D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

“Devir”in teslimi!

“Devir”in teslimi!

Cumhurbaşkanlığı devir teslim törenindeydik... Cumhuriyet tarihinde ilk olacak bu törende, mutadımız hilafına bulunmak istedik.

İlk defa böyle bir tören yapıldığından şüphe yok... Devlet’in tepesinde hatırda kalacak bir tören icra edildi, biz de şahid olduk.  

Cumhurbaşkanlığı makamının “makus talihi” mi desek, bilemiyorum. 1. Cumhurbaşkanı, yerine halef bırakmadan vefat etti. Hayatının son safhaları dikkate alınırsa, 2. Cumhurbaşkanı’nı, yani İnönü’yü istihlaf edeceğine dair bir emare bulmak mümkün değil. Fakat, uzun süren beraberlikleri, devlete hizmeti ve bize göre dış ilişkiler onun halefliğini mecbur ediyordu. Öyle oldu. 

3. Cumhurbaşkanı, seçimi kazanmış Demokrat Parti’nin başkanı Celâl Bayar oldu. Onu Meclis seçti, o da partisiyle ilişkisini hiçbir zaman gizlemedi. Bu uygulama aslında tek parti döneminin devamı olarak görülebilir. Mustafa Kemal Paşa da CHP’li bir cumhurbaşkanı olarak hareket etti, İsmet İnönü de. “Tarafsız cumhurbaşkanı”, 1960 Anayasası’nın hükmüdür ve muhtemelen, muhafazakâr partilerin seçim kazanma ihtimallerinin yüksekliği dikkate alınarak ihdas edilmiştir! 

İsmet İnönü, 3. Cumhurbaşkanı’na görevi nasıl devretti? Bunun bir törenle olmadığı anlaşılıyor. Celal Bayar ise, normal süresini tamamlamadan darbeyle makamından indirildiğinden, devir sözkonusu değildi. İhtilalin görünür lideri Cemal Gürsel önce devlet başkanı, sonra cumhurbaşkanı oldu. Hastalığı yüzünden Meclis tarafından görevi sona ermiş sayıldı, yerine Genelkurmay Başkanlığından ayrılan Cevdet Sunay seçildi! 5. Cumhurbaşkanı’nın görevi eski deniz kuvvetleri kumandanı Fahri Korutürk’e törenle devretmediği anlaşılıyor. 6. Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 1980 başında doldu. Dolayısıyla yerine geçecek isimde Meclis uzlaşamadığı için, halefine devir mümkün olmadı. Ondan sonraki cumhurbaşkanı darbe lideri Kenan Evren’di. O da bir süre devlet başkanı oldu, Anayasa oylamasında kendini cumhurbaşkanı seçtirdi. Halkın oyuyla değilse de, halk oylaması ile seçilen ilk cumhurbaşkanı odur! 

Kenan Evren cumhurbaşkanlığı için darbe parantezini kapatmış sayılabilir. Ardından 1950’deki gibi, sivil bir cumhurbaşkanı seçildi. Turgut Özal, Cumhuriyet tarihinde ilk defa törenle görevi devraldı, denilebilir. Çankaya Köşkü’ndeki bir manga askerle Kenan Paşa görevi Özal’a devretti. Özal’ın ani ölümü, Demirel’in törenle görevi devralması ihtimalini ortadan kaldırdı. Fakat o halefine, yani askeri bürokrasinin generalleri yerine, hukuk bürokrasisinin generali mesabesindeki Necdet Sezer’e zamanına göre görkemli bir törenle görevi devretti. 

Törenle makamına oturan Sezer halefinden ve bilhassa örtülü eşinden ötürü, soğuk bir şekilde görevi Abdullah Gül’e devretti.

Bu sefer durum farklı idi. Bu defa gerçekten halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı köşke çıkıyor ve vazifesi sona eren cumhurbaşkanı da törenle görevi halefine devr ediyor!

Davete bu sebeple icabet ettik. Gerçekten Çankaya’nın kalabalık günlerinden biri idi. Davetlilerin yol açtığı izdihamın bir süre bölgenin trafiğini etkilediğine şahid olduk. İçeriye girdikten sonra dışarıdan gelen devlet başkanları, hükümet başkanları ve diğer zevat yanında, çok sayıda eski yeni bakan, milletvekili, gazeteci, gönüllü kuruluş temsilcisinin orada olduğunu gördük. 

Abdullah Gül, görevi heyecanla devretti, Tayyip Erdoğan daha büyük heyecanla devraldı. İki cumhurbaşkanının konuşmaları hem hafıza tazelemesi, hem de geleceğe yönelik mesajlarla dolu idi. Devir teslime şahid olduk. Yeni cumhurbaşkanı eski cumhurbaşkanına “Devlet nişanı” taktı ve alay-ı vâlâ ile uğurladı... Biz de bu arada, bir hayli tanıdıkla görüşme, sohbet etme imkânı bulduk. Tabii, tanıdık simaların birçoğu yüksek mevkilere çıktılar, halleri tavırları ona göre değişti. Biz bu yüzden tanışıklık izhar etmeyenlere tanıdığımızı belli etmek istemedik. Buna rağmen, bir hayli tanıdıkla selamlaştık, konuştuk. Bu arada eski bakanlarımızdan, her halde yaşayan siyaset adamlarımızın en tecrübelisi –çünkü ilk milletvekilliği 12 dönem, yani 1961’de- Hasan Aksay’la epey sohbet ettik. O Atatürk hariç bütün cumhurbaşkanları ile görüşmüş, tarihi birçok olaya şahid olmuştu. Şimdi de, Cumhuriyet tarihinin dönüm noktası sayılabilecek bir hadiseye şahitlik ediyordu. 

Bizim de ilk yüz yüze geldiğimiz cumhurbaşkanı Cevdet Sunay. Lisede iken bir Çanakkale gününde, DTCF’de onun huzurunda şiir okuduk. Sonrakilerden, Korutürk’le ve Kenan Paşa ile bir işimiz olmadı. Turgut Özal cumhurbaşkanı iken bir hayli ziyaretinde bulunduk. Son ziyaretimizi Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı Kaldarbek Naymanbay ile yapmıştık. Turgut bey bu uzun süren ziyaretten kısa süre sonra vefat etti. Halefi Süleyman Demirel’i tebrik için ziyaret ettik. Necdet Sezer döneminde Çankaya’ya yolumuz düşmedi! Abdullah Gül döneminde, çeşitli ziyaretlerde bulunduk, davetlerin az bir kısmına katıldık. Böylece uğurlama faslında da bulunmuş olduk. 

İşte yeni bir sayfa...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi