lozan edebiyatı Cumhuriyet’in ilk yıllarında köpürtülmüş, 1930’lardan sonra, Atatürk’le İnönü’nün ilişkilerinin seyrine göre bazı tavır değişiklikleri olmuştur. İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı döneminde kutlamaların en yüksek derecede seyrettiği tahmin edilebilir.

Lozan nedir? Önce adından başlayalım: Yakın Şark İşleri Konferansı! O zamanın dünya hükümranı olan İngiltere 1. Dünya Savaşı’nın perdesini bu konferansla kapatmıştır. “Şark meselesi” güya sürekli barış sağlanacak şekilde halledilmiştir!

Ülkemizde 1990’lara kadar Lozan’ı eleştirmek neredeyse ihanet sayılmıştır. Lozan’ı eleştirenler Sevr taraftarlığı ile itham edilmiştir!

Lozan Türkiye için mümkün sonuçlaın en mükemmeli olarak kabul edilebilir mi?

Bu fikirde değiliz elbette. Dikkatli bir gözle bakılırsa İngiltere Lozan’da istediği her şeyi elde etmiştir. Boğazlar konusu da buna dahildir. Lozan Andlaşması’na göre, Boğazlar askerden arındırılarak Türkiye’nin hükümranlık alanının dışına çıkarılmıştır. Bunun Türkiye’nin bağımsızlığını ihlal eden yanı dışında, Boğazlarla ilgili ciddi bir güvenlik açığı ortaya çıkarması tabiidir.  

Türkiye Lozan’ın bu kusurunu ancak 1936 yılında, Almanya’da Hitlerin iktidarı sonucu Avrupa sisteminde ciddi kırılmalar ortaya çıktığında telaffuz edebildi. Boğazlar konusunda İsviçre’nin Montrö şehrinde bir konferans toplandı ve nihayet 20 Temmuz 1936’da Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.

Bu sonucun dönemin gazetelerinde ele alınış şekli ilgi çekicidir: “Ordumuz dün gece Karadeniz Boğazına girdi. 13 yıllık hasret bitti. Çanakkale bugün öğleyin işgal edilecek.”

Esasen bu bir itiraftır!

“Bağımsız Türkiye Devleti” sınırları içinde devletin kontrol edemediği, askerini bulunduramadığı bölgeler vardır! 20 Temmuz 1936 akşamı kendi ülkemizin toprakları kendi askerlerimiz tarafından işgal edilmiştir!

Başka bir başlık da şöyle: “İngiltere, Boğazlarda Türkiye’nin tam hâkimiyetini tanımıştır.”

İngiltere bu sonuca nasıl razı oldu? Versay Andlaşmasına göre askerden arındırılmış olan Ruhr bölgesine 7 Mart 1936’da Alman askerleri girdi. Bu Almanya’nın Lozan’ı olan Versay’ın güç kullanılarak iptali anlamına geliyordu. Fransız gazeteleri, Montrö’de uzlaşma sağlanmaması halinde, Hitler’in haklı çıkacağını ve Türkiye’nin Lozan Andlaşması’nın tadili talebinin karşılık bulmaması üzerine Boğazlardaki askerden arınmış bölgeleri işgal  edeceğini yazmıştır. İngilizlerin Lozan’ı daha fazla zedeleyecek böyle bir fiili durumu önlemek için Boğazların statüsünde ciddi değişiklik yapmadan, Türkiye’yi tatmin edecek bir sözleşmeye razı olduğu söylenebilir.

“Atatürk’ün sözleri”

Montrö ile ilgili haberlerin 21 temmuz 1936 tarihli gazelerde bütün birinci sayfaları kapladığı tahmin edilebilir. Bu arada, Atatürk’ün konuyla ilgili sözlerine de yer verilmiştir.

O kısa metni ibret maksatıyla aktarıyoruz:

“Milletimizin yüksek seciyesine, ordumuzun bükülmez bazusuna ve medenî beşeriyetin aldatılmaz bonsansına dayanarak ve güvenerek kullanılan zekâ, lojik ve enerjinin, bütün beşeriyetin muhtac olduğu sulh ve huzur bahşeden neticeler doğurabileceğinin delili olan Montrö konferansı eseri cidden sevinmeye ve sevindirmeğe değer bir tarihî hadisedir.”

Bu cümledeki türkçe kusuru üzerinde durmak için yerimiz müsait değil elbette. Fakat bilhassa dil devriminin en keskin döneminde Atatürk’ün kullandığı bazı fransızca kelimelere dikkat çekmekle yetineceğiz: Bonsans (bonne chance). Paşa, kelimeyi fransızca telaffuzu ile kullanmış, türkçeye benzetilerek “bolşans” yapılan kelimedir bu! Böyle bir kısa konuşmada “lojik” demenin mantığını ise varın siz düşünün!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi