Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

“Paralı askerlik” mi dediniz?

“Paralı askerlik” mi dediniz?

Fiziki olarak bu görevi yapabilecek herkes yurduna borcunu ödemeli..

Sonunda bir borç ödemesi gerekiyor. 

Bunu da en iyi şekilde ve zamanında, makul sürede ödemeli..

Sistem doğru bir şekilde yeniden yapılandırılırsa, vicdani redçiler dahil, kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum..

Zorunlu askerlik süresi fiilen 60 gün olsun, 60 gün de teorik eğitim olsun.120 gün. Yani 4 ay.. 60 günlük teorik eğitimi tamamlamadan ve sınavda başarılı olmadan fiili askerlik yapılmasın. Teorik askerlik eğitimi internetten yapılsın..

Vicdani redçiler ne olacak derseniz, onlar da askerliklerini silahsız olarak Kızılay’da yapsın.. Savaş olursa, geri hizmette yaralıların tedavisi, kadın, çocuk ve hastaların savaşın olumsuz etkilerinden korunmaları için görev üstlensinler.. Hatta Kızılay’da askerlik yapanlar, deprem ya da başka afet ve kazalarda, sosyal sorumluluk ve insani yardım alanlarında görevlendirilebilirler.. Onlar da yurtlarına borçlarını böyle öderler..

Paralı askerlik” bana itici geliyor.. 

Hem para verip askerlik yapmış sayılanlar, hem de profesyonel olarak askerlik yapanlar için yakışıksız bir tanım..

Başbakandan Kızılay’da askerlik konusunu düşünmesini talep ediyorum.. Kızılay’da askerlik yapanlar, daha hafif bir görev yapmış olmayacaklar. Hazarda yurtiçinde ve yurtdışında, seferde de cephe gerisinde insani yardım faaliyetlerinde bulunacaklar.. Teorik eğitim de alacaklar, temel eğitim de..

Askerlik gerçekten, eğitim, özellikle yüksek lisans ve doktora öğrencileri için korkulu rüya.. İş kuracaklar için de, evlenecekler için de..

İhtisasını yapmış, doktorasını yapmış bir akademisyeni alıp, askeri kampta6 ay bekletirseniz yazık edersiniz.. O daha verimli olacağı yerde yapsın görevini ve ödeyeceği bedelle de ihtiyaç duyulacak alanda o işi yapacak bir insan istihdam edilsin..

Profesyonel askerlik bu anlamda daha önemli.

Subaylar, astsubaylar maaş aldıkları için daha az vatansever mi oluyorlar! Neden erler de yüksek maaş alarak bu görevi yapmasınlar ki!

Ordunun her alanda, her meslekten insanlara ihtiyacı olabilir.. O alanda kime ihtiyacı varsa, tecrübe sahibi birini profesyonel olarak istihdam eder.. Yumurta pişirmeyi bile bilmeyen bir mühendisi mutfakta görevlendirerek hiçbir şey yapmış olamazsınız. Sadece kendinizi kandırmış, zulmetmiş olursunuz. İnsanları, başarısızlığa mahkûm etmiş, aşağılamış olursunuz..

Kim istiyorsa, öyle 6 ay değil, 2 yıl değil, verimli olduğu sürece 10 yıl, 20 yıl o görevi yapabilir..

Dönem dönem paralı asker kotaları açıklayarak bu işi çözemeyiz. Bu işin kalıcı ve süreklilik arz eden bir çözümü olması gerekir.. Orduda bir zaaf olmamalı, ama öte yandan da bu iş birtakım haksızlıklara, kaynak israfına da yol açmamalı..

Orduevinde garsonluk ya da subay eşlerine kuaförlük yaparak “vatani görev”ini yapmış sayılmanın romantizminden çıkmamız gerek artık..

Ben askerde bahçıvanlık, koğuş bekçiliği filan yaptım.. Bunun kime ne faydası oldu sanki.. Biraz da sabah koşusu filan. Sıradan bir izci kampı işte.. Patates de soydurdular.. Bir de Atatürkçülük eğitimi! Ordu için, benim için, ülkem  için ne büyük bir sorumluluk değil mi?

Daha önce de bu konuyu gündeme getirdim. Kızılay Genel Başkanı ile de konuştum ama, o gün bu iş olmadı. Bugün olur mu bilmiyorum..

Aslında bu şekilde ciddi kaynak tasarrufu olur.. Bu konunun istismarı da bu şekilde biter belki.. Birçok ülkeye de bu anlamda örnek oluruz..

Kızılay da ciddi bir insan gücüne sahip olur.. AFAD ile, TİKA ile işbirliği yapılarak onların sivil savunma ve insani yardım faaliyetlerinde de bu kaynaktan yararlanılabilir.. Türkiye’nin “Barış Gücü” olur bu!

Bizim boşa harcayacak bir kuruş paramız yok, boşa geçirecek bir saniye zamanımız da.. Feda edecek tek bir insanımız da yok..

Bir doktor, bir mühendis, bir öğretmen, başka yerde daha verimli oluyor, daha çok üretiyorsa, daha mutlu oluyorsa o orada çalışsın ve elde ettiği katma değeri, kendi yerine o işi daha iyi yapacak birine kaynak oluştursun..

Zaten herkes 60 gün bu görevi yapsın.. Bu görevinden ayrılmasına, eğitime ara vermesine, hayatı ertelemesine sebeb olmayacak.. Bir kamp hayatı düşünelim.. Öyle bir şey.. Millet de kazançlı çıkar bu işten, ordu da.. Gençler de böylece hem görevini yapmış olur..

Paralı askerlik hiçbir şekilde, ne psikolojik, ne sosyolojik açıdan doğru bir izlenim bırakmıyor.. Parası olanlar, olmayanlar diye bir ayırıma sebeb oluyor. Bu tartışmanın artık sona erdirilmesi gerekir..

Bu askerlikte herkesi farklı bölgelerde eğitime sokmak yerine, kendi ilinde ya da bölgesinde askere alarak, hafta sonları ailesi ile birlikte olması da sağlanabilir.. Hatta eğer teknik bir görev sözkonusu ise, profesyonel askerlerin astsubaylar gibi akşam olunca nöbet dışında evlerine gitmeleri de sağlanabilir..

Askerlik sisteminin, anayasa değişikliğinden sonra tepeden tırnağa yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyorum..

Vicdani red konusunu, belki ayrıca ele alıp, Kızılay alternatifinin bir daha düşünülmesi gerekir.. Vicdani reddi seçenlerin yurtiçinde ve dışında silah fabrikalarında, güvenlik şirketlerinde ya da silah satan yerlerde çalışmalarının ve işletme sahibi, ortağa olması yasaklanmalı ki, gereksiz tartışmalara ve istismara da yol açılmamış olsun. Selâm ve dua ile..

Dua için mutluluk vesilesi bir not: 4 çocuğumdan 2’ncisinden, 4. torunum dün sabah, sabah namazından sonra dünyaya geldi. Adı Abdurrahman Akif oldu. Dua buyurasınız diye selâm ve dua ile.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi