İbrahim Bektaş

İbrahim Bektaş

Çankaya Sizin Olsun Bize Aksaray Yeter!

Çankaya Sizin Olsun Bize Aksaray Yeter!

Aynı zamanda CHP milletvekili de olan Kemalettin Kamu 1934 yılında, CHP’nin yarı resmi bir yayın organında 

“Ne örümcek, ne yosun, ne mucize, ne füsun;

Kâbe Arab’ın olsun, bize Çankaya yeter” diyerek Müslümanların göz bebeği, Yüce Yaratıcımızın yeryüzündeki “Evi” olan Kâbe’yi reddetmişti. Bu bakış o yıllarda sol cenahın bir ölçüde İslam’a bakışını da yansıtıyordu.

Bu yüzden midir, yoksa ehil olmayanların da orada oturmasından mıdır emin değilim ama, bu şiiri ilk duyduğum günden beri, her Çankaya lafı geçtiğinde içim burkulur, irkilirim hatta tiksinirim. 

Rahmetli Özal döneminde bir kere de ziyaret etmişliğim var. Ancak Çankaya’ya bir türlü içim ısınamadı. Sayın Abdullah Gül halka açtı ise de, bende bir değişim oluşmadı.

Derken, Ankara’da Beştepe’de her gidişimde bana ve ormancı dostlarımıza olanca sıcaklığı ve içtenliği ile kucak açan “Ankara’daki evim” hükmünde olan Orman Genel Müdürlüğü Gazi Tesislerinin Başbakanlığa tahsis edildiğini duyduğumda, son derece üzülmüştüm. Bir yerde ben ve dostlarım artık “Evsiz” kalmıştık.

“Hükümetin takdiridir” diyerek üzgün bir irade ile kabullendik.

İlk defa halkın oyları ile seçilen Sayın Cumhurbaşkanının, o zaman ki adı ile Beştepe’de (OGM Gazi tesisleri) oturacağını söylemesi, içimde nedenini yeni yeni anlamaya başladığım bir kıpırtı oluşturdu. 

Benim için artık “Çankaya tahakkümü” sona erecekti. Millete tepeden bakanların sembolü haline getirdikleri Çankaya, bundan böyle başbakanlığa tahsis edilerek milletin hizmetinde olacaktı. Daha da önemlisi Kâbe’ye alternatif olarak gördükleri “birilerinin Çankaya’sı” bir daha milletin iradesine karşı bir baskı aracı olamayacaktı.

Cumhurbaşkanlığının Beştepe’ye taşınması gündeme gelince, ilk tartışma “ismi” üzerinde açıldı.

Nihayet Başbakan Davutoğlu’nun “TRT’deki canlı yayında 150 dönüm arazi üzerinde inşa edilen binaya isim olarak (Belki de Beyaz Saray’dan ilham alınarak) “Aksaray” ifadesini kullanması ile tartışmalar yeni bir boyut kazandı.

Çoğunluk bu ismi Ak Parti’nin “Ak’ı” ile ilişkilendiler.

Bundan dolayı, Ak Parti taraftarları “cuk!” diye kapıverdiler. 

Ak Parti karşıtları ise bilatereddüt “Parti ismi” diyerek karşı çıktılar.

Ben de başlangıçta acaba Ak Parti’nin ismini çağrıştırarak Cumhurbaşkanlığının tarafsızlığına bir halel getirir mi? diye düşünerek “Aksaray” ismine biraz mesafeli durdum. 

Tartışmalar uzadıkça, isim ve yapılan harcamalar üzerinden Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hedef alınmaya başlayınca, tartışmaların aldığı düzey “üzerinde durulmaya değmeyecek” seviyeye düştü.

Sanki bu bina ebediyen Sayın Erdoğan veya Ak Partililerce kullanılacak. Bu kısır tartışmaların ne adına yapıldığını anlamak mümkün değil.

Bunun üzerine, Cumhurbaşkanlığı makamının yıpratılmasını istemeyen Cumhurbaşkanı ve Ak Parti, bu isimden “şimdilik” vaz geçerek, Çankaya Köşkü’ne benzer şekilde “Cumhurbaşkanlığı Sarayı” ismini kullanmayı tercih etti.

Tam da bu nokta da beni, içgüdülerim dürtükleyerek bu yazıyı kaleme almaya ikna etti.

Ve ilk olarak, her aşamada taklit ederek övündüğümüz Batı ülkelerinde Cumhurbaşkanları, Krallar veya Devlet Başkanlarının kullandığı binalarının isimlerinin olup olmadığını kontrol ederek işe başladım.

Çoğunluğumuzun da bildiği gibi, ABD’de “Beyaz Saray”, bizim laikçilerin hayran olduğu Fransa’da “Elysee Sarayı”, demokrasinin beşiği olarak kabul edilen İngiltere’de “Buckingham Sarayı” ve 1990’larda dağılmadan önce yoldaş Nazım Hikmet başta olmak üzere her ilerici ve devrimcinin “rüya vatanları” Rusya’da ise “Kremlin Sarayı” isimli yerleşkelerin kullanıldığını gördüm. Diğer birçok ülkede de çeşitli isimler altında saray ve köşkler var.

Bu durumda bizim de “Aksaray” ismini kullanmamızın ne sakıncası var? diye kendi kendime sormadan edemedim. 

İşin daha da kötüsü bu ismi sevdim ve bu isme sırılsıklam tutuldum. 

Çünkü, ancak böyle bir isimle Dünya çapında tanınır bir “sembol kimliğe” ve yeni bir imaja sahip olabilecektik. 

Öyle ya, Amerika’nın “White House”na karşılık bizim de bir “Aksaray (White Palace)”ımız niçin olmasın ki?

Bundan sonra mücadelem siyasetin dolambaçlı yollarından bağımsız olarak, “Aksaray” üzerine olacak, ta ki bu ismi Yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın alnına çaktırana kadar.

Son olarak art niyetli ve soldan pazarlıklı Aksaray karşıtlarına diyeceğim o ki, “Alın Çankaya sizin olsun bize Kâbe ve Aksaray yeter”. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
İbrahim Bektaş Arşivi