M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Terör kimlere hizmet ediyor?

Terör kimlere hizmet ediyor?

SÜNNETSİZ terör Büyük İsrail’e, ABD’ye, AB’ye hizmet etmektedir.
Emperyalizme, sömürgeciliğe, Büyük Şeytana, Petrol Firavunlarına hizmet etmektedir.
Terör BOP’un emellerine hizmet etmektedir.

Terörün gayesi Doğu ve Güneydoğu Anadoluda boşluk meydana getirerek, en müsait zaman ve fırsatta bu boşluğu ithal nüfusla doldurmaktadır.
Terörün ana gayesi, Türkiye kimliğinin temeli olan Ehl-i Sünnet İslamlığını ve Ümmet birliğini zayıflatarak, onun yerine İslamcılıklar Protestanlığı kaosu, anarşisi, mozaiği getirmektir.
Terörün beyni, kurmay takımı kesinlikle Kürt değildir. Bu işin başında ve içinde Kripto Kürt Yahudileri ve Pakraduniler bulunmaktadır.
O zatın asıl ismi Artindir.
Suret-i haktan görünen çok gizli Pakraduniler vardır.
Son otuz yıl içinde Kürt halkını canından bezdirip, teröre alet etmek için her kötülük ve habaset kasıtlı olarak işlenmiştir.
Bir köy halkına insan pisliği yedirilmiş ve Türkiye bu konuda AİHM tarafından mahkum edilmiştir.

Beş bine yakın Kürt köyü tahliye ve tahrip edilmiş, milyonlarca vatandaşımıza tarifsiz acılar çektirilmiştir..
Diyarbakır cezaevinde yapılan insanlık dışı işkenceler ve zulümler, Kürtleri dağa çıkartmak içindi.
Bu terör ileride en fazla Kürtlere zarar verecektir.
Bağımsız bir Kürdistan kurulması mümkün değildir. Çünkü Kürt nüfusu Türkiye sathına dağılmıştır.
Şu anda en büyük Kürt şehrimiz Diyarbakır değil, İstanbuldur. Son otuz yıllık terör kötüdür, fecidir, korkunçtur ama gelecekteki terör ondan bin kat beter olacaktır.
Son bir ay içinde Diyarbakırdaki terörü gördük. Kütüphaneler tahrip edildi, müzeler yağmalandı, işyerleri ateşe verildi. Hükümet sokağa çıkma yasağı koymak zorunda kaldı. 
Bu kış birkaç ay bekleyeceklerini ve bahara doğru topyekun başkaldıracaklarını sanıyorum.
Aslında Kürt kökenli olmayan terörün gayesi Türkiyeyi parçalamaktır. Parçalayamazlarsa federasyon sistemi getirip Ermeni nüfusu ithal etmektir.
IŞİD mi, İslam devleti mi, onun sırları hâlâ çözülmemiştir. Terörün bir Kürt terörü olduğunu sananlar bunu önleyemez, bitiremez.
Gövde Kürt olabilir ama baş ve beyin kesinlikle Kürt değildir.
• (İkinci yazı)
Bendeniz Övüyorum, Birileri Çok Rahatsız Oluyor…
 
Nurculukla, Bediüzzaman hazretleriyle, gerçek Nurcularla ilgili sitayişkar yazılar kaleme alıyorum, onların yüksek ahlakını, hasletlerini, faziletlerini, meziyetlerini sıralıyorum. Rümuzlar, takma isimler ardına sığınan bazı kimseler bunlardan çok rahatsız oluyor, Nurculuğu senden mi öğreneceğiz diyor, bazıları hakaret ediyor.
Övgülere, senalara böyle olumsuz tepki gösterenler kesinlikle Nurcu değildir.
Bendeniz Bediüzzamanı gördüm, Risale-i Nurları okudum.
Gerçek bir Nurcu asla ve asla holiganlık yapmaz.

Nurcu geçinen bir kimse holiganlık yapıyorsa bilin ki, o ya hiç Nurcu değildir, yahut kamil bir Nurcu değildir.
Nurcu gıybet etmez.

Nurcu iki ittihada çok dikkat eder, onları korur:
Birincisi: Risale-i Nur dairesi içindeki, Nurcu ihvan arasındaki ittihad, uhuvvet, vifak, tesanüttür.

İkincisi: Ümmet-i Muhammed ittihadıdır.
Nurcuların yirmi küsur şubeye ve fırkaya ayrılmış olmaları Bediüzzamanın ve Risale-i Nurların talimatına, tavsiyelerine aykırıdır.
Nurculuk bir iman, İslam, Kur’an hareketidir ve bu hareketin başarılı olması için ittihad=birlik, uhuvvet=kardeşlik, tesanüd, vifak, işbirliği, güç birliği şarttır.
Nurculuğun temel kurallarından biri ihlastır, ihlasla hizmet etmektir.
İyi, sağlam, sâlih bir Nurcu ihlasa gölge düşürecek her şeyden uzak durur.
İyi bir Nurcu, Nur talebesi olmaktan önce Ümmetin bir ferdi olduğunu bilir.
Bendeniz mü’minim ama iyi bir Müslüman değilim. Bediüzzaman, Risale-i Nurlar, gerçek has Nurcular hakkındaki sitayişkâr yazılarımda bir yanlışlık, tenkide medar olacak hatalar varsa, bunlar açık isim ve hüviyet verilerek, din kardeşliğine zarar vermeyecek bir üslupla yazılmalıdır.

Bendeniz iyi bir Müslüman olmadığım gibi iyi bir Nurcu da değilim. Takma isimlerin, rümuzların ardına sığınarak hakaret edenlere, aşağılayanlara, mü’min olmaları, samimî olmaları şartıyla haklarımı helal ediyorum.
Holiganlara gelince: Onları muhatap kabul etmem. Islahları (ve ıslahım) için dua ederim.

Kâmil, sâlih, has Nurculardan hayır dua beklerim.
Şunu bir kere daha belirteyim: Bediüzzaman bir İslam büyüğüdür, Risale-i Nurlar Ümmetin malıdır. Hizmet edilsin ama bunları kimse inhisar=tekel altına almaya yeltenmesin.

İttihad, uhuvvet, vifak, tesanüd, işbirliği… İmana, İslama, Kur’ana, Sünnete hizmet… Başta gıybet olmak üzere lisan afetlerinden uzak durmak… Sahih itikad… Beş vakit namazı dosdoğru kılmak… İhlas ihlas ihlas… Bütün mü’minlere muhabbet etmek… Kin tutmamak, intikam almamak, husumet beslememek… Muhabbet fedaisi olmak… Kötülüğü iyilikle def’ etmek… Âsâyişe hizmet etmek, fitne ve fesat çıkartmamak… Nurculukta bunlar önde ve önce gelir.
• (Üçüncü yazı)
İman Kur’an Hizmetleri Seferberliği

 


MÜSLÜMANIN birinci gündem maddesi Allahü Teala ile olan münasebetlerini düzeltmek, O’nun rızasını kazanmaktır.
Bu maddeyi gündemden çıkartmak ölümcül hatalara, gafletlere, günahlara, çarpıklık ve sapıklıklara, ebedî felakete yol açar.

İnsan, Kur’anda kesin ve açık şekilde bildirildiği üzere Allaha ibadet=kullak etmesi için yaratılmıştır. İbadeti terk eden, yahut gereği gibi yapmayıp, kendini dünya gaflet ve dedikodularına veren kimse büyük bir zarara uğramıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığının birinci vazifesi halka imanı, İslamı, Kur’anı, ibadeti, ahlakı öğretmektir.

Alim, arif, faqih, ziyalı Müslümanların ana vazifesi de budur.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker farzının ilk maddesi budur.
İnsanlara iman öğretilecek, onlar imana çağrılacak ve bütün iman edenlerin, başta beş vakit namaz olmak üzere ibadet etmesi için çalışılacak.
İmana, İslama, Kur’ana dosdoğru hizmet edebilmek için Ümmet çapında bir “İslamî Dâvet ve Tebliğ Kurumu” tesis edilmesi ve eldeki bütün imkanlarla halkın doğru yola çağrılması gerekir.

Davet ve Tebliğ ince ve zor iştir. Kaba saba yapılmaz.
İnsanlar ruhsuz, heyecansız, kaba, yüzeyde kalmış, ticarete alet edilmiş çağrılara kulak vermez.
Halkı imana, İslama, Kur’ana, Sünnete, yüksek ahlaka çağırmak aşkla, şevkle, ihlasla olmalıdır.
Bu maksatla yüzlerce konuda, yekun tirajları yüz milyon olan çok faydalı broşürler yayınlanmalı ve dağıtılmalıdır.

Bunlar ticarete, paraya, cerciliğe, kişisel emellere, din sömürüsüne alet edilmemelidir.
Büyük bir Davet ve Tebliğ televizyonu kurulmalı ve burada hizmet verecek hocalar, alimler, fakihler, ziyalılar bir kuruş telif ücreti almadan aşkla, şevkle, ihlasla, heyecanla halkı imana, İslama, Kur’ana, Nebevî yola, yüksek ahlaka çağırmalıdır.
İman ve Kur’an hizmetlerinde tekelcilik yapılmamalıdır.
İman ve Kur’an hizmetleri siyasete alet edilmemelidir.
Cemaat ve hizip holiganlığına alet edilmemelidir.

26.10.2014

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi