Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Bir Yol Hikâyesi : Tuzi Şehitliği

Bir Yol Hikâyesi : Tuzi Şehitliği

Fâtih Sultan Mehmed Han,  Bosna seferi esnâsında Karadağ’ın Tuzi Kasabası’nda bir câmi ve kışla yaptırır. Câminin hazîresi, Rumeli fetihlerinde şehit olan askerlerin defnedilmesiyle şehitlik hâline gelir. Yüzyıllar sonra Balkan Harbi esnâsında kolera salgınında şehit olan 400 asker de buraya defnedilir. Câmi, zamanla tahrip olur. Câmiye ve şehitliğe ziyâdesiyle muhabbeti olan yöre halkı, 1911 yılında, devrin pâdişâhı Mehmed Reşad Han’a bir mektup yazarak câminin tâmir edilmesini isterler. Ancak, Balkan Harbi felâketi ile bu mektup cevapsız kalır.

1931 senesi Kadir gecesinde, câmide son terâvih namazı kılınır. İmam şehit edilir ve câmi kapatılır. Yöre halkı,  sınırlı imkânları ile câmi ve şehitliğin yok olmaması için gayret gösterir. Nihâyet, Türkiye’den yardım taleb ederler. 2010 yılında TİKA’nın yardımıyla câmi aslına uygun olarak yeniden inşâ edilir. Şehitliğin çevre düzenlemesi yapılır ve 79 yıl aradan sonra, Kadir gecesinde ibâdete açılır.
Nizâm Câmii ve Tuzi Şehitliği’nin hikâyesi böyle.

Gelelim benim yol hikâyeme..

Kurban Bayramı’nda, Bosna’daydık. Hani sefil uyku tatlı olurmuş ya bana göre sefil gezmek de öyle.  Geçen sene, daha bir sefildi. Çadırda da kaldık, câmiye de sığındık. Bu sene yola, biraz daha tedbirli  çıktık.

Üç gün Saraybosna, bir gün de Mostar’da kaldıktan sonra Karadağ’a doğru yol aldık. Amma ne yol! Dağlardan, köylerden geçerek sınıra ulaştık. Yanlış sınır kapısına gelmişiz meğer. Sınır  polisi , bizi en yakın uluslararası geçiş olan Bileca sınır kapısına  yönlendirdi. Diğer taraf çok uzak olduğu için çâresiz Bileca’ya doğru hareket ettik. Benim yüreğim ağzımda; eşim ve çocuklar bayramda yürek yemiş . Karadağ’a niye Karadağ denmiş şimdi anladım. Yolda bir arabaya rastlayınca “Yaşasın hayat var.” diye seviniyordum. Vilusi’den sonra yol düzeldi. Tenhalık bitti.

Buralardan geçmek aklımızda yoktu. “Var bir nasip” diyerek devâm ettik. Sâhiden varmış. Hem de ne nasip.

Başkent Podgorica’ya bağlı Tuzi’den geçerken mola verdik. Tuzi’ye Kuran-ı Kerim öğretmek için gitmiş olan Karamanlı Mahmut Hoca ile tanıştık. Bizi Kuran kursunda misâfir etti. Açlığımızı, susuzluğumuzu sordu. Mahmut Hoca gencecik bir delikanlı. Bir zamâne alpereni. Bir buçuk senedir Tuzi’deymiş. Memleketine ve anne babasına hasret. Halk onu, o da halkı sevmiş. Hatta evlendirmek için gayret ediyorlarmış. “Görmemiz gereken bir yer var mı?” diye sorunca yolumuz niye buraya düştü anladık. Murat Hüdâvendigâr Hünkârıma uğrayamamış olmanın burukluğunu üzerimden attım. Meğer nasibimizde Nizam şehitliği varmış.

Mahmut Hoca bize refâkât etti. Orada ne kadar sevildiğini, sokakta yürürken daha iyi  anladık. Çocuk yaşlı herkesle muhabbeti var. Beş altı yaşlarında bir kız çocuğu koşarak gelip öptü. Kuran öğrencisiymiş.

Mahmut Hoca’nın anlattığına göre şehitlik, yöre halkının Çanakkalesi. “Biz buranın yüzü suyu hürmetine ayaktayız.” diyorlarmış. “Türkleri çok seviyorlar. Bir Türk ile evlenmek onur kabûl ediliyor.” deyince çok duygulandım.
 
Karadağ sınırında yolu şaşırdığımız için şükrettik. Mahmut Hoca bizi duâ ederek uğurladı.

Tuzi’de  gördüğüm ayrıcalığı, Elbasan yolunda da  gördüm. Arabamızı durduran trafik polisi “Ooo Türk müsünüz?” diye tebessüm etti. Cezâ kesmedi. Hâlimizi hatırımızı sorup uğurladı.  
Allahım! Bize bu i’tibârı mîras bırakan ecdâda lâyık olmayı nasib eyle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerime Yıldız Arşivi