Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Türk Milliyetçilerinin İflah Olmaz Hastalığı: “Atatürk’e Bağlılık”

Türk Milliyetçilerinin İflah Olmaz Hastalığı: “Atatürk’e Bağlılık”

Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden birinin, “Türk milletinin büyük Türk milliyetçisi, devletimizin kurucusu, Türklüğün Himalayası Mustafa Kemal Atatürk…” diye başlıyorsa söze, Türklüğünü Müslüman olunca kazanan milletin milliyetçisi olmak ve milliyetçiliğini yapmak düşüncesinde noksanlık vardır.

“ATATÜRK’ÜN HAYATI VE KİŞİLİĞİ IŞIK TUTACAK BİR HAZİNEDİR” DİYEN MİLLİYETÇİLER

M. Kemal’in düşüncesine ve laikçi milliyetçi kavramlarına atıf yaparak yola çıkan bir Türk milliyetçisinin yolunun İslâm zemininde Türk olmuş bir milletle buluşması düşünülemez. Bu mantaliteye sahip bir milliyetçilik, Müslümanlığını yekpâre bir şekilde Türklüğüne taşıyan milletin değerlerini Batıcı inkılâplarla değiştiren M. Kemal’i şu indî gerekçelerle savunuyorsa o milliyetçilik iflah olmaz:

“Çanakkale’de İngiliz ve Fransız ordularına karşı savaşan Mehmetçiklerin komutanıdır. Çanakkale, Mustafa Kemal’in ikinci kez doğduğu yerdir. Atatürk’ü ölüm yıldönümünde anarken rahmetle, kendimizle muhasebe yapmamız gerek. Çünkü uluslararası camiada bu önder şahsiyetin yeterince incelenip anlaşılmadığı, bu yüzden de hakkında yalan yanlış kanaatlere varılıyor. Oysa Atatürk’ün hayatı, kişiliği ve görüşleri, başta ülkemiz olmak üzere diğer devlet adamlarına ışık yutacak, yol gösterecek muhteşem bir hazinedir. Onu yanlış anlamak veya görüşlerini saptırmak, tüm insanlık için, özellikle de bizim için büyük bir hatadır.”

“İSLÂM’IN TÜRKLERİN BEYNİNİ SULANDIRDIĞINI” SÖYLEYEN M. KEMAL TÜRK MİLLİYETÇİSİ OLABİLİR Mİ?

M. Kemal’in devlet adamlığı, kişiliği ve hayatı, Türklüğünü İslâm’la aynı gören millete ışık tutabilir mi? Taban tabana zıt iki anlayış uyuşabilir mi? M. Kemal’in İslâm’ı siyaseten ve iktidar vasıtası olarak laikleşmiş şekliyle kullanan bir “Agnostik=Yaradancı) olduğu, Allah’ın insanların uydurduğu, âyetleri peygamberlerin kendilerinin yazdığı ve İslâm’ın Türklerin beynini sulandırdığı hakkında sayısız belge olmasına rağmen onun Kur’ân’a hizmet ettiğini, samimi bir Müslüman olduğunu ve Batıcılığının saptırıldığını söyleyenlerin Türk milliyetçisi olması bu ülkede çatışmalı bir tenakuz hareketinin bitmeyeceğini gösteriyor. Şu satırlardaki görüşlerin sahibi Türkçü veya Türk milliyetçiliği iflah olur mu?

 ÂRIZALI BİR SÖZ: “SİYASÎ ÜMMETÇİLER ATATÜRK’TEN SOĞUTUYORLAR”

“Atatürk, Kur’an’ın herkes tarafından kolayca anlaşılması için büyük bir çaba gösterecek kadar samimi bir Müslüman’dır. Atatürk’ün Batıcılığı da saptırılmıştır. O, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmayı hedefleyen, yani Batı’nın vardığı noktayı aşan bir medeniyeti hedef göstermişti. Doğrusu da buydu. Oysa bir kısım siyasi ümmetçiler onu Batı hayranı olarak tanıtarak halkından soğutma gayreti içindedirler. Atatürk’ü hiç okumadan, bu propagandaların etkisi altına girmiş ve Atatürk’ü kendi değerlerimize yabancılaşmakla suçlamaktadırlar. Bunda, Cumhuriyet idaresini içine sindiremeyen, aşırı tutucu Müslüman-Arap dünyasının ülkemizdeki propagandalarının da etkisi olduğu açıktır.”

ÂRIZALI BİRSÖZ DAHA:“TÜRK MİLLİYETÇİLERİ OLARAK ATATÜRK’Ü DOĞRU ANLATMALIYIZ”

Özrüyle kalmayıp, kabahatine kabahat ekleyen şu düşünceler Türk milliyetçisi birisinden sâdır olabiliyorsa Türk gençliğinin işi zor demektir:

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında olumsuz propagandalara ve gelişmelere seyirci kalmamak Türk milliyetçiliğinin görevleri arasındadır. Gençlerimize milliyetçi saydığımız yazar ve mütefekkirlerin görüşleriyle Atatürk’ü sağlıklı olarak öğretmek gerek. Bugün İslâm dünyasının içerisinde bulunduğu acıklı durum, Yüce Atatürk’ün ne kadar uzak görüşlü olduğunu, bugünleri o zamandan görebildiğini göstermektedir. Devletin temellerini Cumhuriyet üzerine inşa etmesi laik ve üniter devlet yapısını yerleştirmesi sayesinde ülkemiz, tüm zorluklar ve yanlış idarelere rağmen her türlü tehlikeye karşı göğüs gerebilen bir dünya devleti hâlinde varlığını devam ettirebilmektedir. Türk milliyetçileri olarak bizler, kolaycı ve saptırılmış slogan Atatürkçülüğü yerine, O’nun çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren yeşermeye başlayan sağlam millî karakterini, devlet adamlığını ve ülkülerin dayandığı millî temelleri inceleyip, gençlerimize doğru olarak aktarmak zorundayız. Atatürk’ü doğru anlayarak yetişen gençlerimizin dünyadaki her türlü yarışta, onurla mücadele edip, başarılı olacağına inanıyoruz. Atatürk’ü doğru anlayan devlet adamı ve siyasetçilerin ülkemizi emperyalist ülkelerin pençesine terk etmeyeceğini, dış mihraklarla içli dışlı olmayacaktır.”

Yeri gelmişken, cumhurun seçtiği cumhurbaşkanının “Bir tek Atatürk varken, tarih içinde çok sayıda Atatürk'ün üretildiğini çok sayıda Atatürkçülük yorumları ile Gazi Mustafa Kemal'in şahs-ı mânevîsinin yıpratıldığını büyük bir teessürle izledik. Türkiye'nin bütün gençlerinin, çocuklarının Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bütün yalınlığıyla sadece bir insan, bir lider olarak anlayabilmesi, okuyabilmesi, öğrenebilmesi şahsen benim de en büyük arzularımdan biri olmuştur” sözlerinin de ârızalı olduğunu belirtelim.

TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE GÖRE “ ATATÜRK, ALLAH’IN TÜRK MİLLETİNE BİR LÜFTUDUR”

Gençliği de, devlet adamlığı da içki sofralarında geçen M. Kemal’in karakterinden İslâm mânasına gelen “millî ülkü” sâdır olabilir mi dersiniz? Milliyetçiliğin yekpâre olarak İslâmlahalhamur olduğunu ve pozitivist-seküler felsefeden oluşan Atatürkçülüğe karşı olmak mânasına geldiğini idrak edemeyen zavallı Türkçüler veya Türk milliyetçilerinin elinde Türklük âbad olamaz.

TÜRKÇÜLERDEN MALÛL BİR İFADE: “ATATÜRK’ÜN KURDUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİ EN İLERİ BİR SİYASÎ PROJEDİR”

Laiklikle malûl Türkçü ve Türk milliyetçileri hâlâ “Atatürk’ün, Allah’ın Türk milletine bir lütfu” olarak görmeye devam ediyorlar ki, Müslümanca hayat ve devlet sistemiyle yeniden buluşmaya çalışan Türkiye Türklerince,  böyle bir Türk milliyetçiliğinden sâdır olan şu satırlardaki anlayışın rağbet görmesini beklemek ham hayâl olsa gerek:

“Atatürk’ün, felsefi köklerini büyük Türk milliyetçisi düşünür Ziya Gökalp’in attığı bir proje olan Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur. Türkiye cumhuriyeti, dönemin en ileri siyasal projesidir. Yanlışlıklar yapılmış mıdır? İnsan olan herkes hata yapar. Keşke Ziya Gökalp 1924’te ölmeseydi de M. Kemal Atatürk’e fikrî yoldaşlık yapmaya devam etseydi. Ancak, bütün olarak bakıldığında Atatürk’ün hayatının ve eserlerinin olağanüstü olduğu görülür. Böyle bir hayatı yaşayan ve neticede yurttaşı olduğumuz bir devleti kuran, bize bırakan Atatürk’ün, Allah’ın Türk milletine bir lütfu olduğunu görmemek için kör olmak lâzım.”

İslâm’ı kültürel bir unsur olarak gören laikçi Ziya Gökalp ölmeseydi de M. Kemal Atatürk’e yoldaşlık etseydi diyen milliyetçilik anlayışı hâlâ zavallılık taşıyor. İslâm’la mündemiç olan Türklüğe hiçbir müspet değer katmayan M. Kemal’in hayatına ve eserlerine olağanüstü kıymet atfeden milliyetçi düşüncenin bu ülkede neşv ü nema bulacağını söylemek akla ziyandır.

“TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİYLE ATATÜRK’Ü BİRLİKTE DÜŞÜNDÜRMEMEK İSTİYORLAR” DİYE HAYIFLANANLAR

“Türkiye Cumhuriyeti’nin bânisi  Mustafa Kemal Atatürk tartışmaya açılmaktadır” diyerek hayıflanan Türkçü bir kuruluşun teyakkuz hâlinde peşpeşe serdettiği iflah olmaz düşüncelerinin bin yıllık İslâm medeniyet değerleriyle mücehhez Türk milletinin kimliğini tecdit edecek kabiliyette olmadığı üstüne ne söylesek azdır.  Kaygılarını hülâsa edersek;

Cumhuriyet  ve Atatürk  hakkında  tereddütler ve soru işaretleri belirmiştir. Atatürk’ü Türk milliyetçiliği dışına çıkarmak ve Türk milliyetçiliği ile Atatürk’ü birlikte düşündürmemek için propagandalar yapılmaktadır.

Oysa mesele bu değil, Türklüğü Atatürkçü zeminde laik-seküler bakışla takdim etmeleridir. Bu zümrenin statükoculuktan kurtulamayacaklarının ve İslâmla mündemiç milliyetçiliğe eremeyeceklerinin işaretlerinden birine, yâni traji-komik kaygılarına bakar mısınız? Atatürk’ün Türkçü-milliyetçi  olduğu gözlerden kaçırılıyor ve zihinlerden silinmek isteniyormuş. Birçok  gâfil ve câhil Türkçü-milliyetçi de Atatürk ve  Atatürkçülük terim ve kavramlarına  açıktan olmasa da  “soğuk” ve “olumsuz” bakar olmuş.

BİRBAŞKA YANLIŞ:M. KEMAL’İ “ULU ÖNDER VE CUMHURİYETİ MİLLÎ MÜCADELENİN DEVAMI SAYMALARI” 

Bir başka yanlışları da M. Kemal’i ulu önder saymaları ve Cumhuriyeti Millî Mücadele’nin devamı olarak görmeleridir. Hayıflandıkları hususlardan biri de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu fikrinin Türkçülük-milliyetçilik; kurucusunun da Türkçü milliyetçi olduğunun üstünün örtülmesiymiş  ve Cumhuriyet ile Türkçülük  ideolojisinin bir araya getirilmemesi için Atatürk  adı ile “Türkçülük” ve “Türk milliyetçiliği” kavramlarını birbirinden ayrı ve karşıt olduğu fikrinin işlenmesiymiş.

“TÜRKÇÜLÜK, ATATÜRK VE CUMHURİYET” BİRBİRİNİN AYRILMAZ PARÇALARIDIR”  DİYET MİLLİYETÇİLİK İFLAH OLMAZ

Oysa Türk milliyetçiliğinin en büyük fikir adamı Ziya Gökalp, Atatürk’ü  en büyük Türkçü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu, Türk milliyetçiliği idealinin devlet hayatında gerçekleşmesi olarak  kabul etmekteymiş. Atatürk de  Ziya Gökalp’i, Türkçülüğün en büyük fikir adamı ve “fikrinin babası” olarak tavsif ediyormuş. Dolayısıyla Türkçülük, Türk milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk  birbirinden ayrılmaz kavramlarmış. Hepsi aynı kapıya çıkar, aynı anlama gelirmiş.

“NUTUK, MİLLİYETÇİLİĞİN BİRİNCİ ELDEN BELGESİDİR” DİYEN MİLLİYETÇİLİK MİLLETE YÂR OLMAZ

M. Kemal devrinde  Türkçülük  üzerine  iki büyük Türkçü fikir adamı Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura’nın “Türkçülük Tarihi”  üzerine yazdıkları, bugün de Türk milliyetçiliğinin reddedilemez temel kaynaklarıymış. Atatürk’ün  Nutuk   adlı eseri ile bütün konuşmaları da  fikirlerinin birinci elden belgesiymiş.

Türkçü kuruluşun ünlü başkanı ve M. Kemal’in iki defa (1920 ve 1925) Millî Eğitim Bakanlığına  getirdiği  Hamdullah Suphi, “Türk Milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk” arasında derin beraberlik olduğunu şöyle ifade ediyor: “Bin iki yüz seneden beri Türk milletine hitap eden Orhun Kitabesi, nihayet asırlarca zaman sonra bizden, Anadolu’dan cevabını aldı. Bu cevap, Türk’ün hakkı ve Türk için Türk Devletini kuran ve Türk milliyetperverliğinin cihan karşısında en büyük timsali olan genç kahramanın sesidir.”  

Hamdullah Suphi, M. Kemal’i Göktürk  devrine bağlıyor. Çünkü Türk devletlerinde Göktürk devletinden sonra  Türk adını iki bin yıl sonra  ikinci defa kullanan  Türk devleti, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.”(Dağ Yolu)

TÜRKÇÜLERE GÖRE: “TÜRKLÜK GÖKTÜRKLERLE BAŞLAMIŞ, ATATÜRK CUMHURİYETİYLE DEVAM EDİYORMUŞ”

Buna göre Türklük Göktürklerle başlamış ve iki bin yıl sonra Atatürk Cumhuriyeti ile yeniden kurulmuş. Demek ki bu anlayışa göre aradaki onlarca asır içinde Türklük buharlaşıp göğe çekilmiş. İslâmlaşıp devlet olan Selçuklu ve Osmanlı asırlarında Türklük yok.

“Atatürk’ün  ölümünden sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni idare edenler, Türkçü-Türk milliyetçisi bir zihniyete sahip  olmadıkları veya olamadıkları için Türkçülük ve milliyetçilik kavramlarını içi boş hâle getirilmiş.” Ayrıca Türkçülük hakkında olumsuz fikirler yayan ve aleyhte propaganda yapanlar çoğalmış. “Türk milliyetçiliğine göre her Türk milliyetçisi Müslüman” mış. “Türkçüler, Allah indinde dinin İslâm olduğuna inanırlar” mış.

“MİLLİYETÇİLER MÜSLÜMANMIŞ AMA İSLÂMCI DEĞİLMİŞ”

“Türkçü-milliyetçilerin, İslâm dininin getirdiği değerlerle hiçbir alıp veremediği yok” muş. “Hepsinin arzusu, olabildiği kadar samimi ve ihlâslı Müslüman olmaya çalışmak” mış. Çünkü, “Ziya Gökalp’ın ortaya koyduğu Türkçülük ilkelerinden biri de ‘İslâmlaşmak’ mış.  “Türkçüler-milliyetçiler Müslüman, fakat siyasî İslâmcı değiller” miş. “Siyasî İslâmcı olmakla Müslüman olmak farklı şeyler” miş. “İnsan Müslüman olmakla siyasî İslâmcı olmaz, olması da gerekmez. Siyasî İslâmcılık, adı üzerinde siyasî-ideoloji” imiş.

Şu hakikat-ı müthişe’yi Ziya Gökalp söylediği için Türklüğün dünya milletler ailesi içinde yerini alacağına inanıyorlarmış: “Türkçülük, Türk milletini yükseltmektir.” Bu kadarcık bir söze inananların mantalitesinin düşük mü, orta mı, yüksek mi olduğu ayrı tahlil mevzuudur.

MİLLİYETÇİLİĞE ZÜL GETİREN BİR SÖZ: “CUMHURİYET, TÜRK’ÜN HAYSİYETİ ÜZERİNE KURULMUŞ”

Her tarafı tutarsız olan, “Türk’ün haysiyet ve istiklâli Cumhuriyet’e giden yolda verilen Millî Mücadele’nin  temel gerekçesi olmuştur” sözünü söyleyen Türkçü-milliyetçilerin mantalitesinin olmadığı belli olmuyor mu? “Cumhuriyet, Türk’ün haysiyet ve istiklâli üzerine kurulmuştur” sözü Türkçülerin ve Türk milliyetçilerinin iflah olmamalarına yeter de artar da.

Fahiş derecede yanlış olan, “Mustafa Kemal Atatürk, Millî Mücadele ve Cumhuriyet devrinde milliyetçi olmamış; tersine milliyetçi olduğu için Millî Mücadele’ye atılmıştır” sözünü söyleyen Türkçü- milliyetçi kafadan bu millete hayır gelir mi? M. Kemal’in Millî Mücadele’ye takiyye de olsa din-i İslâm, Vatan-ı İslâm ve Hilafeti kurtarma kongreleriyle girdiğini ve bugünkü modern- sekülermânadaki milliyetçi lafzını ağzına almadığını ya bilmiyorlar ya da bilmezlikten geliyorlar zavallı seküler Türk milliyetçileri!

Akla ziyan şu sözleri, Atatürkçü cumhuriyetin zulümlerini gören bu millet, seküler Türkçü- milliyetçilerin kesesine bırakır mı dersiniz? “Türk milliyetçiliği ancak millî idareden sonra, her sahada bütün vuzuh ve şumuliyle hakiki mâna ve delâletini bulmuş, siyasî, iktisadî, harsî (kültürel) bir devlet sistemini almıştır. Halk Fırkası, milliyetçiliği en ehemmiyetli umdelerinden biri edinmiştir.”

ALTI OK İLKELERİYLE OLUŞAN CUMHURİYETİ “MİLLÎ İDARE” SAYAN MİLLİYETÇİLİK ÖZÜRLÜDÜR

Kemalist Cumhuriyet’ten, diğer adıyla olan Halk Fırkası, yâni Chp’nin tanzim ettiği  Cumhuriyet’ten “millî idare” diye bahseden Türk milliyetçiliğinin Müslüman Türkiye topraklarında yetişip büyüyeceğine inanan nâdanlar var mıdır? İslâm dünya görüşüyle bütünleşememiş, seküler ve Batılı değerleri referans alan Türk milliyetçileri, Atatürkçülük özürlü oluşlarını dikkate almadıkları bir yana, Atatürkçülükle bağlarının ve ortak noktalarının olmasından âdeta böbürlenerek bahsediyorlar:

“Atatürk Devri Türkiye’sinde devlet politikalarının Türkçülük-milliyetçilik üzerine kurulduğunu  o devrin bütün yazar ve eserlerinde, hükümet politikalarında görmek mümkündür.”

MİLLET, “ATATÜRK’ BAĞLIYIZ” DİYEN MİLLİYETÇİLERİN TAKSİRATLARINI AFFEDER Mİ?

Atatürk devri Türkiye’sini zulüm yılları olarak içine atan necip Türk milleti bu sözlerin sahibi Türk milliyetçilerinin taksiratlarını affeder mi acaba? Bu taifenin böbürlenerek söyledikleri akla ziyan bir söz daha var ki Türk milletinin bunların peşinden gideceğini düşünmek ham hayâldir. “Türkçülüğün fiilî ve umumî zaferi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla sistem hâline gelmiştir.”

Demek ki millete Türkçe ezanla, laikleştirilmiş Kur’ân’la, latin harfleriyle, laik medenî kanunla zulmedenler bu milliyetçilermiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Ahmet Doğan İlbey Arşivi