Sibel Eraslan

Sibel Eraslan

Çözüm sürecinde ‘kendi kendine gelin güvey olmak’ mı?

Çözüm sürecinde ‘kendi kendine gelin güvey olmak’ mı?

Aslında toplum hiçbir zaman kaybetmedi umudunu. Buna Doğu Anadolu’ya çıktığımız günlerde yakınen şahit olmuştuk. Akil Heyet Doğu Grubu’nun bölgeyle olan kesintisiz bağlantısı halen sürüyor.Devletin verdiği bir görev şeklinde değil... Kimimizin kültürel anlamda, kimimizin sivil toplum faaliyetleri çerçevesinde, sendikalarla, barolarla, üniversitelerle olduğu kadar, bölgenin kanaat önderleri, kadın grupları, dayanışma ve yardım için kurulmuş vakıf ve derneklerle süren yoğun temaslarımız sürüyor... Geçen akşam, Can Paker’in davetiyle yeniden bir aradaydık. Akil Heyet’in vazifesi bitti ama sivil katkılarımız zaten sürüyor. Kendi kendinize gelin güvey mi oluyorsunuz diyenlere Paker’in gülümseyerek verdiği cevap anlamlı; “evet, sivil toplumun kendi kendine gelin güvey olan bir sosyolojisi vardır...”    

Gerçek ve tabanda cidden uzun emekler isteyen sivil buluşmalarımız, Batı’daki kentlerimizde de sürüyor elbette. 6-7 Ekim olaylarının, ciddi bir gerileme, endişe ve hayal kırıklığı yarattığı, gizli saklı bir mevzu değil. Hatta sadece Batı’daki kentlerimizde değil, Orta ve İç Anadolu’daki şehirlerimize yaptığımız sivil ziyaretler ve buluşmalarda da görüyoruz ki; 6-7 Ekim’de sergilenen şiddet, vandallık ve cinnet, barışa dair alınan yolda ciddi darbeler oluşturmuştu...

Kobani bahanesiyle patlak veren bu vehametin, en başta Kürt siyasi hareketinin aleyhine bir manzara kurduğunu, başta HDP olmak üzere, tüm siyasi oluşumların fark etmesi kısa sürmedi. Bölge halkı da kışkırtılmış bu cinnete prim, destek vermediği için, isyana dönüştürülmesi hedeflenen şiddet olayları, kendisine herhangi bir zemin bulamadı. Doğu ve Güneydoğu halkı, kendilerini rehin almak isteyen şiddete boyun eğmedi...

Sürekli sınav ve ispat etme olduğu söyleniyor ya 6-7 Ekim olaylarının... HDP ve Kandil üzerinden köpürtülecek muhtemel şiddet çağrılarının reel olmadığı/olmayacağını ispat etti aslında son yaşadıklarımız. Türkiye’ye sınav ve ispat olarak başta kurgulanmış isyan denemesi, bumerang gibi geri teperek, HDP’nin temsil ettiği örgüt/siyaset bağlamına yönelik bir eleştiriye dönüştü. Beklenen toplumsal desteği bulamadıklarını başta HDP olmak üzere, şiddeti pazarlık haline getirmeyi, satranç imkanı olarak gören tüm çevrelerin de fark ettiğini düşünüyorum...

Nitekim, son müzakereler ve görüşmelerin basına yansıyan halinde, 6-7 Ekim’deki duraksama aşıldı. Hatta, yaz ve güz boyunca hissedilen tavsamanın yarattığı boşluktan da destek alan 6-7 Ekim şiddet sarmalı, Hükümete de açık bir ibret, ders haline dönüştü diyebiliriz. Hükümetin de üzerine düşenleri daha seri bir şekilde yerine getirmesi, hem düzeni sağlamak, hem de silahsızlanma ve normalleşme zeminlerini hızlandırmak konusunda yeni bir kararlılık evresine girdiğini görüyoruz...

Çözüm süreci öncelikle Türkiye’nin en önemli ve değerli bir projesidir. Lakin 100 yıl evvel bölgeye yaşatılmış yapay siyasi konjonktürün bugünkü çöküş ve krizleri, özellikle Irak ve Suriye’yi de Çözüm Süreci bağlamında etkilemektedirHem akraba halk toplulukları, hem ortak coğrafya, inanç, gelenek ve tarih birikimine yaslanmış karmaşık ama doğal ilişkiler toplamına baktığımızda...Türkiye’de kazanılacak iç barışın, Irak ve Suriye üzerindeki olumlu tesiri, Irak ve Suriye’de tecrübe edilecek demokratikleşme ve huzur ortamının Türkiye’ye yansımalarının,  olumlu olacağı gayet açıktır...

İçerisi/Dışarısı anlamlarının geçen yüzyıla göre epey değiştiği bir zemindeyiz. Bu hem küreselleşmiş devranın dayattığı yeni bir kompleks... Hem de zaten yerel ve yerli olanların, bölge halklarının, kendi içlerinde sürdürmeye devam ettiği eski aşinalıkların da bir devamı, kültürel süreği...

Ben, ayrılıklardan, ayrışmalardan çok... Devamlılıklara, birleşmelere dair bir yarın görüyorum, temaslarımda, gerçek ve küçük olduğu halde çok sayıdaki gerçek yaşam öykülerine yaptığım yolculuklarda...

İnancım, küçük ama gerçek insanın kalbine yaptığım yolculuklarla pekişiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Sibel Eraslan Arşivi