Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Almanya’nın medyadaki tetikçileri!”

“Almanya’nın medyadaki tetikçileri!”

“Paralel mevkute”nin sürmanşeti dikkat çekici. 

“Almanya Türkiye’yi Dinlemekte Haklı Abi!” kıvamındaki sürmanşet, “derin ilişki”yi gözler önüne seriyor aslında.

“Paralel devlet” dinlemelerini gerekçelendirmek için kullandıkları bütün argümanları Almanya’yı savunmak için sıralamışlar!..

Gayet net!..

“Alman Kokanası Merkel” dinlemeleri resmen itiraf etmiş bulunuyor.

Türkiye, bu pis tavrı “Ayıp ettiniz!” diyerek geçiştirebilecek bir ülke değil.

Almanya’daki vatandaşlarımız aracılığı ile Alman ekonomisi üzerinde “ekonomik baskı” uygulamak sözkonusu olabilir mi?

Yüzbine yakın işadamımızın cirosu yılda 40 milyar Euro’yu aştı, “bizimkiler” 500, 600 bin “Alman vatandaşı”nın işvereni durumunda.

Alman bankalarındaki “hesaplarımız” baskı unsuru olarak kullanılabilir.

Almanya ile ilişkileri sürükleyen TOBB bakalım Merkel’in bu “kirli dinleme” itirafları karşısında neler yapacak?..

Türkiye, “Necip Hablemitoğlu Cinayeti”ni aydınlatma konusunda maalesef yeterince aktif olmadı.

Bugünlerde Necip Hablemitoğlu’nun yazdıklarını “yeniden” gündeme getirmekte fayda var.

“Alman Vakıfları” adlı kitabını dün yine ve bu kez ince ince notlar alarak okudum.

Hablemitoğlu “bazı paralel medya organları ile Alman derin devleti arasındaki ilişkileri” ayrıntısıyla dile getiriyor orada.

Bugünkü “dinleme skandalının” perde arkasını aydınlatan birçok bilgi var.

Bizi direkt olarak ilgilendiren boyutuyla, Alman derin devletinin Türkiye’deki bazı medya grupları ile“gazeteci”leri nasıl satın aldığını gözler önüne sermiş.

Şöyle diyor mesela:

“Tipik bir örnek olmak üzere, Alman Büyükelçiliği bünyesinde mevcut Türkische Medien birimi, ulusal ve yerel düzeydeki Türk basınında Alman sempatizanı ve de ‘tetikçisi’ gazetecileri araştırmak, bulmak, yetiştirmek ve bunları gündem belirleyici olarak etkili medya kuruluşlarında desteklemekle yükümlüdür!”

Türkiye, “Necip Hablemitoğlu Cinayeti”nin üzerine sıkı bir şekilde gitmesi halinde çok ilginç bağlantıların gün yüzüne çıkmasını sağlayacak, ona şüphe yok.

“Komplekse” girmeksizin “Deniz Feneri” davasının arka planı üzerine de gidilmeli.

Deniz Feneri davasının kaynaklarını, Almanya-Paralel Devlet bağlantısını bugün ülkeyi yönetenler çok iyi biliyor.

Kanal 7 yöneticileri,  “kendilerine yönelen tehdidin” gerçek kaynağını çok iyi biliyor.

Önemli olan, bunların üzerine gitmek.

Alman derin devleti ile ilişkileri malûm “iri medya grubu”nun çalışmaları da mercek altına alınmalı.

“Vesayetçi Parti”nin Alman Derin Devleti’nin vakıflarından para yardımı aldığına dair belgeler, yıllar önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulmuştu.

Bu konunun üzerine de bir gidilsin bakalım.

İşler çok birikti.

Sayın Erdoğan, Köşk’e çıktığında gerçekten çok terleyecek.

Devlet Denetleme Kurulu’nu çok aktif bir şekilde çalıştıracağını ve birçok karanlık noktanın aydınlanması için ısrarlı olacağını düşünüyoruz.

Bu Almanya işini bir çözsün; Türkiye’deki uzantılar da çorap söküğü gibi gelecek.

“Paralel Gazete” dünkü sürmanşetinde “Almanya Türkiye’yi dinlemekte haklı!” kıvamlı bir habere yer vermek suretiyle “kaynağı” açık etmiş baksanıza…

Buradan ilerlenirse sonuç alınır.

İlerlenmezse…

Bilemem!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi