Ahmed Gürkan

Ahmed Gürkan

Yılbaşı ve Hüsrandaki İnsanlık

Yılbaşı ve Hüsrandaki İnsanlık

Asra yemin olsun ki,
İnsanlık muhakkak hüsrandadır.
İman edip, salih amel işleyenlerle,
birbirlerine Hakk’ı ve sabrı tavsiye edenler
bundan müstesnadır.

El-Asr Sûresi, 1-3. Âyetler

“Meydan okuyan bir medeniyet”in çocuklarıydık. İ’lâyı Kelimatullah yani Cenab-ı Hakk’ın kitabını, Kur’ân-ı Hakîm’i yaşamak ve yaşatmak temel ülkümüzdü. Asırlarca bu büyük ideale hizmet ettik, ağır bedeller ödedik, lâkin hem dünyada ve (biiznillah) hem ukbada bu mücahedenin semeresini gördük.

Maide/54 âyeti üzerimizde tecelli etti. Allah’ın murad ettiklerindendik, Rabbimizi seviyorduk ve Rabbimiz de bizi seviyordu; ehl-i imana tevazu gösteriyorduk, ehl-i küffara karşı ise izzet ve şeref sahibi idik, fisebilillah cihad eyliyor ve hiçbir kınayıcının kınamasından korkmuyorduk.

Allah’ın Arslanı, Sultan Alp Arslan’ın dediği gibi “tertemiz mü’minler”dik, “bid’at nedir bilmez”dik. Münafıklık lügatimizde yok idi. “Kendimizden olan ulü-l emr”e itaat ana fârıkamızdı.

Gün geldi devran döndü, “sırat-ı müstakim”i kaybettik. “Emrolunduğun istikamet üzere dosdoğru ol” emr-i ilahisini unuttuk. Maide / 54’ün hükmü üzerimizden kalktı; Kasas / 50 “nefsinin heva ve hevesine tâbi olandan daha dalalette kim olabilir?” âyetinin hitap ettikleri arasındaydık.

İşte yılbaşı kutlamaları, “meydan okuyan medeniyet”in çocuklarının “mağlup bir medeniyet”in müntesipleri hâline gelmelerinin en bariz misalidir.

Esasında mü’min - kâfir mücadelesinin olduğu medeniyetler çatışmasında İslâm Medeniyetinin almış olduğu büyük yarayı, bu savaşta bozguna uğrayan bir iman cephesini gösterir.

İsa aleyhisselâm’ın başımızın üstünde yeri vardır. Ama İsa aleyhisselâm’ın ister doğum günü, ister hayatındaki başka bir mühim günü hiçbir suretle, Şanlı Peygamberimizin (salat ve selâm olsun O’na) mübarek hayatlarındaki bir saate bile ehemmiyet cihetinden denk değildir. İsa aleyhisselâm da elbet bunun farkındadır ki, ulü’l azim bir peygamber olmasına rağmen “Gâye İnsan - Ufuk Peygamber” o Kutlu Nebi’nin ümmetinden olmak için Cenab-ı Hakk’a dûa ve niyazda bulunmuştur.

Bize düşen ehl-i kitaba İsa âleyhisselam’ın bu duasındaki hikmeti vermeye çalışarak tebliğde bulunmaktır, ehl-i kitabı Hakk olana davet etmektir. Bu azim vazifeyi bırakıp, Hakk’a davet etmek yerine, kendimiz gayri müslimlerin o dalaletine düşersek, “hüsranda olan insan yığınları” hâline geliriz.

Cenab-ı Allah, mevcudatı kamerî takvime göre halk etmiştir. Kâinat bütün mevcudatı ile bu takvime göre sevk ve idare olunmaktadır. Bu takvim “ekmel din”in takvimidir ve kıyamet de bu takvime göre kopacaktır. Tevbe / 36’da buyrulduğu üzere Aziz Allah’ın katındaki takvim bu takvimdir.
 
Hicret, “ahsen-i takvim”de (en güzel surette) halk edilen sonra “esfeli safilin”e düşen Âdemoğlu’nun “hayvaniyetten insaniyete” geçişinin bir adımıdır. Arzın görebileceği yegâne “Mutlak İnkılâb”ın esas başlangıcıdır, küfür karanlıklarının Resûlî nûr ile tenvir olunduğu, “Büyük Fetih”lerin müjdeleyicisi, İslâm’ın ihyâ ve inkişafının muştulayıcısı bir mübarek gündür ve tâbiî ki hakikî tarihin başlangıcı, dönüm noktası da bugündür.

Gregory papazının ürünü olan ve bize pek bir hayır getirmeyen miladi takvimin ilk gününü ale’l-âde bir günden farklı bir şekilde geçirmek büyük bir iman zafiyetinin, iman noksanlığının alâmetidir. Unutmayalım ki Resûl-i Zîşan aleyhisselam Efendimizin mübârek mescidlerinde dahi münafıklar vardı ve çoğu, münafık olduğunun idrakinde değildi. “İmanı kalpte muhafaza etmenin, elde bir kor ateş tutmaktan zor olacağı” bildirilen bu günlerde, “fahşa ve münkeri emreden şeytanın adımlarına tâbi olmayalım”  (en-Nûr / 21).

Bizler şüheda bir neslin torunlarıyız; ecdadımızı şehid edenlerin kutlamalarına bizde iştirak edersek, en azından kalben buğz etmeyip bunu meşru görürsek o mübârek ceddimizi incitiriz ve bundan Aziz Allah da çok incinir, toprağın altında bunun hesabını bizden sorar.   
 “Ey iman edenler! Allah’a iman ediniz!” (Nisa / 136) Amentüye iman iddiasında olanlar bunun gereklerini yerine getirsinler, münafıklaşmasınlar, kefereye benzemeye rağbet etmesinler. “Kim bir kavme benzerse o da onlardandır” buyuran Fahr-i Kâinat aleyhisselam Efendimize tâbi olsunlar.

1 Ocak Mekke’nin Fethi ve 2 Ocak gecesi idrak edeceğimiz Mevlüd Kandliniz mübârek olsun.

*Kızıl Çin zulmünden Tayland’a sığınan Doğu Türkistanlı 300 Müslüman soydaşımız, Çin’e geri iade edilecekmiş, bu onların Kızıl Çin tarafından aileleriyle beraber idamı manasına geliyor. Allah şehadet nasip eylesin ve bizlere Çin’e ders verecek kudreti versin.

* 27 Aralık Mehmed Âkif Ersoy Dedemizin, 31 Aralık ise Seyyid Ahmed Arvasî Hocamızın vefatının sene-i devriyesi… Bu iki Allah dostunu rahmetle yâd ediyorum, kendileriyle alâkalı yazılarımızı önümüzdeki haftalarda paylaşacağız inşaAllah.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmed Gürkan Arşivi