D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Mabedler savaşı!

Mabedler savaşı!

Sürekli okuyucularım bilir: Yerli yersiz cami yapılmasına karşıyım. Cemaat gözetilmeden yapılan büyük camilerden müştekiyim. Cami için ille de yüksek yerlerin seçilmesini, devletin cami yapmasını doğru bulmuyorum...

Yeni bir cami tartışması, çatışması İstanbul’da Üsküdar’da, Validebağı’nda çıktı... Küçük bir alanda, ağaç varlığı olarak pek önemli sayılamıyacak bir yerde, cami yapmak için çalışmalara başlanıyor...

Bir tepki, bir tepki... “Gezi”den kalma miadı dolmuş sloganlar, kartaloz cumhuriyet kadınlarının direniş komedileri ve CHP’li milletvekillerinin artistlikleri...

Bu CHP’liler tuhaf: Sultanî bir koru için enerji sarfediyorlar; Cumhuriyetin bir mirası olsa yüreğim yanmaz. Diyeceksiniz ki, Cumhuriyet’in mirası de ne ola ki? Var mı öyle yeşil bir miras?

3. Selim’in 19. Yüzyılın başında annesi Mihrişah Valide Sultan namına yaptırdığı bağ köşkünün arazisi Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmialem Valide sultan zamanında çeşitli ülkelerden gelen ağaçlarla zenginleştirilir, gerçek bir “koru” haline getirilir. 

Sultan Abdülaziz de kızkardeşlerinden Adile Sultan için koru içinde bir kasır yaptırır. İşte “öğretmenevi” olarak kullanılan yapı budur. Ayrıca Validebağ Sanatoryumu ve Öğretmenler Hastanesi de bu koruda bulunan yapılardan.

Bildik iddialar: Her yer cami dolu, cemaat yok, ihtiyaç da yok. Ayrıca yeşil alanımıza kıydırtmayız!

Koru’nun etrafında 26 cami varmış! Şehir haritası tetkik edilirse, Koru’nun etrafında cami görünmüyor. Fakat Üsküdar’da cami çok. Dolayısıyla biraz ölçeği genişlettiniz mi, bir çok cami görebiliyorsunuz. 

İstanbul’da onbinlerce camii var. Fakat İstanbul’un camiye ihtiyacı olan bölgeleri yok mu? Elbette var. Peki Validebağı’nın bir köşesine küçük bir camii ihtiyaç mı?

Öyle sanıyorum ki, orada böyle bir mabede ihtiyaç var. 

Bana kalırsa, eylemciler de mabed ihtiyacı içinde! Fakat cami onların mabed ihtiyacına uygun değil. Orada bir ağacı peylemişler, dilek ve temennilerini asıyorlar. Eskiden bazı ağaçlara bez bağlanır, dilek dilenirdi. Orada bile ucu Allah’a giden bir dilek anlayışı vardı. Çünkü ağaçtan medet ummak her halde kimsenin aklına gelmezdi. Bir de ne dilendiği, sır olarak kalırdı. 

Baktım, Validebağı savaşçıları dileklerini açık açık yazıyorlar, fakat kimden diledikleri belirsiz! Eski şamanlar gibi, şamanizmi en fazla sürdüren Türkiye’deki bir akımın mensupları gibi davranıyorlar. 

Burada durup doğru değerlendirme yapalım: Göstericiler “biz mabed istemiyoruz” demiyorlar. Aksine, kandi mabedleri için alanın daraltılmasından şikayetçiler. “Mabed olacaksa, bizim mabedimiz olsun” diyorlar. 

Ben derim ki, mabed neyse, açıkca ilan edin. “Şu vasıfta bir mabed bizim işimizi görür” diye. Mesela cemevi mi? Yok ben bu tavırdan cemevini bile kenarda bırakan bir tavır gördüm, bir fetişist mabed, putperest mabed... Bunu yapanlar yaptığı işin bilincinde mi? 

Orasını kestirmek zor! Laikçilik adama neler yaptırır, işte örneği!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi