Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

CHP, böyle geldi böyle gider...

CHP, böyle geldi böyle gider...

AK Parti başarılı bir olağanüstü kurultayla hem Genel Başkanını hem de Başbakan adayını belirledi ve Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu Başbakanlığında 62. Hükümet de kuruldu. 

Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın Reis-i Cumhur olarak Köşk’te bulunması demokrasinin, milli iradenin ve de AK Parti’nin bir zaferidir.

AK Parti; başarıdan başarıya koşarken, ana muhalefet ile yavru muhalefet “başarısızlık ve hezimet” şampiyonu olma yolunda adeta birbiriyle yarışıyorlar. 

Şu günlerde CHP’de genel başkanlık konusunda açık gizli kulisler yapılıyor ve farklı tartışmalar alabildiğine devam ediyor. 

Partiler kurultaylardan güçlenerek ve yenilenerek çıkarlar. 

Bilgi birikimi ve siyasi becerileri olan kişilerden oluşan kadrolar ile halkın önüne çıkar ve hükümete hazır olduklarını ilan ederler. Özellikle muhalefet partileri hükümete alternatif proje ve önerilerle topluma ümit verirler. 

Ancak CHP’nin hiçbir kurultayı böyle olmadı bu kurultayın da böyle olmayacağı anlaşılmaktadır. 

Anlaşılan o ki; kendini yeniden yapılandırarak bir alternatif olma yerine; kendi iç kavgalarını bitirmeyi hedefleyen bir kurultay olacak. 

Çünkü CHP; normal şartlarda kurultaya girmiyor. 

Paralel yapı ile işbirliği çerçevesinde muhafazakar seçmene yönelik başarısız açılımı sonucu yerel seçimlerin yenilgisi üzerine Cumhurbaşkanı seçimlerinde uğradığı hezimetin sebep olduğu o büyük sarsıntı CHP yönetimini kurultaya mecbur etti. 

Yine bu kurultay; Kılıçdaroğlu’nu ve ekibi için diğerlerinden kurtulma ve yeniden CHP’ye sahip olmak için yapmaya hazırlandıkları bir baskın kurultayıdır. 

Kılıçdaroğlu ve ekibinin hedefinde “Ulusalcılar” olarak bilinen kesimi CHP içinde küçültmek ve diğer kanatlara gözdağı vermek vardır.

Bunu yapabilmek için iki önemli hedefini gerçekleştirmek istiyorlar. 

Birinci hedef; Genel Başkan ve yürütme kuruluna yönelik eleştiri seslerinin daha fazla yükselmeden bastırılması. 

İkinci hedef; muhalefetteki dağınıklığın giderilerek toparlanma ve güçlü bir muhalefet cephesinin oluşumunu engellemektir. 

Onun için hiç vakit kaybetmeden “hodri meydan” diyerek kurultay kararı alındı. 

Halbuki; bu ekibin parti içinde güçlenmesini isteyen ve partiye katılımlarını sağlayan da Kılıçdaroğlu’nun kendisidir. 

Şimdi ise “onları partiye ben aldım. Suçlu varsa o da benim” bu bir aklanma ifadesi değil, ileri görüşlülüğü olmayan ve geleceği hesaplayamayan zayıf bir liderliktir. 

Yanlış stratejiler Kılıçdaroğlu’nun liderliğini sorgulanmasına, hem siyaset arenasında hem de parti içinde karşı seslerin yükselmesine sebep olmuştu. 

Son olarak ve affedilmez en büyük hatası TBMM’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemin törenine katılmama kararı oldu. 

Bu konu başlı başına bir skandal, bir ferasetsizlik ve başlı başına bir siyasi ahlaksızlıktır. 

Siyaset arenasında “Kılıçdaroğlu’ndan lider olmaz” ortak kanaati son günlerde CHP bünyesinde de kitlesel kabul gören görüş olmaya başladı. 

CHP’nin bizatihi kendisi bu ülke ve millet için her zaman, her türlü olumsuzluğun merkezi olmuştur.

 Bu ülke ve milletin hayrına ne bir proje üretilmiş ne de bu ülkeyi yönetenlerin aldıkları hayırlı kararlara muhalefet olarak destek verilmiştir. 

Bu kurultayda da geçmişin bir devamı tekrarlanacak, başarısız ve beceriksizliği herkesimce malum olan Kılıçdaroğlu parti içi muhalefetin dağınıklığı ve güçlü bir lider adayı bulunamamasından istifade ederek tekrar Genel Başkan olacak.

Bugünlerde Kılıçdaroğlu’nu kim savunuyorsa, yarın kesin, ya milletvekili veya belediye başkan adayı olacak ya da parti meclisine girecek. 

Kılıçdaroğlu’nu kim eleştiriyorsa ve karşısında ise kurultaydan sonra ne parti meclisinde girebilecek ne milletvekili ne de belediye başkan adayı filan olamayacak. 

Birikimi ve becerisi ile vizyonu mükemmel de olsa...

ÖRGÜT BİRLİĞİ VAR AMA FİKİR BİRLİĞİ YOK

Aynı parti çatısı altındaki siyasilerin belli konularda farklı düşünceleri olsa da o partinin omurgasını oluşturan “kuruluş amaçları ve varlık felsefesi” gibi değerlerde bir ayrılık olmamalıdır. 

Ancak; CHP’de örgüt birliği var ancak ortak değerlerde bir birlik olmadığı görülmektedir. 

Zira herkes CHP’li ancak bir kesim “Sosyal demokrat”. Bir kısmı “Atatürkçü (Kemalist). Bir kısmı “Milliyetçi”. Ve diğerbir kesim ise “Ulusalcı” olarak kendini tanımlıyor.

Bütün bunların yanında kişiler bazında kanatlar var. Kılıçdaroğlu kanadı, Baykal’cılar kanadı ve Sav’cılar kanadı. Şimdi İnce’ciler, Tarhan’cılar ve Feyzioğlu’cular bu kervana katıldılar...

CHP, çok kanatlı bir kuş olsa da bir türlü uçamıyor. Kanatların çokluğu uçmasını engellediği için bir türlü iktidarın balkonuna konamıyor.

İdeolojik kanatlar ile falancılar filancılar, şucular bucular, savaşının yanında CHP’nin bu milleti millet yapan değerlerle başlattığı kavgayı bitirmedikçe ne seçim yenilgileri ne de kurultay kavgalarını bitiremeyecek ve de bu ülkede halk iradesiyle iktidar olamayacaktır. 

CHP’de bu kafayla bu kurultayda da hiçbir şey değişmeyecek. CHP böyle geldi böyle gider...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Koçak Arşivi