Sedat Laçiner

Sedat Laçiner

Cemaat-Hükümet Kavgası Nerede Biter?

Cemaat-Hükümet Kavgası Nerede Biter?

AK Parti-Cemaat kavgası büyüdü, büyüdü ve tam anlamıyla bir kan davasına dönüştü…

Öylesine ağır ithamlar yapıldı, öylesine ileri gidildi ki bu noktadan sonra geri dönüş çok zor…

Taraflar birbirlerini dın dışı, sahte Müslüman vs. ilan edecek kadar ileri gittiler... 

YALANCI PEYGAMBER

Hatırlayacaksınız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 24 Ocak 2014’de, Fethullah Gülen için “yalancı peygamber, sahte veli, içi boş, kalbi boş, zihni boş alim müsveddesi” demişti:

“Bu medeniyet öyle bir medeniyettir ki yalancı peygamberleri, sahte velileri, içi boş, kalbi boş, zihni boş âlim müsveddelerini bünyenin virüsü reddettiği gibi reddetmiş ve tarihin çöplüğüne mahkûm etmiştir.” (*)

Cemaat’in hesaplamalarına göre o günden bu yana Cumhurbaşkanı ErdoğanGülenhakkında 400 civarında hakaretvari kelime kullanmış… Gülen bir konuşmasında diyor ki,“Dün, arkadaşlar sadece en galizlerini seçmişlerdi, kocaman bir dosya, bir seneden beri tam 400 tane küfür lafı var”

ŞAKLABAN

Birkaç gün önce Konya’da konuşan Erdoğan, bu kez Gülen’i “hoca görüntüsü altındaki şaklaban” olarak tanıttı… (*)

Elbette kullanılan her ağır sözün karşı tarafta açtığı bir yara var, ancak bunlardan belki de en önemlisi “yalancı peygamber” ifadesi…

Bu ifade çok önemli, çünkü eğer siz birine “yalancı peygamber” diyorsanız aslında ona “sen Müslüman değilsin, senin imanın da yok” demiş oluyorsunuz…

Anlayacağınız kavga, sıradan bir kavga düzeyini aşalı çok oluyor…

FİRAVUN, YEZİD, MÜNAFIK

AK Parti ve Hükümet’ten gelen sert suçlamalar Cemaat’ten de karşılık buluyor elbette… Sayı 400’ü bulmuş mudur, bilmiyorum, ancak başta Gülen olmak üzere Cemaat temsilcileri de Erdoğan ve çevresi hakkında bugüne kadar yapılmış en sert açıklamaları yapıyorlar, hatta hakarete kadar varan ifadeler kullanıyorlar…

Gülen’in Erdoğan hakkında kullandığı kelimelerden belki de ‘en masum’ olanları “ölçüsüz, muvazenesiz, dengesiz ve densiz”…

Cemaat arasında Erdoğan için kullanılan en yaygın suçlama ise ‘firavun ve zalim’…Firavun özellikle 1 yıl önce çok popüler bir sıfat olarak bolca kullanılıyordu… Son dönemde bunun yerini ‘Yezid’ sözü aldı… Özellikle Ekrem Dumanlı bu kelimenin yaygınlaşmasını sağladı…

Biliyorsunuz, Yezid İslam tarihinin en sevilmeyen simalarından… Kendisi Hz. Muaviye’nin oğlu ve bir halife olmasına karşın Kerbela’nın sorumlusu olarak görülüyor. Yezid’i ne Şii Müslümanlar seviyor, ne de Sünni Müslümanlar. Hz. Hüseyin’e yaptığı/yaptırdığı eziyetler dilden dile dolaşıyor. Ayrıca Yezid’in İslami bir hayat yaşamadığı, zevki sefa ve kötü alışkanlıklar içinde yaşadığı iddia ediliyor. Yani birine ‘Yezid’ demek ciddi anlamda hakaret sayılıyor…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı son dönemde en çok duyduğum suçlama ise ‘münafıklık’. Bir konuşmasında Gülen şöyle diyor:

“İrtica, küfrün takıyyesiydi; bugün de paralel, nifakın takıyyesidir!” denebilir mi? Hiç tereddüt etmeden söyleyebilirsiniz. Çünkü bir-iki asırdan beri İslam dünyasında Müslümanlar, Müslüman görünenler arasında da bir sürü münafık var. Bu da o münafıkların takıyyesidir.” (*)

Birine ‘münafık’ demek neredeyse ‘yalancı peygamber’ demek kadar ağır bir suçlama, çünkü ‘münafık’ İslam terminolojisinde, insanlar arasına nifak tohumları atan, onları birbirine düşüren Müslüman olmadığı halde öyleymiş gibi görünen kimsedir… Kelime Kur’an’ı Kerim’de çokça zikredilir ve münafık olanların ebedi cehennem ateşinde yanacağı söylenir. İslam’a göre münafıklar açıktan inanmayanlardan bile daha tehlikelidir, çünkü onlar yalan söylemeyi yaşam tarzı haline getirmişlerdir.

BU KAVGA BU DÜNYADA BİTMEZ

Aynı mahallenin kavgaları sert geçer. Din içi savaşlarda taraflar kısa sürede birbirlerini din dışı, yani ‘kafir’ sayarlar… Ne yazık ki uzun yıllar koalisyon görüntüsü veren Hükümet ile Cemaat arasındaki ilişki de çok sert bir noktada sonlandı…

Eğer taraflardan biri diğerine ‘yalancı peygamber’ diyorsa, öbürü de buna ‘münafık’ diyerek karşılık veriyorsa orada mesele varolma savaşı haline gelmiştir ve uzlaşma zemini tamamen ortadan kalkmıştır…

Nitekim savaş daha şimdiden hukuk alanına girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, baştaZaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve STV Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında gözaltı kararı alınınca “inlerine girdik, girmeye de devam edeceğiz” demişti… Başka bir deyişle, Sayın Cumhurbaşkanı, Cemaat’e ait kurumlar ve orada çalışanlar ile bundan sonra daha yoğun bir şekilde uğraşacaklarını, bunu asli iş saydıklarını ilan ediyor… Elbette karşı taraf da buna bir cevap verecektir, boş durmayacaktır…

Tüm bu yaşananların anlamı nedir derseniz, manzaranın Türkiye için sevimli görünmediği ortada… Türkiye, Cemaat-Hükümet savaşları nedeniyle hem içeride, hem de dışarıda kan kaybediyor… Dağılan koalisyon son yıllarda yükselen karamsarlığa olumsuz anlamda katkı yaptı… İçeride hemen hemen her alanda kötümser bir hava var ve beklentiler en azından kısa vadede daha kötü şeylerin olacağı yönünde…

Yani, süreç Türkiye'nin hem imajını, hem de moral-motivasyonunu olumsuz yönde etkiliyor... Bundan daha mühimi, kin ve nefret hukuka, yargıya büyük zarar veriyor... Örneğin en son soruşturma ve tutuklama kararını hukuk kuralları içinde izah edebilmek kolay değil... Belli ki süreçte üstün gelebilmek için ilk önce hukuk feda ediliyor, elbette bunun da Türkiye'ye zararı çok büyük oluyor... 

“SENİ PARALEL İLAN EDERİM, GÖRÜRSÜN”

Bu arada üçüncü gruplar bu kavgadan ya faydalanmaya çalışıyor, ya da düşmanlarını bu şekilde ortadan kaldırmaya çalışıyor… Örneğin Ulusalcı grubun önemli bir kesimi bu kavgada Hükümetin yanında mevzi aldı. Geçmişte Hükümeti yerden yere vuran Perinçek ve çevresi ‘Paralellere karşı cadı avı’nın en başında yer alıyor… Geçmişte Cemaat’e şüphe ile bakan CHP ise önemli oranda Cemaat’in savlarını destekliyor...

En tehlikelisi ise devlet kademelerinde ve siyasette birbirlerini sevmeyenlerin ‘paralel’ yaftalamasını bir tür yükselme aracı olarak görmeye başlaması… En masum eleştiriler değil kumpas sayılıyor, sahibi hain ilan ediliyor… Bu iş öylesine ilerledi ki, geçenlerde bir milletvekili kendisini eleştiren bir yerel gazete muhabirine “bu konuda daha fazla ileri gitme, yoksa seni paralel ilan ederim” demiş… Bahsettiğim siyasinin son bir yıl içinde paralel ilan ettiği pek çok ilgisiz kişi de varmış…

Özetin özeti, ortalık toz duman… Bu kavga nerede biter bilmiyoruz, ancak iki tarafın da birbirini yok edecek kadar kin ve kızgınlıkla dolu olduğunu biliyoruz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Laçiner Arşivi