Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Bir ibret levhası

Bir ibret levhası

Konferanslarımda fazla alkışlanınca duruyor ve Yavuz Sultan Selim’in hikâyesini anlatıyorum…

Buyurun, konumuz, Yavuz Padişah ve alkış…

Yavuz Sultan Selim, aylar süren zorlu Mısır Sefer-i Hümayunu’ndan İstanbul’a dönmüş, ordusuna biraz nefes aldırmak için, Maltepe’de konaklamıştır. 

Kazandığı zafer göz kamaştırıcıdır: Büyük İskender’in ve Cengiz Han’ın geçmeyi göze alamadığı Sina Çölü’nü zayiatsız ve arızasız 13 gün zarfında geçmiş, sefer sırasında karşısına çıkan tüm engelleri iradesiyle aşmıştır.

Bu sefer sonucunda…

l Memlûk Devleti yıkılmıştır.

l Mısır’ın yanı sıra Suriye ve Filistin de Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.

l O zamana kadar Memlûk Sultanlığı himayesinde devam eden Abbasi halifeliği Osmanlıya geçmiş, böylece Osmanlı padişahları İslam dünyasının dinî lideri olmuştur.

l Hicaz ve Trablusgarp’a kadar olan Kuzey Afrika toprakları Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.

l Baharat Yolu’nun denetimi Osmanlılara geçmiştir.

l Venedikliler Memlüklere ödedikleri vergiyi Osmanlılara vermeye başlamıştır.

l Kıbrıs, Rodos ve Girit dışında, Doğu Akdeniz’deki Osmanlı egemenliği belirginleşmiştir.

Artık o sadece “Sultan-ı İklim-i Rum” (Anadolu Sultanı) değil, aynı zamanda “Sultan-ı Arap”tır. Daha da önemlisi o “Hâdım-ül Haremeyni’ş-Şerefeyn”dir (Kutsal toprakların hizmetkârı).

“Zillüllah-ı fil arz” ve “Halife-i ruy-i zemin”dir.

Bunu göstermek için süpürgeye benzer bir sorgucu, hayatı boyunca kavuğunun alın kısmına takacaktır.

Beraberinde mukaddes emanetleri de getiren Yavuz Sultan Selim, İstanbul’da bıraktığı vezirleri tarafından Maltepe’ye kurduğu ordugâhında karşılanıyor. Dersaâdet’in (İstanbul) bir gelin gibi süslendiğini, halkın günlerdir kendisini alkışlamak için beklediğini, şanına layık bir karşılama töreni yapılacağını bildiriyorlar.

Vezirleri dinleyen Yavuz Padişah’ın kaşları çatılıyor. Gazabından ürken vezirler şaşkın şaşkın bakışıp ne kusur ettiklerini düşünüyorlar. 

Padişah o sessizlik içinde tek tek konuşuyor:

“Bakın a vezirlerim, beylerim; kararında takdir insanı teşvik eder, aşırı takdir ise tüketir. Biz alkışlar arasında tükenmekten korkmaktayız! Allah biliyor ki, ahaliden alkış almak için değil, Efendimiz Aleyhisselâtü vesselâmın dâvetiyle bu sefere çıktık…”

Gece kılık değiştiriyor. Sıradan bir sandal kiralanmasını emrediyor. Kendisi gibi kılık değiştirmiş dört muhafızıyla birlikte Sarayburnu’na geçiyor. Arka kapıdan sarayına giriyor. 

Ordulardan korkmayan Yavuz Padişah, alkıştan korkmuş, alkıştan kaçmıştır. 

Çünkü alkış “iğfal” edicidir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi