Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Üniversitelerde sınav meselesi

Üniversitelerde sınav meselesi

12 Eylülcüler, sadece ülkenin şaftını değil, üniversitelerin de şaftını kaydırdılar. 12 Eylül darbesinden beri, ülkede nisbî düzelmeler oldu ama üniversiteler bir türlü düzelmedi. Tepeden tırnağa sorun yumağı hâlâ üniversiteler.  Yönetim sorunu, verimlilik sorunu, öğrenci başarı sorunu vs...

Yönetim sorunuyla ilgili pek çok şey yazıldı, çizildi ama bir arpa boyu yol alamadık. Arapların dediği gibi “Kellim kellim lâ yenfa’: konuş konuş faydasız/boş”

Ben bu yazımda sınav meselesine dikkat çekmek istiyorum.

12 Eylülcüler, üniversite öğrencilerini ve hocalarını “anarşik” gördüklerinden ve ihtilalden sonra “anarşiklik” yapmalarını engellemek için, başlarına dağlar kadar yük bindirdiler. Dersleri yıllık değil, yarı yıllık yaptılar ve pek çok üniversitede veya fakültede olmayan vize/arasınav şartı getirdiler. Önce her dönem en az 2 arasınav/vize şartı vardı. Bunun üstüne bir de her yarıyıl sonunda “Yarıyıl Sonu Sınavı/Final” dayattılar. Mazeret ve bütünleme sınavları da eklenince, her yarıyıl bir öğrencinin ve hocanın başına bir ders için 5 sınav bindirilmiş oldu. Bir yılda iki yarıyıl ders yapıldığı göz önünde bulundurulursa, öğrenci ve hoca iki yarı yılda (bir yılda)  iki ders için 10 sınavla boğuşmaktadır.  
İhtilalciler bir taşla iki kuş vurmuş oldular. Her yarı yıl bir dersten 4 sınava giren öğrenci, 5 ders alıyorsa, en az 20 sınava girmiş oluyor demektir. Hoca da 20 sınavın kâğıdını okuyor demek olur.  Kanunu yazdıran darbeciler, “Böylece öğrenciler ve hocalar, ‘anarşik şeyler’  yapmaya fırsat bulamaz” diye düşünüp evlerine şenlik şadumalık dağılmışlardır. 

BİR FIKRA

Bir Baba Erenler fıkrası geldi aklıma.
Baba Erenler, hep sarığı kirli gezermiş. Bir gün bir dostu, “Erenler, şu sarığını yıkasana.” demiş. Baba Erenler, “Yıkasam ne olacak; sonra gene kirlenecek.” demiş. Dostu, “Gene yıkarsın.” deyince, Baba Erenler,  “Nasıl olsa gene kirlenecek. Niye yıkayayım? demiş. Dostu “Gene yıkarsın.” deyince, Baba Erenler bu defa öfkelenip: “Erenler, biz bu dünyaya sarık yıkamaya mı geldik?” demiş.

Amaç  öğrenme değil, sınav yapma

Üniversitelerde öğrenciler de hocalar da maalesef sadece “sınav sarığı” yıkıyorlar. Öğrenmeymiş, çeşitlilikmiş, zenginleşmeymiş, renklilikmiş hak getire... Hocalar dersten derse sürüklenme ve bunun üstüne bir de binlerce kâğıt okuma belasıyla uğraşıyorlar. 

Hem şu vize/arasınav konusuna dikkat çekmek istiyorum. Bu sınavın amacı, öğrencinin final sınavına girip giremeyeceğini belirleyen bir  “vize” idi. Yani “Şu kadar puan alamazsan final sınavına giremezsin” deme sınavıdır. Şimdi bu özelliği yok; sadece belli orandan başarıya katkısı var. Çok saçma bir şey!...

İlgili kanun ve yönetmelik değişikliklerini yapıp dersleri yarı yıllık değil de yıllık hâle getirsek ve sınavları da sadece Haziran’da final, Eylül’de bütünleme şekline döndürsek kıyamet mi kopar?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi