Latif Erdoğan

Latif Erdoğan

Bayramsa..

Bayramsa..

Filistin kan ağlarken, Suriye feryat ederken, Irak inim inim inlerken, Arakan yalnızlığın girdabında kıvranırken, Doğu Türkistan çeşit çeşit işkenceler altında çırpınırken, Mısır özgürlüğüne atılmış kementle yere yıkılırken bayramı idrak ediyoruz. Türkiye, kendisini kuşatan ateşten çemberi söndürme peşinde. Paralel yapının içten vurma teşebbüsü akim kalsa da topluma yaşattığı travma bir süre daha devam edeceğe benziyor. Hakkın, haklının, doğrunun yanında yer alması gerekenlerin savrulmuş halleri ibret cidarını zorlayan vahamette. Neyi bekliyoruz, adaletin ikamesi adına daha ne kadar bekleyeceğiz, kimi bekleyeceğiz; işte boğum boğum sorular.

Yüzlerce, binlerce insanı hedefleyen Paralel yapıya,  yani dünyanın en şer ittifakına vurulan darbe elbette sevindirici, ümit verici. Hayatın bütün ünitelerine sinmiş hain oluşumu, devlet ve millet bünyesinden  tart etmek, mutlaka devlet ve millet bütünlüğü içinde bir çalışmayı zaruri kılar. Umursamazlığın bedeli topluca ödenecektir. Tavize kimsenin hakkı yok. Hainler, yaptıklarının karşılığını hukuk çerçevesinde ve adalet mizanı ölçüsüyle mutlaka görmelidirler.

 Yapılan operasyonları, bir öç alma şeklinde yorumlamak hakikati çarpıtma gayretkeşliği. Zalimleri cezalandırmamak, mazlumları cezalandırmak anlamına gelir. Böylesi bir gaflet, ilahi cezayı davet manasını taşır. Peygamberimiz Efendimiz, “Mazlumun duasından korkun, çünkü onunla Allah arasında hiçbir perde yoktur” buyurarak bize çok önemli bir uyarı yapar. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” vecizesi, zalimlerin akıbetlerini resmeden ebedi tasvir. Kötü akıbetinden korunabilmiş tek zalim yok. “Men dakka dukka/ kapıyı çalanın kapısı çalınır” ölümsüz yorum. Gördüklerimiz ve bundan böyle göreceklerimiz hep bu yorumun açılımları.  

Fethullah Gülen, hem kendisine, hem de takipçilerine yazık etti. Hırs ve ihtiraslarına yenik düşerek gerçekleştirdiği ittifak, ülkeye büyük zarar verdiği gibi, toplumdaki din algısını da derinden yaraladı. Sergilediği siyasi atraksiyonlar, sadece bir milletin değil, bütün ümmetin harmanını ateşe verdi. Her tarafından samimiyetsizlik dökülen taziyesiyle İsrail’den yana tavrını bir daha tescilledi. Aklınca laf oyunu yapacaktı; halbuki dedikleriyle zaten dibe çakılmış itibarını daha da dibe itti. Sevilen bir insandı; önce gönüllerden sevgisi silindi, sonra bu sevginin silinişi sevgisizliğe, sonra bu sevgisizlik nefrete dönüştü. Kurduğu şer ittifaklar sebebiyle, elindeki elmaslar birer cam parçası haline geldi. Hem dediklerinin, hem de yaptıklarının değeri sıfırlandı.

Şimdi ona düşen, içinde bulunduğu ve takipçilerini içine ittiği bu müflis halden kurtulmaktır. Yani yanlışlarından rücu ile hakka, hakikate ve doğruya yönelmektir. Kendisini sığındığı yerde emin görme psikolojisiyle, “benden sonrası tufan” bencilliğine düşmemektir. Başlatılan operasyonlar, dalga dalga topluluğu sarsarken, başkasının canıyla cesaret gösterme, başkasının malıyla cömertlik yapma gibi birbirinden vahim hataların kısır döngüsüne kilitlenmemektir.

Takipçilerine düşen de onun yanlışlar, yanılgılar anaforuna dönüşmüş hayatını bir daha gözden geçirmeleri, bu yanlışların tekrarında onu uyarmaları, maddi-manevi destekten ellerini çekerek daha büyük yanlışlar yapmasına engel olmalarıdır. Şu husus katiyen bilinmelidir ki, Fethullah Gülen arkasından gidilme liyakatini kendi yanlışları sebebiyle kaybetmiş bir kişidir. Bu halde iken onu takip ile arkasından gitmek, haktan, hakikatten yüz çevirmek manasına gelir. Böylesi bir tavrın ise zarardan başka hiç kimseye faydası yoktur.

Böyle dilek, temenni ve beklentilerle bayrama giriyoruz. Bayramsa bayramınız mübarek olsun. Cenab-ı Hak bizleri daha mutlu, daha huzurlu kılacağı bayramlara kavuştursun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Latif Erdoğan Arşivi