Kemal Belgin

Kemal Belgin

Fenerbahçenin Beyi!

Fenerbahçenin Beyi!

Bakın öteden beri başkanı kelimesi kullanmamaya özen gösteriyorum. Çünkü kendi şirketine ait villaları kulübe sattığı için tüzüğün 66. maddesine göre üyeliği de unvanı da düşmüş olabileceğinden... Ama burası Türkiye olduğundan kimin düşeceği, kimin düşmeyeceği rastlantıya bağlıdır...
Neyse gelelim gündeme... Fenerbahçe’nin Beyi, tutmuşlar yine bir demeç vermeye kalkışmışlar. Demişler ki, “Fenerbahçe’nin kupada iddiası yoktur.” Yuh olsun be! Bana Fenerbahçe Spor Kulübü’nün tarihinde, yani 107 yıldan bu yana böyle bir laf etmiş bir, “Bir numara” gösterin mesleği bırakayım ve yazdığım bütün yazılar için özür dileyeyim. Ne demek yahu? Tarihi ve dolayısıyla da müzesi kupalarla dolu, ülkenin en önde gelen yapılarından biri olan Fenerbahçe, Türkiye Kupası’nı istemiyor. O zaman adama sormazlar mı, kongrede masanın üzerine dizdiğin kupalar arasında son Türkiye Kupası’nın işi neydi? O kupa 27 sene sonra kazanıldığında göbek atmadın mı? Şimdi mi kaka oldu. Ama Fenerbahçe’de ne Yüksek Divan Kurulu kalmış, ne de Genel Kurul... Kimseler çıkıp da, “Hop bir dakika beyim... Burası Fenerbahçe Kulübü’dür. Burada tek hedef ülkede ne kadar kupa varsa onlardır” demeyecek mi? Demeyecekler. Bahse giren varsa buradayım. İşte o yüzden bey, padişah, imparator olunuyor. Yazık!
Bey, bu çıkışının sebebini de şöyle açıklıyor: “Futbolculara maç başına ödediğimiz para aldığımızın on mislidir...” Vah ki vah! Hani sen yöneticinin babası idin. Hani sen Fenerbahçe’yi nerelere getirmiştin? Getirdiğin yer belli de... O zaman dersin ki futbolcuna, yerli ve yabancı olmak üzere, “Maç başına ligde on lirası ise kupada bir liradır. Sözleşmede de yazılıdır. İmzayı atarsan at, yoksa yürü...” Bu kadar basittir. Biz ne Fenerbahçe başkanları gördük bu ülkede Aziz Bey! Kulübe belediye otobüsü ile gidip-gelen, evindeki kıymetli eşyasını rehine verip takıma malzeme alan... Ne yöneticiler gördük, futbol takımını deplasmanlara götürürken seyahat şirketi iflas eden, çalıştığı kurumun kasasından ilerde ödemek üzere para çeken genel müdürler falan... Ama bunların hiç birisi, “Para yok, biz bu kupayı almak istemiyoruz “ demediler. Yazıklar olsun!
Şimdi Aziz Beyciler bana mesaj, mail atarlar... Atın atın... Çok yakın bir gelecekte kafanızı vuracak duvar da bulamayacaksınız. Biliyor musunuz Aziz Beyciler; Fenerbahçe Burnu’ndaki Sosyal Tesisler için, amacına uygun kullanılmayıp ticari amaçla kullanıldığından iki aya kadar boşaltılma kararı verildi. Yargıtay da onayladı. Haaa bir milyon üye mi? Önümüzdeki senenin ortalarına doğru halktan toplanan 100 milyonun karşı ödemesi var... Bilmem anlatabildim mi? Ama siz atmaya devam edin!
Fenerbahçe’nin Beyi!
Bakın öteden beri başkanı kelimesi kullanmamaya özen gösteriyorum. Çünkü kendi şirketine ait villaları kulübe sattığı için tüzüğün 66. maddesine göre üyeliği de unvanı da düşmüş olabileceğinden... Ama burası Türkiye olduğundan kimin düşeceği, kimin düşmeyeceği rastlantıya bağlıdır...
Neyse gelelim gündeme... Fenerbahçe’nin Beyi, tutmuşlar yine bir demeç vermeye kalkışmışlar. Demişler ki, “Fenerbahçe’nin kupada iddiası yoktur.” Yuh olsun be! Bana Fenerbahçe Spor Kulübü’nün tarihinde, yani 107 yıldan bu yana böyle bir laf etmiş bir, “Bir numara” gösterin mesleği bırakayım ve yazdığım bütün yazılar için özür dileyeyim. Ne demek yahu? Tarihi ve dolayısıyla da müzesi kupalarla dolu, ülkenin en önde gelen yapılarından biri olan Fenerbahçe, Türkiye Kupası’nı istemiyor. O zaman adama sormazlar mı, kongrede masanın üzerine dizdiğin kupalar arasında son Türkiye Kupası’nın işi neydi? O kupa 27 sene sonra kazanıldığında göbek atmadın mı? Şimdi mi kaka oldu. Ama Fenerbahçe’de ne Yüksek Divan Kurulu kalmış, ne de Genel Kurul... Kimseler çıkıp da, “Hop bir dakika beyim... Burası Fenerbahçe Kulübü’dür. Burada tek hedef ülkede ne kadar kupa varsa onlardır” demeyecek mi? Demeyecekler. Bahse giren varsa buradayım. İşte o yüzden bey, padişah, imparator olunuyor. Yazık!
Bey, bu çıkışının sebebini de şöyle açıklıyor: “Futbolculara maç başına ödediğimiz para aldığımızın on mislidir...” Vah ki vah! Hani sen yöneticinin babası idin. Hani sen Fenerbahçe’yi nerelere getirmiştin? Getirdiğin yer belli de... O zaman dersin ki futbolcuna, yerli ve yabancı olmak üzere, “Maç başına ligde on lirası ise kupada bir liradır. Sözleşmede de yazılıdır. İmzayı atarsan at, yoksa yürü...” Bu kadar basittir. Biz ne Fenerbahçe başkanları gördük bu ülkede Aziz Bey! Kulübe belediye otobüsü ile gidip-gelen, evindeki kıymetli eşyasını rehine verip takıma malzeme alan... Ne yöneticiler gördük, futbol takımını deplasmanlara götürürken seyahat şirketi iflas eden, çalıştığı kurumun kasasından ilerde ödemek üzere para çeken genel müdürler falan... Ama bunların hiç birisi, “Para yok, biz bu kupayı almak istemiyoruz “ demediler. Yazıklar olsun!
Şimdi Aziz Beyciler bana mesaj, mail atarlar... Atın atın... Çok yakın bir gelecekte kafanızı vuracak duvar da bulamayacaksınız. Biliyor musunuz Aziz Beyciler; Fenerbahçe Burnu’ndaki Sosyal Tesisler için, amacına uygun kullanılmayıp ticari amaçla kullanıldığından iki aya kadar boşaltılma kararı verildi. Yargıtay da onayladı. Haaa bir milyon üye mi? Önümüzdeki senenin ortalarına doğru halktan toplanan 100 milyonun karşı ödemesi var... Bilmem anlatabildim mi? Ama siz atmaya devam edin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi