Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Kim Takar Yalova’daki Ağaçları

Kim Takar Yalova’daki Ağaçları

1970’lerde, Turgutlu’da Karpuzkaldıran parkının yanındaki çınar ağaçlarını belediye kestirmişti. Halk eylem yapmamış ama bunun, ağaçları kesenin yanına kâr kalmayacağını söylemişti.  Bir sene sonra falan zamanın belediye başkanı hastalanıp vefat edince, hemşehrilerimizin hafızalarında o çınar ağaçları canlanmıştı. (Allah rahmet eylesin; o başkanımız da şehrimize güzel hizmetler yapmıştı.)

Geothe’nin “Genç  Werther’in Iztırapları” adlı kitabında bir ağaç olayı anlatılır. Werther’in,  köyünün  kilisenin bahçesindeki çınar ağacını kesen papazla ilgili söyledikleri vardır. Ağaçların kesildiğini duyan Werther, aşağı yukarı şöyle der: “Ah ben bir prens olsaydım!... Bir prens olsaydım!... Sorardım o ağaçları kesmenin hesabını papazdan!... Ah ben bir prens olsaydım!... Ben bir prens olsaydım, neme gerekti köyümün ağaçları!...”

Artık devir değişti...

Köydeki kilisenin ağaçları, herkesi, her zaman ilgilendiriyor.

Sanayi hızla gelişip tabiatle kavga ettikçe tabiat yok oluyor. Geothe zamanında bu kadar tabiat tahribatı yoktu elbette; o yüzden kesilen çınar ağacı, prensin umurunda olmayabilirdi... Şimdi herkes tek bir ağaç da olsa, kesilmesi halinde kıyametler koparabilir.

“Yaş ağaca balta vuran el onmaz” cümlesini ilk okulda duymuştuk. Güya ağaç kesmeme konusunda çocukları bilinçlendirme amacıyla bu cümle öğretiliyordu ama biz köy çocukları zaten evin geçimini temin ettiğimiz ağaca değil balta, ek bile vuramazdık. (Şehre 1965’te taşındıktan sonra, 3. veya 4. Sınıfta “Baltalar elimizde/Uzun ip belimizde/Biz gideriz ormana” şarkısını öğretmeye kalkmışlardı da ben hiç öğrenmek istememiştim.)

Yeşil ve ağaç hassasiyeti, Koç Üniversitesi için binlerce ağaç kesilirken ortaya çıkmamıştı ama 2013 Mayıs sonunda Gezi Parkı’ndaki ağaçlar sözkonusu olduğunda, basmışlardı yaygarayı. Hatta Sırrı Süreyya buradan kendine bir rol bile çıkarmış, arkasından da sokaklar vandallarla dolmuştu.

Bazı sosyal yaraların yanında Gezi olaylarının ağaç veyeşil hassasiyetini topluma mâl etmesi, esktra bir kazanç sağlamıştır. Artık, nerede bir ağaç kesilirse, toplum çığılığı orada yükseltiyor.  Bu elbette güzel bir şeydir.

İyi, güzel  de...

Geçen  hafta,  Yalova Belediyesi 185 ağacı göz göre göre kesti de kimsenin gıkı çıkmadı.

Gezi Parkı’nda kesilecek ağaç kadar ağaç kesilmişti Yalova’da da ama kimsenin kılı kıpırdamamıştı. Sırrı Süreyyalar falan sırra kadem basmışlar; biraz ötesindeki İmralı adasına gitmişler ama lutfedip Yalova’ya gelmemişler; o ağaçların kesilip yan yatırıldığını görmemişlerdi.

Veya ucunda iktidarı devirme amacı yoksa, ağaç eylemlerinin de tadı mı yoktu?

 Yalova Belediyesi Ak Parti’de olsaydı, kıyamet koparılırdı.  Ağaçları, yeşillik için değil de iktidarı devirmenin bir aracı olarak kullanmaya kalkarsanız, kendi belediyenizin yediği haltlara karşı körleşirsiniz.

Yalova’nın ağaçları kimsenin umurunda değil. Eh!...Bizim cenah da bu konularda pek birikimli ve usta değil...  Yalova ağaçlarıyla ilgili yaygarayı koparamadı.

Herhalde Yalova ağaçları “Kim takar Yalova ağaçlarını” sözüne kurban oldu.

Gitti güzelim ağaçlar. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi