Balkanlar’ın her bir metrekaresi, Türkiye’ye ata emanetidir. Balkanlar’ın yeraltı ve yer üstündeki bekçileri bu emanetin şahitleridir.

Rumeli emanetleri içerisindeki incilerden birisi ise Saraybosna’dır. Saraybosna’ya sadece eğlence boyutundan bakanlar, tabii ki bu söylediklerimi anlamayabilirler.

Kişiler neyi görmek istiyor ve ne yapmak istiyorsa onu görür ve yapmak isterler.

Saraybosna’ya tepeden bakıp; minareleri ve şehidlerle dolu mezarlıkları gören ve gördüğünü idrak edebilen herkes, burasının bir emanet olduğuna inanır.

Bu sebeple Saraybosna’ya veya Balkanlar’ın tümüne; tarihi, kültürel, sosyal ve siyasal açıdan bakınca, bu coğrafyanın Türkiye’ye ata yadigârı emanet olduğu idrak edilebilir.

•

Balkanlar’ın bize emanet olduğuna dair göstergelerden birisi de rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in oğlu Bakir İzzetbegoviç’in, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini tahminlerin üzerinde kazanmasıdır.

Ekim ayında yapılan seçimlerde Bakir İzzetbegoviç’e muhalefet edenler arasında, batılılar ile bir kısım Boşnaklar ve Türkiye’den malum grup yoğun şekilde yer almış.

Bu muhalefet takımı, yaptıkları propagandalarla ve basını yönlendirmeleriyle açık açık şunu deklare etmişler.

“Seçimlerde Bakir İzzetbegoviç’e muhalefet etmek ve az oy almasını sağlamak, Türkiye’ye karşı, dolayısıyla Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’a karşı bir duruştur. Bakir İzzetbegoviç’in kaybı, Türkiye’nin kaybıdır ve R. Tayyip Erdoğan’ın kaybıdır.”

Yaptıkları propagandalarla Bakir’in kaybedeceğine kesin gözüyle bakanlar, sonuçlar açıklandığında sükûtu hayale uğramışlar.

Çünkü Boşnak halkı “büyük oyunu” görmüş ve Türkiye aleyhtarlığına müsaade etmeyerek, geleceklerine sahip çıkmışlar.

Seçimden sonra namuslu gazeteler şunları yazmışlar:

-“Bakir’e karşı tek vücut olan batılı ve yerel muhalefet, Türkiye ve Erdoğan karşısında kaybetti.”

İşte burası pek doğru! Bakir İzzetbegoviç’in tahminlerin üzerinde oy alması, Türkiye’nin başarısıdır, dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarısıdır.

Bu gerçeği kabullenmek lazım gelir. Bakir İzzetbegoviç de; seçimlerden sonra “Türkiye her zaman Bosna Hersek’in yanında olmuştur” diyerek şunları söylemiş:

“Türkiye, toprak bütünlüğümüz ve Avrupa-Atlantik entegrasyon sürecinde sürekli bizi destekliyor. Bosna Hersek’e önemli yatırımlar yapıyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) aracılığıyla kültür mirasımızı onarıyor.

Türkiye ile et ve tırnak gibiyiz. Ortak değerlerimiz var. Türkiye her zaman Bosna Hersek’in yanında olmuştur.

Tüm bunlar yapılırken de Türkiye hiçbir şey talep etmemiştir. Türkiye’nin bugüne dek Bosna Hersek’ten bir şey talep ettiğini söylemek mümkün değildir.”

•

Evet, Türkiye Balkanlar’ın yanında “ata emanetidir” diye yer alırken, diğerleri bizim gibi bakmıyor elbet. “Avrupa’nın ortasında, zengin kaynaklara sahip bir ülke” diye bu kaynakları sömürmek istiyor.

Bizim ülkemizde de dışımızdaki ve içimizdeki muhalefetin anlamadığı şu:

“Balkanlar ata topraklarımızdır. Halkı da ata yadigârıdır. Dolayısıyla emanete sahip çıkmak, bize dini ve milli değerlerimizin verdiği bir vazifedir.