Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Irak’la pürüzleri aşmak

Irak’la pürüzleri aşmak

Kime niyet kime kısmet. Bu yılın başlarında Nuri Maliki’yi ağırlıyor olacaktık.  Yıl sonunda  Abbadi’yi ağırladık.  Keskin sirke küpüne zarar.  Türkiye’nin pürüzleri aşma ve yeni bir sayfa açma yaklaşımı Maliki nezdinde pek kabul görmedi. Zorunlu olarak bunu yapmak Haydar Abbadi’ye düştü. Nuri Maliki sadece İran ve ABD ile idare edebileceğini varsaydı. Irak’ı bir kıta yerine adacığa dönüştürdü.  Kendi ürettiği gerilim politikalarında boğuldu.  Ders alma sırası Abbadi de. Saddam döneminden beri Irak’la ilişkilerimiz inişli çıkışlı. Bir zamanlar ortak bir paktın (Bağdat Paktı) üyeleriydik. Şimdi o paktın yerinde yeller esiyor onun yerini fiiliyatta ABD’nin gözetiminde Türkiye’nin dışlandığı bir Şii hilali veya paktı aldı. Köprünün altından çok sular aktı. Humenyi devriminden sonra İran Türkiye ile sürtüşmenin yollarını aradı ama Saddam’a tosladı. Şii paktını genişletmek dürtüsüyle şimdi Suudi Arabistan ve Türkiye ile sürtüşmeye devam ediyor.  Nejad’ın yerini Ruhani Maliki’nin yerini Abbadi alsa da bu ülkelerde pek değişen bir şey yok.  İsrail gibi yatışmaz bir yapısı var. Petrol fiyatlarının düşmesinin arkasında Suudi Arabistan komplosu arıyorlar. Varsayalım ki öyle,  buna mukabil, Esat’ı desteklemek küresel komplonun bir parçası değil mi?  Suriye’de Nuseyri Irak’ta On İki İmamcı sekterizm İslam  dünyasının merkezinde ve böğründe birliği kemiren bir güve, küresel bir komplonun parçası değil midir? Halbuki, Esat eksen politikalarına katılmayacağım diyordu. Oysa İran’a babası kadar bile mesafe koyamamıştır.Ortak olmaktan çıkmış bende haline gelmiştir.

Soğuk Savaşın bitiminde Saddam ve Taha Yasin Ramazan gibi adamları Türkiye’ye kükrüyor ve efeleniyorlardı. Özal adamların bu yukarıdan bakan yaklaşımlarından bizardı. Yine de Saddam İran’ın estirdiği sekterizm dalgasına karşı muhkem bir setti. Bu setti  Şiilerin yardımıyla Amerikalılar yıktı.  ABD’nin bölgeye müdahaleleri hem Kürt hem de Şii meselesini daha görünür kıldı. Şii sekterizmini ve Kürt ırkçılığını besledi.  Hem Irak’taki Kürt partizanların hem de PKK’nın palazlanmasına yol açtı. Türkiye ile Irak arasındaki pürüzlü konulardan birisi güvenlik meselesi ve PKK’nın faaliyetleriydi. Şimdi güvenlik meselesi tek yanlı olmaktan çıktı ve Batı ile birlikte Şiiler, köşeye sıkıştırmak maksadıyla Türkiye’yi IŞİD ile ilişkilendiriyor.  Küçük ortakları PKK da böyle yapıyor. Abbadi,  ‘teröre karşı savaşta’ terörist örgüt PKK ile ortak olduklarını ilan etmişti.   Böylece iki ülke arasındaki güvenlik meselesi kabuk değiştirmiş oldu.  Kobani ile Sincar arasındaki bölgede IŞİD’e karşı yürütülen kara operasyonlarında PKK,  koalisyonun aktif ortağı haline geldi.

Aradaki müzmin su ve güvenlik meselelerine son sıralarda bir de petrol boyutu eklendi.  Irak merkez hükümeti Kürt bölgesiyle ilişkilerde kendisinin bypass edilmemesini istiyor.  Türkiye bu durumda istemeden de olsa bölgesel yönetimle merkez arasında siyasi ve anayasal pürüzlerin parçası haline geliyor. Tarık Haşimi gibi pürüzlü meselelere bir de bölgesel yönetimle  (IKYB)ilişkiler ekleniyor.

IŞİD’in zuhurundan sonra Nuri Maliki’nin devrilmesi ve ardından Kürt bölgesiyle Şiiler arasında IŞİD’e karşı kurulan ortaklık Türkiye ile pürüzlü ve gergin ortamı sona erdirmese de yatıştırmıştır.

Abbadi’nin ziyareti bu zeminde gerçekleşti. Bununla birlikte pürüzlerin biri bitmeden diğeri zuhur ediyor. Bunun nedeni ırkçılığı politika edinmiş  Kürt partiler veya partizanlarla  Şii partizanların çözümün değil sorunun parçası olmalarıdır. Barzani güneye doğru sarkıyor ve IŞİD’den kurtarılan bölgeleri bölgesel yönetim sınırları içine dahil ediyor. Sanki  Irak’ın parçası değil de fatihi.   De facto bir biçimde bölgesel sınırlarını genişletiyor. İran bir taraftan Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda hassasiyet gösterirken fiiliyatta dengesiz ve  Arap Sünnileri dışlayan ve Şiileri ve Kürtleri kollayan yaklaşımıyla parçalanmaya hizmet ediyor.  Irak’la ilişkilerde Türkiye’nin önceliği ekonomik.

Stratejik olarak  Şii eksenli Bağdat yönetimiyle Türkiye farklı istikametlerde yer alıyor. Makasın arası hayli açık.   Ziyaretin gündeminde üç temel mesele vardı. Güvenlik dosyası ve Sünni bölgede kurulması tasarlanan Milli Muhafızlara ( eski adıyla Sahavat) Türkiye’nin eğitim vermesi. Bu eğit donat formülünün Irak versiyonu.  İkinci olarak, Ali Laricani’nin de gündeminde olan Şii kuşağı öncülüğünde teröre veya IŞİD’e karşı mücadelede Türkiye’yi de redif olarak katılması.  Ankara-Erbil ilişkilerinin seyrü seferini Bağdat üzerinden yürütmek. Abbadi Türkiye ve bölgeyle ilişkilerinde tersinden sıfır sorun politikasını benimsese,  ilişkiler tamir yolunda görünse de her an raydan çıkmaya aday.  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi