M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Asla Razı ve Hoşnut Değilim

Asla Razı ve Hoşnut Değilim


Ayasofyanın camilikten çıkartılıp müze yapılmasından hiç mi hiç hoşnut ve razı değilim. Bu zulme daima karşı olacağım, asla doğru bulmayacağım. 
**
Yeni Ceza Kanununda zina suçu maddesi olmamasından hiç razı ve hoşnut değilim. Bunu daima protesto edeceğim.
**
İmam-Hatip okullarında bütün öğrencilere topluca cemaatle vakit namazı kıldırılmamasından, namaz konusunda gaflet, gevşeklik ve tehavün gösterilmesinden hiç razı ve hoşnut değilim. Bu okullarda beş vakit namaz mutlaka mecburî olmalıdır.
**
Türkiyemin gırtlağına kadar lanetli faize batmış, batırılmış olmasından hiç mi hiç razı ve hoşnut değilim. Bu yüzden üzerimize azap ineceğinden çok korkuyorum.
**
Devletimizin TC başlıklı vesikalarla yasal KDV’li sekse izin vermesinden razı ve hoşnut değilim. Bu kötülüğü ve çirkinliği daima protesto ve tel’in edeceğim.
**
Ülkemin ormanlarının, makilerinin, yeşilliklerinin, sularının tahrip edilmesine, kirletilmesine asla rızam yoktur. Bunu yapanların ve yaptıranların elleri kurusun, tepe üstü düşsünler.
**
Halkın bin çeşit bozuk gıda ve meşrubat ile, kimyevî maddelerle aromalarla, boyalarla, koruyucu maddelerle zehirlenmesine, hasta edilmesine asla rızam yoktur. 
**
İlaç sanayiinin ve hastahane endüstrisinin menfaati için lüzumsuz yere ilaç tükettirilmesine, fotoğraf çektirilir gibi sonografi ve emar çektirilmesine, gerekmediği halde tıbbî tahliller yaptırılmasına rızam yoktur.
**
İstanbulda trafiğin perişan edilmesine, her gün milyonlarca otomobilin bir kişi ile seyr etmesine, kuralları ihlal edenlere ceza kesilmemesine rızam yoktur. Protesto ediyorum, buna sebep olanlara beddua ediyorum.
**
İstanbulda depremden sonra halkın toplanması için ayrılan arazilere, meydanlara inşaat izni verilmesine, buralara AVM, lüks otel yapılmasına asla rızam yoktur. 
**
Ülkemde haram yenmesine, haram rantlar elde edilmesine, kara ve kirli servet birikimi olmasına rızam yoktur. Bu kötülüklere isyan ediyorum.
**
Emanetlerin, işlerin, makam ve mevkilerin, memuriyetlerin ehliyetli olanlara değil, ehliyetsiz bizdenlere verilmesinden asla razı ve hoşnut değilim. Protesto ediyorum.
**
Ehl-i Sünnetin kaldırılması, onun yerine Mutezile mezhebi ile Fazlurramancılık karışımı light ve ılımlı bir İslam getirilmesi gizli planlarına karşıyım. Bunu bir hıyanet olarak görüyor ve protesto ediyorum.
**
İslam dünyasının ve Türkiyenin bölünmesini hedef alan BOP’u (Büyük Ortadoğu Projesini) sesimin çıktığı, gücümün yettiği kadar protesto ediyorum.
**
Ehl-i Sünneti yıkıp, Ümmet birliğini berhava edip, birlik yerine bin parçadan oluşan bir tefrika ve bölünmüşlük getirmeye yönelik İslamcılık, İslam Protestanlığı cereyanını takbih ve tel’in ediyorum.
**
Şu İslam ülkesinde her gün beş milyon aziz ekmeğin çöpe atılması israfını, nankörlüğünü, beyinsizliğini protesto ediyorum.
**
Birtakım Müslüman hanımların ve kızların şer’î tesettür yerine şeytanî tesettüre bürünmelerini protesto ediyor, onları şeytan modalarına büründüren tesettür bezirganlarını şiddetle kınıyorum.
**
Hükümet ücretsiz Osmanlıca kursları açtığı halde bunlara kayd olup bir yıllık yazımızı öğrenmeyen cahillere derin üzüntü ve teessüflerimi sunuyorum.
**
Sözde dindar geçinen ama ezan okunduğu vakit herhangi bir şer’î özrü olmadığı halde camilere gidip cemaatle namaz kılmayan Müslümanları protesto ediyorum.
**
Cami imamlığını parayla namaz kıldırma memurluğu haline getiren münafıkları şiddetle protesto ediyorum.
**
İmkan ve hürriyet olduğu halde açıkça işlenen günahları, isyan ve tuğyanları protesto etmeyen, nehy-i münker yapmayan, böylece haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanların rolünü oynayan neme lazımcı sözde Müslümanları protesto ediyorum.
**
Peygamberimize, mukaddesatımıza saldırılınca kılları kıpırdamayan ama kendi cemaatlerine ve baronlarına fiske vurulunca yeri göğü birbirine katan dengesiz holiganları protesto ediyorum.
**
Dıştan dindar görünen ama gerçekte dini imanı para, menfaat, zenginlik, benlik olan yarı mühtedileri protesto ediyorum.
**
Bütün bunlara karşı:
İtikatları sahih olan… Beş vakit namazı dosdoğru kılan… Cemaat ehli… İhlaslı… Muttaqi… Mürüvvetli… Doğru dürüst İman ve Kur’an hizmeti yapan… Yüksek ahlak ve karakterli… Faziletli… Âbid… Zâhid… Sâlih… Âmirîne bi’l-mâruf ve nâhine `ani’l-münker, mücahid fi sebilillah… İman kardeşliğinin şartlarına ve haklarına riayet eden… Deccal ve kezzaplara muhalif… Ücretini mahlukattan değil Haliqtan bekleyen ve isteyen; tefrika, fitne, fesat çıkartmayan, kötülükleri iyilikle def’ edip uzaklaştıran muhterem İslami İmani Kur’an hizmetkarlarına çok hürmet ediyorum, onların ellerinden ve ayaklarından öpüyorum. Müstecab dualarına bu fakiri de katmalarını yalvararak rica ve istirham ediyorum.

* (İkinci yazı)
Doğalgaz Isıtır mı Yakar mı?
 
İstanbulda doğal gaza geçildiği zaman yazmıştım… Şimdi çok ucuz, ileride göreceksiniz?
Artık doğalgaz ısıtmıyor, yakıyor.
Üsküdarda oturan fakir bir aile, bütçesi müsait olmadığı için doğalgazı yakamıyor, sımsıkı giyinerek soğuktan korunmaya çalışıyormuş.
Şu doğalgaz yüzünden şimdiye kadar dışarıya kim bilir kaç milyar dolar ödedik.
Hatırlayan var mı, bu doğalgaz işinde ne dolaplar dönmüştü. Şeytanî mavi akımlar olmuştu.
Doğalgaz mukavelelerine=sözleşmelerine Türkiyenin aleyhine maddeler konmuştu.
Yarın bir savaş olsa ve doğalgaz kesilse, büyük şehirlerimizin halkı ne yapacak?
Bundan sonra soba yakmak da çare çözüm değil. Yeni binalarda soba borusu için delik yok, baca yok.
Yeterli miktarda kömür, odun yok.
İstanbul o kadar büyüdü, büyültüldü ki, sobayla ısınılsa dumandan göz gözü görmez, nefes alınmaz.
Yeni binalarda sıcaklık kaybını önleyen tedbirler alınmıyor.
Eski Osmanlılar mangallarla ısınırmış, üşümemek için sıkı giyinirmiş.
Türkiyenin doğalgaz siyaseti korkunç bir israfa yol açıyor.
Evlerimiz Japonyada olduğu gibi küçük olsa, bu israfın yarıdan fazlası önlenir.
Sadece doğalgaz israf değil; su israfı, ekmek israfı, lüks hayat tarzının israfları da belimizi büküyor.
Ya milyonlarca lüks otomobillerimiz… Yakıt israfı…
Türkiyede lüks binalar yerine mütevazı meskenler yapılsaydı, lüks otomobiller yerine mütevazı otomobillere binilseydi, ekonomide Japonyayı geçebilirdik.
Kışın elbette ısınılacak, lakin en ucuz, en idareli şekilde. 
Lüksten, israftan, meskenden, otomobilden, doğalgazdan tasarruf edilen büyük paralarla; yüzde yüz millî ve yerli otomobil, elektronik sanayii kurulacak ki, gerçekten kalkınma olsun.
Güney Kore minik cep telefonlarıyla müthiş ticaret yapıyor, biz ise Afrikaya çekyat, kanape koltuk, şilte satıyoruz. Sen de cep telefonu yapsana…
Kötü manada kullanmıyorum, beyinsizlik bizi yakıyor.
Keşke ülkemize dışarıdan vasıflı beyinler ithal edebilsek.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi