Mayıs ayı başında yazdığım yazı.

Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olacağını bilmeyen yok. Allah isterse olur. Milletimizin ekseriyetinin de isteği böyle.

Muhalefet ve muhalefete destek veren bütün çevrelerin esas rahatsızlığı, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olacağı değil, “Müslüman” kimliğinin önde olması.

Belli mihraklar, yurtiçinde ve dışından ittifak yaparak, bu rahatsızlıklarını son seçimde çok net ortaya koydular.

Akıllarınca AK Parti’nin oylarını düşürerek; “Cumhurbaşkanı olamazsın” diyeceklerdi ama millet imanının gereği; “Çekilin hele şöyle geri” deyiverdi.

Gerçi milletin “çekilin” sözünü anlamamış gibi yaparak yine mücadelelerine devam etseler de, Allah Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını dilediyse, hiç kimsenin yapabileceği bir şey yoktur.

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına karşı çıkıldığı günlerde de benzeri bir yazı yazmış ve yine aynı sözü etmiştim.

“Rabbim Abdullah Gül’e Çankaya’da geçireceği bir ömür verdiyse, bunu kimsenin engellemeye gücü yetmeyecek” demiştim.

•

Hamdolsun Müslümanım ve amentüm ne diyorsa ona iman ediyorum. Allah’ın dilemesine karşı koyacak kadar cesur değilim.

Bu konuda Rahmetli Ömer Lütfi Mete, “Allahsız Müslümanlık” kitabında şöyle der:

-“Sürekli dilden Allah’ı anmasına ve sürekli dini etkinlikler yaşamasına rağmen, kendisi gibi olmayanlar üzerinde derin bir saygı ve hatta imreniş uyandıramayan Müslümanlık türünün, Allah’ın muradıyla örtüşebildiğini düşünemiyorum.”

Başkan R. Tayyip Erdoğan, sade bir Müslüman. Bu kimliği ile kendisini yeryüzünün birinci sınıf sakini olarak görmüyor, kimseye üstünlük ve seçkinlik taslamıyor.

Erdoğan’a göre bir kişinin; “iyi insan ve iyi Müslüman” olması, Allah nezdinde kabul görmesi esastır.

Tayyip Bey bu toprağın insanı olarak, baba olarak, başkan olarak, tüm dünyanın “iyi insanları” tarafından sevilmekte, bilinmekte ve kabullenilmektedir.

Bu yetmez mi? Bugün dünyada, yarın huzur-u mahşerde, Tayyip Bey’e lazı m olacak bu şahitlik değil midir?

Evet, Başkan R. Tayyip Erdoğan’ın önemli suçlarından birisi, kişiliğinin Müslümanlık boyutunu, kendisi için vazgeçilmez saymasıdır.

Bu sebeple de tüm dünya Müslümanları tarafından sevilmekte ve takdir edilmektedir.

Elbet tam aksine Erdoğan’ın Müslüman kimliğinden rahatsız olan çevreler de vardır ve düşmanlıklarını sergileyeceklerdir.

•

Biz Müslümanlar, Kur’an-ı Kerim’in buyruğuna kesin olarak inanırız. Kur’an-ı Kerim’in kesin yargısıyla, kişi ancak Allah dilerse doğru yolu bulabilir.

Ne daha zeki olan, ne daha zengin olan; ne şu, ne bu, sadece Allah kimleri ne için tercih etmişse, onlar imana kavuşabilmektedirler.

Ne için tercih ettiğini de yalnızca Allah bilebilir. Kur’an-ı Kerim;

-“Siz dileyemezsiniz, ancak Allah’ın dilemesi vardır” demektedir.

Şimdi Allah, R. Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı olarak dilediyse, bu dileği kim durdurabilir.

Bu dileği durdurmaya kalkmak, Allah’ın dilediğine karşı gelmek ve mücadele etmek değil midir?