M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Ramazan Hilali Kavgaları

Ramazan Hilali Kavgaları

Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ramazanın başlangıcı hakkında tartışmalar yapılıyor, ileri geri konuşuluyor. Bendeniz bu konuda kendimden konuşmayacağım. Bir Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak bazı hususlara dikkat çekeceğim.

1. Dinî ve şer’î konu ve meselelerde, Müslümanların fukahaya yani icazetli ve ehliyetli din bilginlerine tâbi olması gerekir. Fukaha yedi tabakadır; birinci tabaka mutlak müctehidlerdir, yedinci yani en alttaki tabaka ise fetva vermeye ehil olan gerçek icazetli müftülerdir.

2. Müslümanların dinî-şer’î konularda ehliyetsiz ve icazetsiz kimselere sormamaları ve onları dinlememeleri gerekir. Aksi takdirde dinî konularda kafa karışıklığı ve sapmalar başlar.

3. Yakın tarihte yaşamış bir “Doktor Milaslı İsmail Hakkı” vardı. Bu zat kitap yazacak kadar Arapça bilirdi ama icazetli din alimi, fakih değildi. “Tezkiyetü’l-lühum fî’l-İslâm” adlı bir kitap yazarak, kontrol edilip temizlenerek domuz eti yenebileceğine fetva verdi. Kendi kafasına ve re’yine göre birtakım çürük gerekçeler gösterdi. Şimdi bu adama inanıp, bu tezini kabul eden bir Müslüman maazallah dinden çıkar.

4. Yüce Şeriat ayların tesbitini, Ramazan’ı Şevval’i rü’yete (gözle görmeye) bağlamıştır. Rü’yeti bırakıp da sadece hesaba yönelmek yanlış olur.

5. Bu devirde ilimler, fenler, hesap çok ilerlemiş, rü’yetle hesap arasında farklılık olmazmış... Eyvallah... Biz yine de rü’yet ile Ramazanı tesbit etmeliyiz.

6. Dünya yuvarlaktır. Dünyanın her yerinde, her bölgesinde Ramazan ve Şevval hilalleri aynı zamanda görülmez. Buna ihtilâf-ı metali’ denir. Pasifik Okyanusunda Japonya’nın doğusunda bir “gün çizgisi” vardır. Türkiye’de gündüz iken, Amerika’nın California bölgesinde gecedir.

7. Eskiden ilimler ve fenler bu kadar ilerlememişti, iletişim çok ağır oluyordu. İstanbul’da hava bulutlu iken hilal görülemiyor, Ankara’da açık ve berrak ise görülüyordu. Görüldüğü de, şeriatın kabul ettiği şekilde İstanbul’a haber verilemiyordu.

8. Osmanlı devletinin son zamanlarında basılmış bir Mecmua-i Cedide vardır. Şeyhülislamlığın verdiği fetvaları ihtiva eder (içerir). Onda, “Mücerret telgrafname ile hilalin görüldüğünün başka bir şehre bildirilmesinin geçerli olmayacağı” beyan edilmektedir.

9. Ankara’daki Diyanet İşleri Başkanlığına Ergenekoncular, dinsizler, Sabataycılar çok baskılar yapıyor ama orada yine de çok muhterem Sünnî hocalar bulunmaktadır. Biz Türkiye Müslümanları Ramazanın başlangıcı konusunda Diyanete uymalıyız.

10. Osmanlı devleti zamanındaki metot şöyleydi. İki Müslüman arasında bir borçlanma akdi yapılıyor ve “Ramazan hilali görüldüğünde borç ödenecektir” diye bir şart konuluyordu. Ramazan hilali görülünce, alacaklı kadıya gidiyor, hilalin görüldüğünü tesbit ettiriyordu. Oradan Şeyhülislamlığa haber veriliyor ve Halife ve şer’î devlet adına Ramazan’ın veya bayramın başladığı resmen ilan ediliyordu.

11. Halktan bir Müslüman veya herhangi bir hoca yahut müftü kendi re’yiyle Ramazan hilalinin görüldüğünü ilan edip Müslümanların oruca başlamalarını emr edemez. Bu iş şer’î devletin, hilafetin yetkisi dahilindedir.

12. Mesela: Londra’dan biri buradaki kayınçosuna telefon ediyor. The Times gazetesi Ramazan hilalinin görüldüğünü yazdı, oruca başlansın... Böyle bir şey gülünçtür, din ve ibadet işlerini oyuncak etmektir.

13. Bazı radikal ve aktivist Müslümanlar Ramazan ve Şevval hilallerinin görülmesi meselesini mıncıklamışlar ve çığırından çıkartmışlardır.

14. Özetlemek gerekirse: Hilâl rüyet edilecek yani görülecek... Sonra bu rüyet kadı tarafından resmen tesbit edilip hükme/ilama bağlanacak... Bu hüküm Şeyhülislamlık tarafından şer’î devlet adına halka ilan edilecektir... Sadece rüyet edilmekle, bu niyetin telefon veya başka bir iletişim vasıtasıyla özel olarak bildirilmesiyle ne Ramazan başlar, ne bayram olur...

15. Fıkhın, şeriatın, İslâmî prosedürün gerekleri yerine getirilmezse, aynı ülke ve beldede bir kısım Müslümanlar oruç tutarken, bir kısmı bayram yapar, dehşetli ve utanç verici bir kargaşa çıkar... Lütfen fıkhımızı öğrenelim.

16. Bugünkü durumda elbette sakıncalar vardır ama Diyanet’e uymak ehven sakıncadır.

17. Ramazan hilali konusunda Ehl-i Sünnet dışı fırkalara uymakta büyük sakıncalar vardır.

18. Önemli olan Ramazan orucunu hakkıyla tutmak, Allah’a kulluk etmektir.

19. Ramazan ve Şevval hilalleri konusunda şiddetli tartışmalar çıkartmak, birbirini suçlamak, İslâm kardeşliğini zedeleyici ağır ifadeler kullanmak doğru olmaz.

20. Halk bu konuda merhum Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslâm İlmihali ile merhum Hacı Zihni Efendinin Nimet-i İslâm’ına bakarak sahih bilgi edinebilir.

Din iman elden gitmiş. Biz Ramazan Şevval kavgaları yapıyoruz.

İslâm’a, Kur’ân’a, Sünnet’e, şeriata, fıkha aykırı olarak birtakım cemaatler zekatları gayr-i nizamî olarak topluyor; bu konuda herhangi bir uyarma ve olumlu tartışma yapılmıyor... Çok yazık!..

Bütün gücümüzle halkın beş vakit namaz kılması, Ramazan orucunun tutulması, zekatların dosdoğru şekilde; Kur’ân’a, Sünnete, fıkha, şeriata uygun şekilde verilmesinin sağlanması için elbirliği ile çalışmalıyız.

Mübarek Ramazan ayı hepimize hayırlar getirsin. Oruç tutanların ibadetlerinin makbul olmasını dilerim. Tutmayan Müslümanlara da tutmalarını naçizane tavsiye ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi