Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Köylü” senden benden çok daha iyi bilir!

“Köylü” senden benden çok daha iyi bilir!

Kaybettiğimiz işçilerimize Yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar niyaz ederim.

Memlekette “asansör bozulsa” suçlusu Recep Tayyip Erdoğan!..

“Rezidans ilanları”ndan aslan payını kapan Erdoğan karşıtı medya organları, “asansör arızası”nın sebep olduğu elim kayıpların sorumluluğunu firmadan ziyade Erdoğan’a yükledi –yine-.

Firma patronunun bile kullandığı asansörün “arızalanmasından” kaynaklanan kayıpların faturası -aynen- Erdoğan’a.

Ne kuyruk acısıymış!..

“Bunca saldırılıyorsa ve her fırsatta saldırılıyorsa, Recep Tayyip Erdoğan iyi adam.”

Buna benzer bir cümleyi Kastamonu’dan Hasan Dede kurdu.

Böyle dedi; “Kuyruk acıları var evlât, ‘iyi adam’ı sevmez bunlar, çalacak, çırpacak ki göze gire. Bunlar eskisi gibi ‘MESUT’ olmak isterler!.. Tayyip, eskiden olduğu gibi milletin parasını götürsün bunlara hortumlatsın isterler!..”

Anadolu’nun saf ve temiz insanı, olanı olduğu gibi, gördüğü gibi, düşündüğü gibi yansıtır.

Seksen yıllık ömrünün büyük bölümünü İstanbul’da para kazanıp köydeki çocuklarına yollamakla geçirmiş bir “Köylü Dede”nin söyledikleri bakın ne ilginç.

Hasan (Altın) Dede dedi ki;

“Tayyip parti kurdu kuralı hep ona verdim reyimi. Yaptıklarından bazılarına kızdığım zamanlar oldu ama hastanelerin durumunu düzeltmesini beğendim. Memleketin çok işini düzeltti. Fakirin cebi para gördü. El oğlu ile çata çat konuşması hoşuma gitti. Dürüst adam sonra. Bunun için hep ‘Tayyip’ dedim.”

Hasan Dede’nin “beğenmedikleri” nelermiş?..

Sordum…

Dedi ki;

“Görürsen söyle Tayyip Erdoğan’a, gençlerin durumu çok fena! Bizim zamanımızda büyüğe saygı vardı. Edep vardı. Bugünküler kadar çok şey bilmezdik ama kendimizi bilirdik! Büyüğü küçüğü bilirdik. Haramı, helâli bilirdik.”

Biraz ağır geldi söyledikleri.

“Bugün de ne gençler var. ” dedim.

“Var ama” dedi çayından bir yudum aldıktan sonra:

“Kaç gençten kaçı! Çocuğa evde terbiye vermezsen¸ okulda terbiye vermezsen, üç kuruş için boğazına çöker!”

Hasan Dede her gelişmeyi takip ediyor.

Gezi olaylarına dair ne varsa televizyonlardan izlemiş.

Dedi ki;

“Bu Gezi işinde hep gençler, hep gençler… Oğlan, ambulans yakıyor! Bu oğlan nereden geldi, kendiliğinden mi oldu? Toprağı eken, suçu ‘ekin’de mi bulur?.. Tohumu güzel olacak, gübresi yakmayacak!.. Dengesini bileceksin, çok attım mı yakarsın,  az atarsan zayıf olur. Eğiteceksin, öğreteceksin, yetiştireceksin, adam edeceksin!.. En iyisi İmam Hatip. Evlât, bugün kaç İmam Hatip’ten Tayyip çıkar!..”

-Peki ne yapmak lazım Hasan Dede?

-Onu ben bilmem. Bana tarladan sor! Ankara’ya selam söyle; bu gençlik böyle giderse işin sonu iyi gelmez. Ben yaşamam, sen inşallah yaşarsın. Yaşayan görür. Okulda çocuklara iyi terbiye versinler.  Sadece imtihana kafa yoran bir gençlik olmasın.  İyi bir iş, rahat bir iş, tatili çok bir iş, rahat hayat, tatlı para, kolay kazanç!.. Gencin başka derdi yok!.. Rahat bir işe kapak atsa, babadan da üç beş para kalsa. Erken yaşta emekli olsa.  Bunlar iyi olanları… Öte tarafta, önüne geleni yıkmak peşinde bir gençlik var. Bir de şu Amerika’daki vaizinpeşinden gidenler. Onlar da düşünmeyen, başındaki ne derse ‘he’ diyen takımından!.. Yeni bir gençlik lazım!.. ‘Yeni Türkiye’ diyorlar hani!.. 

Konuyu değiştirdim:

 “Peki Hasan Dede, Ahmet Davutoğlu yeni Başbakan. Onu beğendin mi?”

Dedi ki;

“İyi adam, çok bilgili. Biraz daha heyecan yapması lâzım. Vatandaş, Tayyip Erdoğan’dan alıştı. Onun kadar olmasa da biraz daha sıkı konuşması lâzım. Ağzı Tayyip Erdoğan gibi laf yapmalı!..”

-Ya Kılıçdaroğlu?

“Muharrem İnce kazanır diye ödüm koptu. O adam çok fena! Görmedin mi ne biçim adam! Kemal iyi, dokunma!”

-Devlet Bahçeli?..

“O da iş yapmaz.  Kemal ile Devlet’te proje olsa çok rey alırlar.  AK Parti için iyi ikisi de, dokunma!..”

“Mustafa Kamalak’ı nasıl buluyorsun Dede?” diye sordum.

“Ne iş yapar?..” dedi.

 “Peki ya Mustafa Destici?..” 

“Muhsin başka adamdı rahmetli. Rahmetli’yi kaç kere izledim, memleketin hangi derdini nasıl çözeceğini anlatıyordu uzun uzun. Onun da kıymeti bilinmedi, bırak.”

Elini öptüm ayrılırken Dede’nin.

O da yanaklarımdan öptü.

Giderken,

“Yaşlılar gidiyor. Gençleri unutma! On gençten sekizi yanlışta. Hasan Dede boşa çene yormaz!” dedi.

“On gençten kaçı yanlış yol üzerindedir?” diye düşündüm dönüş yolunda.

“Ya Hasan Dede’nin dediği doğruysa?” 

Değildir canım!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi