Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Çerkez Edhem Bey neden “hain” ilân edildi?

Çerkez Edhem Bey neden “hain” ilân edildi?

Bu milletin çocukları, ezanı, bayrağı ve ata yadigârı toprağı savunmak için, yıllar boyu gönül gönüle savaştı...

Kimi Türk, kimi Kürt, kimi Laz, Çerkez, Abaza, Arnavut, Arap kökenliydi, ama kimse kökenine bakmıyor, herkes ortak bir “ümmet” bilinci içinde savaşıyordu. Biliyorlardı ki, “Osmanlılık” kavramı çökerse devlet de çökecek, herkes enkaz altında kalacaktı.Bu bakış açısıyla bu topraklar savunuldu ve altıyüz sene bir büyük devlet ayakta tutuldu.

Bu devlette ne Türk’ün Kürd’e, ne Kürd’ün Türk’e bir üstünlüğü vardı...Hangi etnik kökene mensup bulunursa bulunsun, herkes onurlu bir“vatandaş”tı. 

O kadar ki, Mustafa Kemal, Çerkez Edhem Bey’inağabeyi Reşid Bey’e 07 Ocak 1920 tarihinde Ankara’dan çektiği telgrafta, “İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitle” olmanın erdemini vurguluyor: “Bu din ve devletin sağlam bir uyruğu olan Çerkez kardeşlerimiz, hepimizin övdüğümüz baş tacımızdır... Bugün düşmanlarla çevrili Türk, Çerkez ve diğer din kardeşlerimizin el ele vermeleri, sarsılmaz bir bütün oluşturmaları, namus ve hayatımızı kurtarmak için bir zorunluluktur...” 

Ne var ki, İstiklâl Savaşı şekillenip zaferin ucu gözükmeye başlayınca, durumlar değişti... İşgali kırmak için canını ve malını ortaya koyanlar çevreden uzaklaştırılmaya başlanıyor ve boşluklar, işin başında Milli Mücadele’ye sıcak bakmayan “evet efendim”cilerle  dolduruluyor. 

Bu arada iç isyanları bastıran Çerkez Edhem’le ağabeylerine de “farklı”gözle bakılmaya başlanıyor. Başta İsmet Paşa olmak üzere, “icra”nın başında bulunan “Ankara Ekibi”, Çerkez Edhem Bey’in BMM Genel Kurulu’nda coşkuyla karşılanmasını ve dakikalarca alkışlanmasını içlerine pek sindiremiyorlar (Edhem Bey ise sürekli alkışlar karşısında çok sıkıldığını, hatta terlediğini yazıyor hatıralarında)...

Edhem Bey ilk kez karşılaştığı İsmet Paşa hakkında da şu tespitleri yapıyor:

“İlk defa karşılaşıyorduk. Daha sonra hayatımdaki menfilik ve haksızlıkların kaynağı olan bu zatın ilk anda üzerimdeki intibaının derin olmadığını, çehresinin ve hareketlerinin bariz hususiyet ifade etmediğini itiraf ederim. 

“Fakat konuştukça ve fikirlerini dinledikçe, onu birçok meziyetleri bulunan erkân-i harp hususiyetleri taşımakla birlikte hiçbir zaman zaferi temsil edecek kumandanlık vasfına sahip bulamadım.”

Belli ki, İsmet Paşa da ondan hoşlanmamıştı. 

Zira, herkesin “Edhem Bey” olarak bilip alkışladığı kahramana İsmet Paşaısrarla “Çerkez” diyor. Araları açıldıktan sonra, Mustafa Kemal da Edhem Bey’i bu lâkapla anıyor ve “Nutuk”una geçiriyor.

Ancak Edhem Bey etnik kökeniyle anılmaktan rahatsızdır: “Hepimiz Osmanlı’ydık... Eğer milliyet ve ırk tefriki (ayırımı) yapılmaya kalkışılsaydı, bu vatanda şeceresi karışmamış kim kalırdı?” diye soruyor. 

Aznavur Ahmed isyanıyla Yozgat İsyanı gibi iç isyanları maharetle ve hızla bastıran Edhem Bey git gide yıldızlaşmış, ancak hased okları da üzerine çevrilmiştir.

Meclis’in ve halkın son derece sevip sayarak güvendiği bu adam, “Ankara Ekibi” tarafından nedense hep “kuşkuyla” izleniyor. Nihayet “defterinin dürülmesi” kararlaştırılıyor...

Ama önce Edhem Bey’in ve ağabeylerinin son derece güvendikleri Ali Fuat Paşa halledilmelidir: Paşa, Garp Cephesi Kumandanlığı’ndan alınıyor. Yerine İsmet Paşa getiriliyor. Edhem Bey bu değişikliğin, kendisinin bertaraf edilmesine karar verilmesi şeklinde yorumluyor: “İsmet ve Refet beylerin benim için düşündüklerini tatbik etmeye Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmeleri ve bu yolda vaziyeti müsait bulmalarıdır” diyor.

Haklıdır: Zira gerçekten de Ankara, Edhem Bey’in tasfiyesine karar vermiş, bu iş İsmet Paşa’ya ısmarlanmıştır. Edhem Bey son anda oyunu bozmaya çalışıyor...

Maiyetiyle birlikte Eskişehir’deki karargâhı basıp aniden İsmet Paşa’nın yanına giriyor. Fakat İsmet Paşa yalnızca bir asker değildir. Aynı zamanda kafasında, kuyrukları bir birine değmeyen kırk tilki dolaştırdığı söylenen bir siyasetçidir...

Edhem Bey’le karşılaşır karşılaşmaz hissettiği derin endişeyi anında yeniyor ve gülümseyerek yanına gidiyor...

Gerisini bir sonraki yazıda Edhem Bey’in anılarından okuyalım: 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi