Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Varlıkla yokluk arasındayız

Varlıkla yokluk arasındayız

“Adamın biri yabancı bir şehirde ekmek almaya çıkar fakat fırını bilmemektedir. Yürürken, az ilerde bir araba görür içinde de on iki yaşlarında bir çocuk vardır. Eğilir ve çocuğa, Ben buranın yabancısıyım, burada bir park varmış bana tarif eder misin?’ diye sorar. Çocuk, Amca ben de bu şehrin yabancısıyım, ama anladığıma göre park şu sağ tarafta olsa gerek. Çünkü oradan çiçek kokuları geliyor’ der. Adam, çiçek kokularının başka taraflardan da gelebileceğini düşünür ama çocuk bunu anlatmaya devam eder. Oradan akasyalar, ıhlamurlar, manolya kokuları geliyor, kalabalık kuş sesleri de geliyor dikkat ederseniz, ekmek kokusu da var, sanırım fırında hemen onun yanında diye ekliyor. Adam çocuğu tanımak ister ve eğilir görür ki, çocuğun gözleri görmüyor. Çocuk adamın gözlerini fark ettiğini anlıyor, Amca ben beş yaşında kaza geçirdim gözlerim görmüyor, senin gözün görüyor, onların kıymetini bil’ diyor. Adam şaşkın bir vaziyette oradan ayrılırken bir şey daha öğrendiğini düşünüyor ve çocuğun gözleri benden iyi görüyor diyor.”

Bu hikâyeyi okuduğumda, bir süre birlikte çalıştığım ve kendisinden çok şey öğrendiğim bir arkadaşımı hatırladım.  Arkadaşım görme engelli bir anneydi ve  “Eğer bir organınız çalışmıyorsa Allah diğerini geliştirmenize yardımcı oluyor, bu organınız adeta çalışmayanın görevini de üstlenerek hayatınızı kolaylaştırıyor” derdi. Görmüyordu, dünyayı, renkleri, ağaçları ve annesinin yüzünü çok merak ettiğini söylerdi. Eğer binde bir dahi görme şansım olsa hiç düşünmeden ameliyat olur ve önce oğlumun yüzüne bakardım diye anlatırdı. Fakat dünya gözüyle göremediği oğula dokunduğunda onu teninden ve kokusundan tanıyabiliyordu. “Görmüyorum ama kulaklarım, burnum, hislerim çok hassastır hemen hissederim” derdi.

“Bazen yolda yürürken, görmediğim halde önümden birinin geçmekte olduğunu hisseder,  olduğum yerde dururum, bahar geldiğinde çiçeklerin kokusundan ağaçları ayırt edebilirim, eşimin işitemediği küçük ses kırıntılarını dahi duyabilirim” der ve “Allah kulunu mahrum bırakmıyor” diye eklerdi.

Bir şeyden mahrum olurken bir şeye kavuşuyorsunuz. Bir kapı kapanıyor, diğeri açılıyor.  Allah kullarını hiçbir şekilde mahrum bırakmıyor. Ölüm, hastalık ve yoksunluklarınızın yanında her dakika onlarca doğum gerçekleşiyor ve beklemediğiniz kapılar bir bir açılıyor. Hayat kaybetmekle kazanmak arasında geçip gidiyor. Kaybettiklerinizin yanında kazandıklarınız da oluyor. Ama bizler nedense hep kaybettiklerimize odaklanıyoruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi