Yaşar Değirmenci

Yaşar Değirmenci

Hac mevzuunda hikmetli bir kıssa

Hac mevzuunda hikmetli bir kıssa

Kâbe, Cenâb-ı Allâh’ın «hâne-i birr»idir. (Yani kulu îmânın kemâline erdiren ve Allâh’a yakınlaştıran bir rahmet mekânıdır.) Ziyaret edilmesi İslâm’ın şartlarından biri olarak farz olan bir beyttir. Lâkin insan kalbi, bir sır hazinesidir. Kâbe, Âzeroğlu İbrahim’in binasıdır. Gönül ise, «Celîl» ve «Ekber» olan Allâh’ın nazargâhıdır.

Ümmetin büyüklerinden Bâyezîd-i Bistâmî, hac ve umre için Mekke’ye doğru süratle gidiyordu. Her gittiği şehirde oranın sâlihlerini araştırıyor;

«–Bu beldede basîret sahibi, gönül gözü açık kim var?» diye o şehrin ileri gelenlerine soruyordu. Çünkü nereye sefer yaparsa yapsın, evvelâ Hak dostlarını arayıp bulmanın zarûretine inanıyordu. Çünkü Hak Teâlâ;

«… Şayet bilmiyorsanız, zikir ehlinden sorunuz!..» ( el-Enbiyâ, 7) buyuruyordu. Musa (as) dahî ledünnî ilme sahip Hızır’ı ziyaretle emredilmişti.

Bâyezid; hilâl gibi süzgün, uzun boylu bir pîr gördü ki, onda velîlerin rûhâniyeti vardı. Gözleri dünyaya âmâ, kalbi ise, güneş gibi idi, etrafına rahmet taşırıyordu.

Bâyezid, o pîrin karşısına oturdu. Pîr ona;

«–Ey kişi, nereye gidiyorsun? Gurbet eşyasını (yani bedenini) nereye taşıyorsun?» dedi.

Bâyezid de;

«–Hacca gitmek niyetindeyim!» dedi.

Pîr sordu:

«–Ne götürüyorsun?»

Bâyezid cevap verdi:

«–İki yüz dirhem de param var.»

Bunun üzerine Pîr dedi ki:

«–Ey kişi! O dünyalığının bir miktarını Allah yolunda muhtaçlara, gariplere ve bîçârelere dağıt! Onların gönüllerine gir ve onların duâlarını al ki; rûhunun ufku açılsın! Ölümsüz bir ömre kavuş! İlk defa gönlüne haccettir! Ondan sonra rakîk bir gönülle o nâzik hac yolculuğuna devam et!..

Çünkü Kâbe, Cenâb-ı Allâh’ın «hâne-i birr»idir. (Yani kulu îmânın kemâline erdiren ve Allâh’a yakınlaştıran bir rahmet mekânıdır.) Ziyaret edilmesi İslâm’ın şartlarından biri olarak farz olan bir beyttir. Lâkin insan kalbi, bir sır hazinesidir.

Kâbe, Âzeroğlu İbrahim’in binasıdır. Gönül ise, «Celîl» ve «Ekber» olan Allâh’ın nazargâhıdır.

Eğer sende basîret varsa, gönül Kâbe’sini tavâf et! Taş-topraktan yapılmış sandığın Kâbe’nin asıl mânâsı gönüldür. (Yani onun vesilesiyle Rabbine gönlünün daha yakın bir hâle gelmesidir.)

Cenâb-ı Hak; görünen, bilinen sûret Kâbe’sini tavaf etmeyi, kirlilikten temizlenmiş, arınmış bir gönül Kâbe’si elde edesin diye sana farz kılmıştır.

Şunu iyi bil ki hac, îfâya mecbur olduğun bir emr-i ilâhîdir. 

Lâkin şuna da dikkat et ki, sen Allâh’ın nazargâhı olan bir gönlü incitir, kırarsan, Kâbe’ye yaya olarak da gitsen, kazandığın sevap, gönül kırmanın günahını dengeleyemez!»

Bâyezid, pîrin bu nüktelerini kavradı. Gönlü, sohbetle, merhametin esrârından bir hisse aldı. Huzur ve vecd içinde hac yolculuğuna devam etti.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşar Değirmenci Arşivi