Yener Dönmez

Yener Dönmez

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Cezayir ve Ekvator Ginesi’nde

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Cezayir ve Ekvator Ginesi’nde

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cezayir ile Ekvator Ginesi’ne gerçekleştirdiği Afrika ziyaretine katıldık.

Resmi ziyarete Başbakan Yardımcısı, Bakan, danışman, işadamı ve gazetecilerden oluşan oldukça kalabalık bir heyet eşlik etti.

İlk durağımız 2 milyon 381 bin 741 kilometre karelik yüzölçümüyle  Afrika’nın en büyük ve yer altı kaynakları bakımından en zengin ülkesi olan Cezayir’di...

Resmi temaslar, rutin gelişmeler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleştirdiğimiz özel sohbeti haber sütunlarımızdan yansıtıyoruz.

Gelelim izlenimlere.

Biliyorsunuz hem bölgemizde hem de dünyanın dört bir yanında hareketli günler yaşanıyor.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye’yi büyük sorumluluklar bekliyor.

Afrika ziyareti öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “ebola” gibi olası sağlık riskleri de göz önünde bulundurularak seyahati daha ileri tarihlere ertelemesi yönünde tavsiyelerde bulunulmuş.

Fakat Erdoğan’ın her zamanki gibi bu konularda tavizi yok. Dur durak bilmiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de kısılan sesine ve bütün uyarılara rağmen kampanyayı devam ettirmişti. Ta ki sesi çıkamaz hale gelene kadar.

Meselelere yerinde ve ilgililerden aldığınız kritik bilgilere baktığınız zaman ancak o vakit Erdoğan’ı daha iyi anlayabiliyorsunuz.

Türkiye bir rotaya girdi ve hedefleri doğrultusunda adım adım ilerliyor.Süreci çok iyi değerlendirmenin anlamını en iyi Cumhurbaşkanımız biliyor. 

AB ülkelerinin büyümesi durma noktasına gelmiş, diğer rakip ülkelerinin hızı ise yavaşlamış durumda. Aradaki makası daraltmak için bundan daha büyük bir fırsat olamaz. Ortadoğu’daki durum nedeniyle sıkışan ticari hayatımızı Afrika pazarlarıyla açmamız, hedeflerimizi akamete uğratmamamız bu bakımdan çok önemli.

Siyasi hayatı boyunca bahanelerin arkasına sığınan değil çareler üreten, yeni ufuklar açan bir lider profili çizen Erdoğan yürüyüşünü aynen devam ettiriyor. 

Henüz Cumhurbaşkanı seçilmeden “koşan, terleyen cumhurbaşkanı” tarifi yapmıştı.

Erdoğan’ın son birkaç gününe dahi baktığımızda bu tanımlamaya harfiyen uyan bir performans sergilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. 

Açılışlar, temel atma törenleri, halkla buluşma, konferanslar, kabuller, yurt dışı ve yurt içi seyahatleri hız kesmeden aralıksız sürüyor.

“Türk’e durmak yaraşmaz” sözü bir bakıma Erdoğan’ın devlet adamlı performansıyla vücut buluyor. 

Nasıl dursun ki?

Ecdat yüzlerce yıl önce Cezayir’e gelmiş. Eşsiz, dev eserler  bırakmış. Devlet-i Ali Osmani’nin parçalanmadan sonra dünyanın dörtbir tarafındaki o muhteşem eserler tek tek yok olmakla karşı karşı kalmış.

Bunun en önemli somut örneklerinden birisi Cezayir’deki Casbah (Kasaba) isimli Türk Mahallesi’ndeki ata yadigarı Keçiova Camii...

Osmanlı’dan izler taşıyan müthiş bir sanat eseri.

Cezayir Kurtuluş Savaşı öncesinde kiliseye çevirmek istemişler. Fransızların işkence odaları kurup tek bir günde 45 bin Cezayirliyi katlettiği, nehirlerin Müslüman kanına boyanıp kıp kırmızı aktığı günlerden söz ediyorum.

Ogün Kur’an-ı Kerim-i dahi yakmışlar vahşi Fransızlar ve işbirlikçileri.Buna karşı koyan binlerce Müslüman şehit olmuş ama caminin de kilise olmasına geçit vermemişler. Tıpkı Sütçü İmam’ın Kahramanmaraş’ta başlattığı gibi Cezayir’in bağımsızlık hareketi de oradan başlatılmış.

Bu yönüyle de Keçiova Camii bir sembol haline dönüşmüş.

Fakat yıkılma tehlikesi geçirdiği için harabe hale dönem o muhteşem eser 2008 yılından bu tarafa kapalı bulunuyormuş.

Ezan-ı Muhammedi’nin susmuş olması TİKA Başkanı Serdar Çam’ı öyle etkilemiş ki, yürek parçalayıcı o durumu anlatırken boğazları düğümleniyor.

Duygulanmamak mümkün mü?

Cumhurbaşkanımızın Keçiova Camii’nin restorasyonunu yerinde görmek için oraya geldiğini duyan Cezayirliler sokaklara döküldüler. Çiçeklerle karşıladılar Cumhurbaşkanımızı. O refah ve huzur dolu günlerin hasretiyle, özlemiyle sevgi gösterisinde bulundular.

Cumhurbaşkanımız Keçiova Camii cemaati ve Casbah bölgesinin sorunlarını tek tek yerinde takip etti. Yetkililere talimatlar verdi.

Bölge inşallah her alanda yeniden ihya olacak. Şu an 70 kadar işadamı Cezayir için yoğun biçimde çalışıyor. Gerçi AB ile Arap Birliği üyesi ülkelerin iş adamlarından sıfır vergi alınırken bizim işadamlarımızdan yüzde 15 ila 45 arasında vergi alınması Türk işadamlarının canını çok yakıyor. Lakin Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın çabaları da bu çifte standardı ortadan kaldırmak için...

Tabii yılların ihmali var. Gidilmemiş, gelinmemiş, ilgilenilmemiş. Dolayısıyla gözden uzak olan gönülden de ırak oluyor. Sorunlar kronikleşiyor. Türkiye’nin İsrail’i erken, Cezayir’in bağımsızlığını ise geç tanımış olması bir dönem ilişkilerimizi mesafeli kılmış. Fakat bizim Cezayirli kardeşlerimiz ile kadim dostluğumuzun önünde hiçbirşey engel olmamalı. Çünkü yüzyıllara dayanan bir dostluğumuz, din bağımız var. Tarihi bağlarımız var. Ezanımız bir, bayraklarımız bir. Türk Bayrağı da, Cezayir Bayrağı da tıpkı birbirinin kopyası şeklinde, ay ve yıldızdan oluşuyor. Tek farkları birisinin kırmızı beyaz, diğerinin yeşil beyaz oluşu... Zaten Türk heyetinin karşılanış biçimi, iş forumundaki coşku, Cezayir’in bütün sokak ve caddelerinin baştan aşağı Türk ve Cezayir bayraklarıyla donatılması dostluğumuzun, kardeşliğimizin bir göstergesi. Görüştüğümüz işadamları son dönemden bir hayli memnunlar. Büyükelçilik ve konsolosluklardaki zihniyet değişiminden övgüyle söz ediyorlar. Asık suratlı, halktan kopuk diplomatların yerine mesai mefhumuna takılmayan, insanımızın derdiyle dertlenen güler yüzlü diplomatlar gelmiş.

Şimdi işler bir plan ve hedef çerçevesinde yürüyor.

Bize ayrılan yer burada bitti.

Ekvator Ginesi izlenimlerine yerimiz kalmadı.

Orayı da bir başka vesileyle yazarız inşallah...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi