Yaşar Değirmenci

Yaşar Değirmenci

İnsanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet

İnsanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet

Ümmet hastalandı; ama ölmedi. Yarın fetihler günüdür. Her eve İslam’ın güneşinin gireceği gündür.  Bugüne bakıp kederlenmek yerine yarını düşünüp gayretlenmek daha akıllıca bir iştir. Bugünü gayretsiz geçirenler yarın esef edecektir. Duamızla, kendimizi Allah’ın yardımına uygun hale getirmekle, çalışıp çabalamakla, sabır zirvesine tırmanmakla, takva ehli olmakla hazır olalım. Fetihli günlere, ‘Kostantina’dan sonrakilere hazır olalım. Müjde kesindir. Müjde bir mucizedir. Sahibi Allah olduktan sonra

Şimdi o ümmet, kanı en ucuz, değeri en düşük ümmet oldu. En hayırlı iken en sefil oldu. 

 Kendi malından mahrum, kendi evladı üzerinde etkisiz, umutsuz oldu. Geçmişini unuttu, geleceğini sildi.  Elindeki Kur’an’a, önündeki Peygamber mirasına rağmen dik duramadı. Hastalandı yataklara düştü. O’nun hastalığı düşmanlarını güldürdü. Yatağında öleceğini zannettiler. Ezanı susar, Kur’an’ı okunmaz zannettiler. Namazları unutulur, zekâtı verilmez umdular. Kendi dinleri, sistemleri gibi unutulup gider, tarih olur diye beklediler. İşgal etmekle, sömürmekle toprakları ele geçirilir, yeni nesilleri köleleştirilir diye düşündüler. 

 Sürü sürü geldikten sonra başaramayacaklarını anlayınca yeni yollara koyuldular.

 Masa başında yaşanmamış bir tarih yazdılar; yazdıkları tarihe inandırıp sonucunu benimsetmek için uğraştılar. İblis’e taş çıkartan desise ve tuzaklar kurdular. Plan plana eklendi. Şer şeri izledi. Bir olup saldırdılar. Dışarıdan vurdular, içeriden satın aldılar. 

 Ezanla uğraştılar. Kâh kıstılar, kâh susturdular. Kur’an’la uğraştılar; topladılar, yırttılar, yaktılar. Yasakladılar. Unutulur ya da tahrif edilir sandılar. Kur’an’ın akıbetinin ellerindeki İncil’in akıbeti gibi olmasını istediler. Onlar istedi. Allah dilediğini yaptı. Şimdi ilk günkü berraklığında bir Kur’an ve gür bir ezan, her gün yükselen bir İslam gerçeği ile irkiliyorlar.

 Çok hesaplar yapmışlardı. Hâlâ da hesap kitap peşindeler. Onların bir hesabı var. Bir de Allah’ın hesabı. Kur’an ve hadisler o hesaptan söz ediyor. Geleceği haber veriyor. Ötelerden haberler var. İslam’ın geleceğinden, Kur’an’ın hâkimiyetinden haberler var. Yeni fetihlerden, tamamlanmamış fetihlerden haber var. Göz yummakla görüş mesafesinden kaybolmayacak, inkâr etmekle silinmeyecek haberler var. Her haberi dosdoğru olan Allah’tan ve O’nun elçisinden haberler var. Düşünenler için umut ve enerji olacak, masa başında yazılmış gelecek senaryoları yerine Levh-i Mahfuz’da yazılmış gelecek bilgilerini öğrenmek isteyenlere iyi haberler var. 

 Hasta ümmetin geleceğini bildiriyor. Yarını, belki yarından da yakını bildiriyor. Gelecek, hem de yakın gelecek İslam’ındır. Çünkü küfür sırasını devirdi. Batıl sistemler bir bir çöktü, çöküyor. Müslümanlar bir dönemlik gafletlerinin bedelini ödediler. Yükseliş sırası İslam’dadır. Genç birikim İslam’dadır. Hayata en kapsamlı bakış sahibi Müslümanlardır. Emel yüklü nesil Müslümanlardır.

 Müslümanlar hatalarını anladılar; yeni hamlelerle açığı kapatmak için kollarını sıvadılar. Şimdi, düşmanlarının yaptığı yatırımlar da İslam’a yarayacak. 

 Ümmet hastalandı; ama ölmedi. 

 Yarın fetihler günüdür. Her eve İslam’ın güneşinin gireceği gündür.

 Bugüne bakıp kederlenmek yerine yarını düşünüp gayretlenmek daha akıllıca bir iştir. Bugünü gayretsiz geçirenler yarın esef edecektir.

 Duamızla, kendimizi Allah’ın yardımına uygun hale getirmekle, çalışıp çabalamakla, sabır zirvesine tırmanmakla, takva ehli olmakla hazır olalım. Fetihli günlere, ‘Kostantina’dan sonrakilere hazır olalım. Müjde kesindir. Müjde bir mucizedir. Sahibi Allah olduktan sonra

 İslam’ın ha bütünü ha bir parçası…

 İslam’ın bütününe karşı bir saldırı veya toptan İslam’ı reddetmek bütün Müslümanların dikkatini çektiği halde, bütünün parçalardan oluştuğu gerçeğine dikkat edilmemektedir. Basit bir yapıda bile parçalar bütün gibi yer tutarken, tamamı Allah’a ait olan bir dinden taviz verilebilecek parçalar, feda edilmesinde sakınca görülmeyecek unsurlar olarak tasavvur edilebilir mi? Kur’an’ı kabul etmemekle Kur’an’dan bir ayeti kabul etmemek ne kadar farklı şeylerdir ki. Bunu kabul etmiyorum demekle, ‘Buna inanıyorum ama…’ diye başlayan şüpheleri dillendirmek ne kadar farklıdır? 

 Yıkmak ve altını oymak… Sizce hangisi tehlikeli, hangisi basit? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yaşar Değirmenci Arşivi